Succession: Krallar sofrasında son akşam yemeği

Succession: Krallar sofrasında son akşam yemeği
Adagio in C Minor (Nicholas Britell)… Şu an tüm fona yayılmış durumda; kenarda durup bekleyebileceğiniz çok ufak bir köşeye bile izin vermiyor. Yaylılara ruhun her değdiği, notaların ise kendini gösterdiği her saniye sayısız bitişin ve dibe vurmanın devamında gelen nihai sonun sizi karşılamaya hazır beklediğini hissettiriyor. 2018 yılında hayatlarımıza giren ‘Succession’, son bir tango için Roy Ailesi ve müritleri ile düşmanlarını güverteye davet ediyor. Denizin dalga şiddeti hiç olmadığı kadar yüksek ama bir yandan da kendi içinde garip bir durgunluğa da sahip.
 
Televizyon tarihinin kült dizileri arasına adını en “kibirli” haliyle yazdıran ve geçmişte ‘The Sopranos’, ‘The Wire’ veya ‘Six Feet Under’ gibi yapımların bıraktığı ve geçmeyen “yetimlik” duygusunu tattırmaya hazırlanan ‘Succession’la ilk randevum pandeminin başlangıcına denk geliyor. Üç arkadaş oturup ilk bölümü izlerken kelimenin tam anlamıyla “yenilikçi”, “taze” bir anlatıyla karşı karşıya olduğumuzu anlamıştık ancak reji dilindeki karaktere kademe kademe yapılan zoom-in ve zoom-out tekniğinden ötürü istemsiz şekilde ‘Arka Sokaklar’ yaftası yapıştırma gafletinde bulunmuştuk. Sonrasında üçüncü bölümün ardından ağzın suyunu akıtan, diş kamaştıran, avuç içi kaşındıran ama bir o kadar da tekinsiz hissi veren Roy Ailesi’yle sonraki randevularım zaman aşımına uğradı. Çünkü belki sizlerin de çevrenizden duyduğunuz “İzleyemedim, ilerletmesi zor geldi” durumunu ben de yaşadım. Ve “İlk üç bölümü geçtikten sonra kendini televizyon tarihinin en iyi dramalarından birinin (ve de aile draması) tam kalbinde bulacaksın” notunu almadan burjuvaziyle ayaklarımı yerden kesen salon dansında yakaladım. Ve şimdiyse koreografinin son figürlerine eşlik etmeyi bekliyorum. ‘Succession’, 4’üncü ve de final sezonuyla ABD yayınından sadece 24 saat sonra, 27 Mart’ta dijital platform TOD’da bizlerle buluşacak. John Milton’ın “Kendi içinde hüküm süren ve tutkulara, arzulara ve korkulara hükmeden kişi daha çok kraldır” sözündeki krallık unvanını, her birine içimize yerleştirdikleri toksiklik, şeffaflık, acımasızlık, “ben”cilik ve de “çok bizden”cilik tohumları eşliğinde takdim edeceğiz. Bu veda öncesi dizinin oyuncularından Sarah Snook, Alan Ruck ve de Nicholas Braun ile konuşma şansı yakalarken öncesinde ise final sezonun ilk bölümünü izleme fırsatı elde ettim. Şunu söyleyerek sözü onlara bırakacağım; 4’üncü sezon izleyenleri oldukça hızlı karşılayıp daha ilk anından rollercoaster biletini kesecek ve final anında tarihinin en duygu yüklü Shiv & Tom sahnesiyle gözyaşı rezervini kullandıracak; Nicholas Braun’un deyimiyle “sadece kargaşa” olan büyük finale de tüm aksesuarlarını takıp takıştırarak hazırlığını yapacak. 


Röportajlar için sayfaları tıklamaya devam ediniz...
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER