Rob Greenfield: "Başkalarıyla ödeşebilmek için paraya ihtiyacınız yok"

●  Bu fikir ne zaman ve nasıl ortaya çıktı? 
Rob: Kendi hayatımı sadeleştirdiğim ve ekonomik olarak küçülmeye gittiğim yıllarda bu fikir ortaya çıktı. Hayatımı paradan uzaklaştırmak için uğraşıyordum ve parasız yolculuğa çıkma fikri doğdu. Discovery Channel ile iletişime geçtikten sonra, Güney Amerika’ya doğru parasız bu masalsı yolculuğu yapma fikri ortaya çıktı. James’in eşliğinde, son derece gerçekçi bir macera yapmaya ve bunu son derece şeffaf bir şekilde insanlara göstermeye karar verdik. 

●  Anneniz, babanız, akrabalarınız bu durumu nasıl karşılıyorlar? Sizin için endişe duyup korkuyorlar mı? 
James: Belgesel film yapımı konusunda geçmişim var ve birçok maceraya çıkacak kadar da şanslı biriydim. Kariyerimin başlangıcından beri, birçok tehlikeli insanla, birçok tehlikeli yerde, birçok riskle karşı karşıya gelerek film çektim. Benim bu işi yapmamın nedeni inanılmaz derecede heyecanlı bir iş olması. Ailem ve akrabalarım için, bunun korkutucu olduğunu düşünüyorum. Fakat bu işi uzun zamandır yapıyorum ve sanırım artık bu duruma alıştılar. Ya da alışmış gibi yapıyorlar. Onlarla aramda bir çeşit anlaşma var, çılgın ve tehlikeli şeyler yaptığımı unutuyorlar ve ben çıkıp gidiyorum, çılgın ve tehlikeli şeyler yapıp, eğlenceli zaman geçiriyorum. 

Rob: Ailem ve arkadaşlarım gerçekten bunu seviyorlar. Sanıyorum ki maceralarımı en çok izleyen kişiler ailem ve arkadaşlarım. Genellikle bundan ilham alıyorlar ve onları endişeye sürükleyecek kadar uzun bir yolculuğa çıkmadığım zaman sadece birkaçı bazı zamanlar benim için endişeleniyor. Eğer belli etmiyorlarsa da, bu tür şeyleri yapmaya devam edeceğimi biliyorlar ve şimdi şunu da öğrendiler ve fark ettiler ki ne yaptığımı gerçekten biliyorum. 

●  İlk bölümde herhangi bir plan olmadan seyahat etmeye alışık olmadığını söylemiştin ve buna bakılırsa, başlangıçta bununla ilgili çok zor zamanlar geçirdin. Sonuç olarak, Rob’u takip edip onunla böyle bir yolculuğa çıktığın için pişman mısın yoksa memnun musun? 
James: Rob’un bu büyük fikrinde onu takip edip ona yardım edecek bir film yapımcısına ihtiyacı olduğu için bu projeye dahil oldum. San Diego’da onunla görüştüğüm zaman bana Güney Amerika’ya parasız seyahat etme planından bahsetti. Kabul etmeliyim ki, bunun imkansız göründüğünü, tehlikeli olabileceğini ve kesinlikle tamamen çılgınca bir fikir olduğunu düşündüm. Fakat aynı zamanda bu kesinlikle bunu yapmamın sebebiydi de. Böyle bir deneyim ve Rob’un olumlu etki yapan felsefesini – inanılmaz bir seyahat sırasında insanlara bir şeyler verme fikri bana çok olumlu gelmişti- hiç yaşamamıştım. Onun plan yapmadan seyahat etme görüşü benim gerçekten zor anlayabileceğim ve adapte olabileceğim bir şeydi. Yolculuk boyunca sorunlar oldu ama tüm samimiyetimle söyleyebilirim ki Rob’a eşlik etmekten hiçbir pişmanlık duymuyorum. Çünkü bu muhtemelen hayatımdaki en büyük meydan okuma ve hayatımın en büyük macerası. 

