Zach Woods (Matt Spencer) & Rebecca Front (Karen Kelly)
• Avenue 5’te sizi çeken ne oldu?
RE: Armando’dan telefon almak her zaman büyük bir heyecandır.
Bıraktığı mesaj şöyleydi: “Bir şey yapacağım, uzayda geçiyor. Gelip oynamak
ister misin?” Menajerimi arayıp dedim ki: “Bu arada bunu yapacağım. Ne zaman,
hiç bilmiyorum. Önümüzdeki on yıl içinde herhangi bir zaman olabilir, ama
yapacağım.” Armando’yla çalışıyorsanız, iyi bir şey olacağını bilirsiniz.
ZW: Armando ilk sinema işimi bana veren kişi, In The Loop’ta
(2009). Daha önce hiç filmde oynamamıştım, minnet ve heyecanla Londra’da
yürüdüğümü hatırlıyorum, çok güzeldi. Senaryonun ilk taslağını gönderdi, hoşuma
giden ilk şeylerden biri, korkusuzluğuydu. Onunla bu konuyu ilk konuştuğumda,
yüzünde şeytani bir gülümseme belirdi. Çok hızlı ve tuhaf ilerliyor, bir
dizinin geleneksel hızı bir kenara bıraktığını görmek heyecan verici. Ayrıca
The Thick of It’i izlemiştim ve Rebecca Font’un büyük hayranıyım. Birine
uzaktan hayran olup sonra onunla karşılıklı oynayabilmek çok heyecan verici.
• Armando Iannucci’yle çalışmak nasıldı?
ZW: Ne istediği konusunda inanılmaz net ama bu süreçte ortak
çalışma taraftarı. Neyi sevip neyi
sevmediği konusunda kararsızlığı yok, herkesi dahil ediyor. Kendini emin
ellerde gibi hissediyorsun.
RF: Bu çok doğru. İnanılmaz iyi bir adam, herkesin önerilerine
açık. “Şu anda fikrimi söylememeliyim, çünkü herhalde aptalca görünür” diyen
bir insanım, ama Armando’yla çalışırken hiç böyle hissetmiyorum. Her zaman seni
dinleyeceğini biliyorsun. Hiçbir şey yüzüne vurulmuyor. Heyecan dolu bir ortam.
Provaların ilk aşamalarında şunu fark ettik, içinde yer almadığımız bir sahne
olsa da, birbirimizi izlemek istiyoruz. İnsanların çalışma şeklini izleyerek
çok şey öğreniyorsun.
ZW: Bir gün prova yapıyorduk ve bir şey olmadı, sahne tam
olmadı. Armando durdu ve bir süre sessiz kaldı. Sadece oturup düşündü. Bir
oyuncu olarak böyle bir özgüven karşısında emin ellerde olduğunuzu
hissediyorsunuz. Her zaman cevap arayarak esip gürlemekle değil, belirsizlik
içinde oturup bilmeyerek, sonra bularak.
• Karakteriniz hakkında ne anlatabilirsiniz?
RF: Karen Kelly, büyük bir çokuluslu şirketin başında olması
gereken bir kadın. Dünya düzgün bir yer olsa, Karen Kelly her şeyden sorumlu
olurdu, bunu yapabilecek bir kadın. Kocası, tanıştıkları sırada çok para
kazanıyordu, o yüzden işi bırakıp bir aile kurmuş, ama bence ailesini de
çokuluslu bir şirketmiş gibi yönetmiş. İnanılmaz verimli biri ve birçok işi
aynı anda görebiliyor. Kendisine kalsa Avenue 5’teki krizle başa çıkmak için en
doğru insan, ama diğerlerine göre asla böyle biri değil, çünkü hiçbir yetkisi
yok, hatta orada olmaması bile gerekiyor. Onun gemideki geveze kadın olduğunu
düşünüyorlar, o ise krizin altından kalkabilecek tek kişi olduğunu düşünüyor.
