Cesur ve Güzel: Korludağ'ın eteğinde bir çift güvercin olsak

Güzel olduğunuz kadar cesursunuz da bayım!
Zeynep Gönenli


Ay Yapım'ın yeni dizisi Cesur ve Güzel’i kadro açıklandığından, fragmanları ilk yayınlandığından beri merakla bekliyordum. 10 Kasım’da Star TV’de yayınlanan ilk bölümden sonra sevinerek söylüyorum ki beklediğime değmiş.

Bir kere Korludağ kasabasını çok sevdim. Küçükken izlediğim çizgi filmlerde Acme ile tanıştığımdan günden beri bir yerdeki her şeyin aynı firmaya ait olduğu yerlere bayılırım. Korludağ Yapı Market, Korludağ Hastanesi, görmedim ama varlığına emin olduğum Korludağ İlkokulu ile adeta hayallerimdeki kasaba orası. İnsanın Korludağ Holding’e CV gönderip sonra da oraya yerleşesi geliyor.

Gelelim diziyi merak etmemdeki en büyük sebep olan Kıvanç Tatlıtuğ’a ya da dizideki adıyla Cesur Alemdaroğlu’na. Hali tavrı, kılığı kıyafeti, zaman zaman o kıyafetlerin bir kısmının olmayışıyla tam da özlediğim Kıvanç Tatlıtuğ’ydu ilk bölümde ekranda gördüğüm. İntikam için gelmiş ama kötü kalpli diyemeyiz, kendinden emin ve havalı ama şımarık desek çarpılırız, Sühan’ı kurtarışındaki kahramanlık onu kendine aşık etmek isteyişindeki temel sebebi unutturacak kadar etkileyici, ismi gibi cesur. Bütün bunlar dev güzel bir ambalajla birleşince izlemelere doyulmayacak bir Cesur Alemdaroğlu vardı bence ekranda.

Tuba Büyüküstün’ün canlandırdığı Sühan, o hafif tutuk haliyle içinde kopan fırtınaları bastırmaya çalışarak geçirdiği yılların acısını çok fena çıkaracağını hissettirdi bana. Bir de dizilerdeki ata binen ve en yakın arkadaşı atı olan yalnız zengin kadın klişesine bayılırım, Sühan da Nazlı’sıyla beraber çok güzel uydu buna. Cesur’la olan telefon konuşmaları favori sahnem oldu diyebilirim. Sühan’ın kendini tutmakta ne kadar zorlandığını o tek bir ‘Git buradan’ cümlesiyle net gördük.

Bir diğer memnuniyet sebebim de Aşk-ı Memnu’dan beri hayal ettiğim gibi bir müştemilat halkı öyküsü bulamama kaderimi bu diziyle yenecek olmam. Gerek evin zengin kızının hizmetli ile en yakın arkadaş olarak büyümesi olsun, gerek iki çalışanın arasındaki aşk öyküsü olsun bunlar hep hasretini çektiğim konulardı. Köşk çalışanları öyküsü anlatmak çok kritik ve bunu sıkıcı bir takım klişelerle boğmadan yapmak her diziye nasip olmuyor. Cesur ve Güzel’e olmuş.

Karakterlerle ilgili söylemeden geçemeyeceğim bir nokta var, o da Sezin Akbaşoğulları tarafından canlandırılan Cahide Korludağ’ın hafif abartılı hali. Kendisini yakından tanıdıkça belki bu halinin daha makul gelmesi için sebepler verecek bize ama ilk bölüm itibariyle biraz ‘fazla’ buldum tavırlarını.

Güzel bir çevre, güzel kıyafetler, güzel insanlar (herkesin bir parça turuncu olmasını saymazsak), zengin hayatlar, fıstık gibi bir aşk ve bütün bunları bize en etkileyici şekilde anlatmayı vadeden bir senaryo var elimizde. O zaman neden Perşembe akşamları Cesur ve Güzel izlemeyelim? İyi seyirler dilerim.
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER