• Öncelikle yoksa haberiniz olsun: İlk bölüm 69 dakika. 

Normal şartlarda yabancı dizi bölümleri bir saatin üstüne çıktığı dakikada beni yavaştan afakanlar basmaya başlıyor. Dünyayı kurtarmıyoruz sonuçta, ilk bölüm için bile olsa film izlermişçesine dizi izlemeye gerek yok aslında. Sırf bu nedenle kaçtığım diziler bile oluyor mesela. (HBO'nun ilk sezon sonunda iptal ettiği Vinyl'in ilk bölümü 1 saat 53 dakika!)

Ama eğer ülkemizdeki dizilerin 100-110 dakika sürdüğü şu dönemde bu ne ki derseniz, ona bir şey diyemem. İşte bu yüzden girişin daha kısa sürmesine itiraz etmezdim ama ona rağmen fazla sıkılmadan, normal bir şekilde bitirebildim bölümü. İkincisi olması gerektiği gibi alışıldık bir süredeydi.

• Tarih biliminin imajı kimi zihinlerde maalesef ağır ve sıkıcı şeklinde, malumunuz. Ama bu durum tarihi dizilerde de böyle olacak demek değil tabii ki. Mesela hiç The Tudors'a yolunuz düştü mü? Düşmediyse o da aklınızın bir kenarında dursun. (+18 yalnız, uyarmadın demeyin) Victoria da kesinlikle ağır bir dizi olmamış, beklediğimden birazcık daha iyiydi hatta.

Bir diğer asaleti tavan İngiliz dizisi Downton Abbey'i izleyenler bilir, dizideki karakterler espri yapmasalar bile olaylar üzerinden diziye komedi unsurları katılır. Bu dizide bu dediğim yok mesela. Saray ahalisine, kraliçenin yakın çevresine de yer veriliyor olsa da biraz daha ciddi ve sade bir şekilde anlatıyorlar. Oyunculuklar da batmıyor yrıca.

• İtiraf edeyim, Doctor Who izleyicisi değilim. O nedenle dizinin başrolü Jenna Coleman'ı çoğu kişi gibi Clara sayesinde tanıyarak sevmedim. Benim mini dizi olan Titanic ve Death Comes to Pemberley'de izlemişliğim var mesela. Gittikçe açılacağına dair hissim ayrı bir yerde duruyor ama ilk iki bölümde gördüğüm kadarıyla Victoria rolüne girebilmiş. Clara severleri de herhalde memnun edecektir.

• Dizi ilk iki bölüm itibarıyla Victoria'nın tahta çıkışı ve kraliçeliğe alışmaya başlaması üzerine. Bu yolda da gerek akıl hocalığı gerekse biraz daha 'fazlası' konusunda dönemin başbakanı Lord Melbourne de 'önemli' bir adım oluşturuyor. Neyse ki kısa kısa meclisi görsek bile adam ana karakter diye siyasete pek yer vermiyorlar, sarayı öne çıkarıyorlar. Aksi halde belki şimdiki hali kadar göze hoş gelmeyebilirdi.

Tüm bunların üstüne gelecek bölümle birlikte hikayeye Prens Albert (Tom Hughes) de ilk kez dahil oluyor üstelik. Victoria'nın eşi olacak erkeğin de dahil olmasıyla hikaye başka bir boyuta kayacak. Victoria'nın tahtta kaldığı sürece hayatı sakin geçen bir kraliçe olmadığını belirtmeye pek gerek yok aslında sanırım. Entrikanın dibine vurulmuyor belki ama sakin olsa zaten bu dizi olmazdı.

Dizi şu an için sekiz bölümlük bir dizi olarak geçiyor ama şahsen devam etmesine itiraz edemem. Victoria'nın dönemi de eğr yapmak isterlerse birkaç sezonu gayet kaldırır nasılsa.

Durum böyle yani efendim...