Kriz ânında işe yarıyor mu? Çok da ipucu vermeyeyim. Hayır.
ZW: Matt, gemide müşteri ilişkileri sorumlusu. Dost canlısı
bir nihilist ve şuna inanıyor. Madem hepimiz sonsuz bir siyah boşlukta hızla
ilerliyoruz, gıcıklık etmek yerine tadını çıkarmaya çalışmak gerek. İnsanlara
kendilerini iyi hissettirmeye çalışırken niyeti iyi ama uygulamaları tam bir
felaket. Belirsizliği ve çılgınlığı çok seviyor, bu da müşteri hizmetleri
sektöründe çalışan biri için korkunç bir özellik, çünkü insanlar ona rahatlamak
için geliyor, o ise sadece o anki durum için heyecanını dile getirebiliyor! RuPaul’un
bir sözü var, “Hepimiz çıplak doğarız, gerisi travesti.” Bence Matt de bunun
farkında. Medeniyetin tuzaklarının aslında bir anlamı yok, yani her şey dağılıp
daha otantik ve tuhaf bir gerçekliği gözler önüne serince “Nihayet” diyor.
• Karakteriniz özellikle birine mi dayanıyor ve nasıl
hazırlandınız?
RF: Kris Jenner! Büyük bir Kardashian hayranıyım. İnsanlar hep
“Yok artık, gerçekten Kardashian’ları mı izliyorsun?” diyor. Evet, gerçekten
izliyorum ve bayılıyorum. Kızım sayesinde başladım. İlk başta dudak büktüm, ama
şimdi çok seviyorum. Bence Kris Jenner harika. Olağanüstü bir yaratık ve her
şeyine bayılıyorum. Saç, makyaj ve kostüm için telefondaydık ve dedim ki, “Kris
Jenner’ı biliyor musun?” dedim. Kızım bana kıyafetlerinden birinin resmini
gösterdi, ben de dizi için kostümlerimi aldılar sandım. Onlara gönderdim, çünkü
bence harika bir fotoğraftı ve ertesi gün karavanıma gittiğimde orada
duruyordu. O benim ilham kaynağım ve ona bayılıyorum. Kris Jenner’ın bunu
duymasını sağlayabilir miyiz? Onunla tanışmak istiyorum.
ZW: Bir tur gemisi mürettebatı hakkında belgesel izledim ve
Ritz Carlton’ın müşteri hizmetleri hakkında bir kitap okudum. Kıyafet
departmanı harikaydı. “Bence Matt biraz Leonard Cohen gibi giyiniyor” dedim ve
bana bir üniforma bulmayı başardılar. Büyük yakaları olan, yüksek belli bir
takım elbise. Bunu da belirtmiş olayım.
• Çektiğiniz en unutulmaz sahne hangisiydi?
RF: Hugh Laurie’yle (Kaptan Ryan Clark) lüks bir kabinde bir
sahnemiz var, orada sınırlarını anlatıyor ve birden olan biten şeyin gerçekliği
Karen’a dank ediyor. Bu sahnede yazarların başardığını hissetmek için biraz
beklemesi gerekmiştir. Çekim günü tekrar yazılmıştı, o yüzden yeni senaryoyu
hızla öğrenmemiz gerekmişti, ama bazen bu harika bir şekilde sonuçlanır.
ZW: Birçok bölümde Matt’in birlikte oynadığı kişi, kalabalık
bir grup. Daha önce hiç böyle bir şey yapmamıştım. Bir grup insanı idare etmeye
çalışıyorsun, ama hiç olmuyor. Yani o kalabalık sahneler çok keyifliydi. Sezon
sonunda Matt, travmatik bir olaya felsefi bir tepki veriyor. Karakterinin var
olan tarzıyla çelişen bir şey yapma fırsatı bulmak, insanlığına gerçeklik hissi
katıyor.