Tatlı Küçük Yalancılar: Adına set demişsin ama, burası Osho'nun huzur kampı!

Alperen aramıza dönünce onlara "Elif Usman sizden karakterleriniz için bir sahne yazmanızı istese ne yazardınız?" sorusunu yöneltiyorum. Alperen, "Cesur'un içinde kalanlar var. Hayata karşı pasif bırakılmış. Babasının yakasına yapışmasını isterdim... Annesinin de... Sitemkar bir sahne olurdu." diye cevaplıyor.

Dilan ise "Ebru'nun psikolojik bir rahatsızlığının ortaya çıkmasını sağlardım; mesela bipolar olduğunu yazardım" diyor. Alperen'in ilk çektiği sahnenin Ebru ile olduğunu söylemiştim. Dilan ise ilk sahnesinin göle girdikleri sahne olduğunu ve çok üşüdüğünü anlatıyor. Sohbete tatlı tatlı devam ederken sahne sıraları geliyor ve aramızdan ayrılıyorlar. Dilan ikinci şiir kitabını ulaştırmak için söz veriyor yanımızdan ayrılmadan önce... Arkalarından bakıyorum. Gençleri göründe kalbim ağzına kadar umut doluyor vesselam!

Kahvedir, dedikodudur derken bulunduğumuz Cafe-Kantin'de sahne çekmek üzere hazırlıklar başlıyor. Bizi kameraların görmeyeceği kör bir noktaya oturtuyorlar. Birazdan Bensu Soral ve Melisa Şenolsun'la sohbet edeceğiz. Ekip sahne için mekana yerleşiyor. Sessizce. Neden kimse bağırmıyor, canhıraş bir gürültü çıkmıyor, çıldıracağım!
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER