Sinan cidden karizmatik, Pelin cidden sempatik..
Ece Tabakoğlu
Gülmeye,
sıkıntıları dertleri acıları unutmaya, nefret etmemeye, sevmeye ve aşka her
daim hasret bu toprakların evladı olarak ben de ‘Tatlı İntikam’ın başına bin bir hevesle oturdum. Belki de
önümüzdeki birkaç ay boyunca haftada 2 saat sıkıntımı atabileceğim yeni bir
dizi başlıyordu. Ama daha ilk bölümden ekran karşısında bu konu kendini
tekrarlayacak endişesi bastı. Belki de benimkisi sadece sütten ağzı yanan
tecrübeli televizyon izleyicisi refleksidir.
Halbuki
gerek oyuncu kadrosu, gerek yayın günü bize yeni fenomen romantik komedimiz
geliyor diyordu. Ama benim ağzımda yazın, haftanın her günü mutlaka en az bir
tane bulabileceğimiz sıradan bir yaz romantik komedisi tadı kaldı. Belki Tatlı İntikam Mart değil de Haziran’da
başlamış olsaydı türdeşleri arasından rahatça sıyrılıp kendini gösterecekti
benim için. Ancak Sinan’ı cidden karizmatik Pelin’i cidden sempatik arkadaş
ekürilerini en yürekten sahici, aile fertlerini kendi annem babam kadar canlı
kanlı bulmama rağmen bölüm sonunda Sinan’ın tek şartı ne olacak diye içim içimi
yemedi.
Belki
de ana omurganın salt, pozitif bilimle uğraşan bir kadının en fazla birkaç gün
itibar edebileceği bir batıl inanca dayanması konuya olan inancımı kaybettirdi.
Eğer ki bundan daha sağlam dayanaklar, örüntüler ikinci ve onu takip eden
bölümlerde bize sunulursa Tatlı İntikam
beni kazanabilir. Çünkü oyuncu kadrosu ve onların ete kemiğe büründürdüğü
karakterlerini çok sevdim. Umarım önümüzdeki hafta bizi koltuklarımıza mıhlayan
sağlam bir bölümle karşımızda olurlar, yolları açık olsun.