●  Şimdi seyahat deneyimlerinize baktığınızda insanlığa karşı hissettiğiniz inancınızın sarsıldığı durumlar oldu mu? Ve böylesine hevesi olan diğer insanlara parasız veya az parayla seyahat etmeleri ve insan doğasının nezaketine güvenmeleri yolunda tavsiyelerde bulunur muydunuz? 
Rob: Bu seyahatimin insanların iyi olduğuna yönelik fikirlerimi kuvvetlendirdiğini söyleyebilirim. Seyahatimin sonunda aklıma gelen tek şey insanların gerçekten iyi olduklarıydı. Bütün seyahat boyunca insanlar gerçekten bana yardımcı oldular ve insanlık bana dünyanın hala çok güzel insanlar ile dolu olduğunu kanıtladı. Çok zor geçen zamanlar da vardı mesela bir defasında Brezilya’dayken ilk defa otostopa başlayacakken şehrin yanlış bir muhitine girdik ve oldukça ürktüm. James benim kadar korkmamıştı ama ben cidden endişeleniyordum. Bazı insanlar bize yanlış bir mahallede olduğumuzu söylediler. Bir taksici bizi arabasına aldı ve bizi ana caddeye götüreceğini söyledi. Bizi caddeye götürdükten sonra otostop yapmaya başladık ve yaklaşık beş dakika sonra birisi bizi arabasına aldı. Daha sonraları gerçekten çok tehlikeli bir mahallede olduğumuzu fark ettik ancak arabadaki bu insanların yardımı bizi bu muhitten çıkarttı ve bu yüzden sorduğunuz soruya “evet” cevabı veriyorum. Eğer başka insanların da öğrendiklerimden faydalanamayacaklarını düşünüyor olsaydım bu maceraya girişmezdim. Eğer hiç para olmaksızın ya da çok düşük miktarda para ile seyahate çıkmayı düşünen birileri varsa onlara; bu seyahate çok iyi hazırlanmalarını, gereken bütün araç gereçlere sahip olmalarını, bütün temel ihtiyaç malzemelerini yanlarında bulundurmalarını ve en önemlisi de gereken araştırmayı yapmalarını tavsiye ederim. Seyahate çıkmadan önce bilgili olmaları ve internet vasıtasıyla gidecekleri yerlerdeki insanlar ile görüşerek depolama ve konaklama gibi işlemleri kolaylaştırmaları oldukça mantıklı olacaktır. Kesinlikle bunu yapmalarını ama bundan önce de hazırlıklı olmalarını tavsiye ederim.

James: Ve ben kendi açımdan baktığımda seyahate başlamadan önce bunun mümkün olup olmadığına dair şüphelerim olduğunu ve seyahatimizin yalnızca tanışacağımız insanların nezaketiyle mümkün olabileceğine dair şüphelerim olduğunu söyleyebilirim. Söyleyebileceğim şudur ki seyahatimiz ilerlemeye başladıkça her tanıştığım yeni insan ile birlikte gittikçe daha da motive oluyordum ve her tanıştığım insanın oldukça cömert olduğunu ve bizden hiçbir şey istemeksizin bize her şeylerini sunduklarını, Rob ve benim bir şeyler verebilmek neredeyse kavga etmek zorunda kaldığımızı gördüm. Bazı zamanlarda ise, bize gösterdikleri nezaketin karşılığı olarak onlar için bir şey yapmamız veya bir şeyi takas etmemiz gerekiyordu. Para olmaksızın yaptığımız 10 haftalık bir seyahat sonunda, tavsiye isteyen insanlar için söyleyebileceğim şey belki de daha kısa bir yolculuk yapmaları olacaktır çünkü para olmaksızın 10 hafta boyunca hayatta kalmak oldukça zor bir iş ancak eğer kilo vermek istiyorsanız aynı zamanda muhteşem bir fırsat. Böylesine bir seyahat aynı zamanda bir kilo verme programına dönüşüyor ve ihtiyacı olanlara şiddetle öneriyorum! 



