Yaratım sürecinin sancıları
Yaratım sürecinde dizinin teknik
ekibi bana görmek istedikleri karakterin kısaca nasıl bir karakteri
olduğunu ve hikayesini anlatıyorlar. Görselleri kendim oluşturup
tasarlıyorum. Herkesin irkilerek izlediği bu tasarımları yaparken cok
uzun süre ölü insanları ya da kadavraları inceledim. Sanirim 1 haftaya
yakın her gece kabuslar gördüm ve sıçrayarak uyandım.
Her başarılı iş gibi bu da kolay değildi.
Ben bir yaratım sürecine girdiğimde o
karakteri kendimle özdeşleştiriyorum. Sadece o karakterin ruhumu ele
geçirmesine izin veriyorum. Meslek dejenarosyunundan kaynaklı olarak bir
süre karıma baktığımda onun yalnızca iskelet ve kaslarını, anatomisini
gördüm. Zannediyorum ki benim bu şekilde kendimi kaptırmış olmam,
izleyenlerin de aynı etkiyi hissetmesine yol açtı. Aldığım tepkiler
herkesin cok ürktüğü yönündeydi. İnanın bana ben de hem yaratım
sürecinde, hem de ortaya çıkan tasarımı ilk gördüğümde çok korktum. Eğer
böyle olmasaydı çalışmam içime sinmezdi. şanslıyım ki kariyerimde içime
sinmeyen çok az sayıda projede yer aldım. Game of Thrones bunlardan
biri değil.
Game of Thrones sonsuza kadar sürse...
Mümkün olduğunca çalışmak isterim.
Game of Thrones tek başına hayatımın büyük bölümünü kaplayan bir proje
değil. Aynı anda zaten parçası olmak istediğim başka projelerde de
çalışıyorum. Ama daha önce söylediğim gibi, Game of Thrones hayranı
olduğum, ardından katıldığım ve çalışırken de çok keyif aldığım bir
proje. Mümkün olduğunca ona devam etmek isterim.
Hedeflerim arasında...
Her zaman sınırlarını zorlayan bir
tasarımcı olarak hedeflerim arasında, edindiğim yaşam ve kariyer
deneyimimi aktarmak için ülkemde bir görsel efekt okulu açmak ve köklü
kültürümüzü işleyebilecek, kendilni profesyonel bir ortamda ifade etmek
isteyen gençlere yardımcı olmak istiyorum. Sinema sanatı kitlelere
evrensel anlamda ulaşabilen bir iletişim biçimi. İnandığım bir şey var
ki, yaratıcı gençlerimize bu kulvarda yarışacakları bir platform
oluşturabilirsek dünya standartlarında projelere imza atabiliriz. Ben
de bu platformun temellerini atmak, Türkiye'de özel efekt endüstrisinin
gelişmesine katkıda bulunmak istiyorum.
Bir ağabey nasihatı vermek gerekirse...
Bu alanda çalışmak için neler yapmak
gerektiği, nasıl başarılı olunabileceği ve uluslararası alana nasıl
açılabilecekleri konusunda tavsiye almak isteyen çok sayıda insandan
mesaj alıyorum. Benim tecrübelerim ve kendi yolumu bulma serüvenim,
yaşadığım hayatın, hayata bakışımın yönlendirmeleriyle gerçekleşti.
Herkesin yeteneklerinin ve istediklerinin farklı olduğunu düşünüyorum. Nacizane tavsiyem kimsenin sizin
hayallerinizle dalga gecmesine ve küçümsemesine izin vermeyin.
Yeteneğinizden şüphe duymayın ve kendize güvenin. Yarattıklarınız sizin
düşüncelerinizin, duygularınızın ve ruhunuzun bir parçası. Ben onlara
hep saygı gösteririm ve kendimi ödüllendiririm. Zamanın nasıl geçtiğini
fark etmeden, birileri "Artık yeter! Hadi hayata geri dön" deyinceye
kadar çalışabiliyorsanız ne mutlu size! Çünkü bu iş sevmeden olmuyor.
Dünya kulvarında yarışmak
istiyorsanız size her türlü kaynağa ve platforma ulaştıracak şey,
yabancı dil. Günümüz koşullarında iletişim ve sanat paralel bir şekilde
ilerliyor. Sanatçı olarak basarılı olma, başkaları tarafından görülme ve
kabul edilme dürtüsü çok kuvvetli olsa da bence sanatçı her zaman
kendisiyle yarışmalıdır. Böylelikle özgün bir ifade biçimine
kavuşabilir.