●  Bir sonraki sorum her ikiniz için de geçerli; çöplere atladığınız, atık yemek yediğiniz ya da günlerce hiç duş almadığınız bu zamanlarda insanların sizden tiksindiği veya size kızdığı en kötü anınız hangisiydi? 
Rob: Pekala, insanların bizim atık yemek yememiz veya çöp kutularına atlamamız gibi olaylardan tiksindiği çok az oldu ancak bir çok zaman atık yemek almak için restoranlara gidip garsonlara soruyorduk ve bu da bizim garip birer yabancı olduğumuzu alenen gösteriyordu. Her yemek sorduğumuzda, onlar bize “size artık yemek vermeyeceğiz ama eğer oturursanız size birer öğün vereceğiz” diyorlar ve ısrar ediyorlardı. Bu olay seyahatimiz boyunca o kadar çok tekrar etti ki birçok zaman artık yemek almak için restoranlara gitmemeye karar veriyorduk çünkü biliyorduk ki zaten bize gerçek bir öğün verecek kadar cömerttiler. İnsanların bizden tiksindiğini hatırlamıyorum ama kendimizi gösterdiğimizde bize oldukça yardımcı olduklarını hatırlıyorum. 

James: Benim açımdan baktığımda Rob ile tamamen aynı fikirde olduğumu söyleyebilirim. Artık yemek yemekten en çok tiksinen insanın ben olduğum da bir gerçekti çünkü bundan önce hiç bu şekilde karnımı doyurmak zorunda kalmamıştım veya böyle bir şeyi arzulamamıştım. En başından karar verdim ki Rob’u takip edecektim ve onun kurallarına uyarak parasız hayatta kalma yeteneklerini öğrenecektim ve bu tabi ki de artık yemek ya da atılmaya terkedilmiş yiyecekler yemek zorunda kalacağım anlamına geliyordu. Bunu kendime kabul ettirdim ve örnek olarak La Paz’da bir restorana gittiğimi ve insanlardan tabaklarında kalmış yemeklerini istediğimi hatırlıyorum. Bu fikri kabul ettim ve bu noktadan sonra oldukça eğlenceli bir hale geldi. Güzel yemek yiyebildiğini ve yiyeceklerin atılmasını önlediğini bilmek oldukça eğlenceli bir hal almıştı. 

●  Güney Amerika’ya yaptığınız seyahatinizdeki en güzel anınız neydi ve bütün seyahatleriniz arasındaki en kötü anınız hangisiydi? 
Rob: Güney Amerika’ya yaptığımız yolculuğumuzun en güzel anısı Ekvator’daydı ve bir gece geçirdiğimiz ufak bir kasabada gerçekleşti, James Amazon vadisindeki bu kasabanın ismini hatırlıyor musun? 

James: Hayır, maalesef. 

Rob: Amazon vadisindeki bir kasabaya geldik ve kalacak bir yerimiz, yiyeceğimiz ve paramız yoktu ve bu yüzden arayışa başladık ve hava karardıktan sonra Pedro isimli muhteşem bir adam ile tanıştık. Bizi evine davet etti ve en inanılmaz özelliği de tamamen topraktan yaşamayı bilen bir adam olmasıydı. James ve bana birçok bakımdan nasıl topraktan yaşadığını öğretti ve bir defasında bize yaşattığı en muhteşem deneyimlerinden biri de bizi yağmur ormanına götürüp bize palmiye ağaçlarından kocaman larvaları toplamayı öğretmesi oldu. Geceyi başparmağım büyüklüğündeki bu devasa larvaları yiyerek geçirdik ve bir avuç dolusunu da bir muz yaprağında toplayarak eve götürdük ve pişirdik. Karısının en sevdiği yemektiler ve bu sayede kendisi ve karısıyla bir akşam yemeği paylaştık. Benim için yemek tam anlamıyla muhteşemdi, James larvaların tadını beğenmedi ancak ben çok beğendim çünkü mayalanmış hindistancevizine benziyorlardı ve dolayısıyla sanıyorum ki bu yemek benim en çok hafızamda yer eden an olarak kaldı. En kötü anımı hatırlamakta zorluk çekiyorum ancak sanıyorum ki beni en çok zorlayan zamanlardan biri Peru’da 5000 metre yükseklikte sıfırın altında sıcaklıkta bir gece geçirmek ve daha sonra da burnumu ve vücudumu yakacak kadar sıcak bir güneşte kaldığımız zamandı. Bu kadar düşük oksijen seviyesinde yürümek bile oldukça zordu. Bu maceranın başlangıcında bile James ve ben oldukça fazla kilo kaybediyorduk ve oldukça zor zaman geçiriyorduk. Bu kadar yüksekte olmak her şeyi çok daha zorlu ve çetrefilli bir hale getiriyordu. 
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER