Son günlerin en gözde filmi Deadpool aşağı yukarı on bir senelik yolculuktan sonra, dünyayla aynı anda Türkiye’de de 12 Şubat’ta gösterime girdi. Vatana millet hayırlı olsun.

Ryan Reynolds’un başrolünde oynadığı filmin hikayesi oldukça ilginç: X-Men serisinin karakterlerinden biri olan Deadpool, ünlü oyuncu Ryan Reynolds’ın dikkatini çeker. Senaryoyu yazmaları için 2009 yılında Rhett Rheese ve Paul Wernick’i işe alan Reynolds, filmi Fox stüdyosuna sunar. Stüdyonun filmle ilgilenmesine rağmen, onlarca kez baştan yazılan/ düzeltilen senaryo, yıllarca Fox’un tozlu raflarında oturur. Sebep, stüdyonun gişe korkusudur.

Gel zaman git zaman, filmin senaryosu internete düşer ve halkın merakı biraz olsun diner. Senaryodan daha da önemlisi, dört sene boyunca Fox’un tozlu dolaplarında çürümeye terkedilen (dramatik efekt) filmin ‘test görüntüleri’, biri (Ryan Reynolds?) tarafından “yanlışlıkla” internete gönderildiğinde dananın kuyruğu kopar ve yoğun ilgi üzerine, Fox filmi yapmaya karar verir. Toplamda on bir sene süren yapım çilesinin ardından, 12 Şubat’ta Amerika’da gösterime giren filmin, ilk iki haftada, Amerika’da bugüne kadar en çok hasılat yapan X-Men filmi olması, ironik değildir de nedir? Ryan Reynolds’ın içinin yağlarının eridiğini duyar gibiyim.

Yazarlar çok eski arkadaşlar..

Filmin açılış kredisinden, anlatımına, Ryan Reynolds’ın oyunculuğundan, pazarlama kampanyasına kadar her şey komik, orijinal ve son derece uygunsuz (bittabi ‘R’ aldı Amerika’da). Filmin özel bir gösterimine konuk olan yazarlar Rhett Rheese, Paul Wernick, tarihin en uzun söyleşisine imza atarak, bir saatten fazla soruları yanıtladılar.

Filmin üzerinde altı sene çalışan yazarlar, bu süre zarfında insanları sürekli filmi yapmaları için taciz ettiklerini, dolayısıyla güç de olsa, sonunda bu noktaya gelmelerinden çok mutlu olduklarını söylüyorlar. Ne var ki, filmin gişede bu kadar başarılı olacağını kendileri dahil kimse tahmin etmemiş çünkü film gerçekten tuhaf, şiddet içerikli ve bayağı açık saçık şakalarla dolu. Filmin Birleşik Arap Emirlikleri’nde bile ilk hafta sonu gişede çoşması, çok ilginç.

Karakteri uyarlarken, çizgi romana ne kadar bağlı kaldıkları sorulduğunda, “Karakterin çizgi romanda, okuyucuya direkt hitap etmesini filme uyarladık. Sadece bununla kalmıyor; karakter aynı zamanda, filmin içinde olduğunun da farkında. İkide bir Ryan Reynolds referansı vermesi ve Wolverine’den bahsetmesini biz şahsen çok komik bulduk.” yanıtını veriyorlar.

Filmin ilginç bir yapısı var; aksiyon sahneleri yavaşlıyor, araya flashback giriyor, karakter bir zaman diliminden diğerine atlıyor ve durmadan filmi anlatıyor. Senaryonun onlarca taslağı olduğundan, bu ilginç kurgunun hangi aşamada ortaya çıktığı sorulduğunda, yazarlar durumu şöyle açıklıyor:

“Yazmaya başladığımız andan itibaren, filmi böyle kurguladık. Bunun en önemli sebebi, filmin bütçesiydi zira diğer aksiyon filmleri gibi çok paramız olmadığından, aksiyon sahnelerini hemen harcamadan, biraz uzun tutmak istedik. Diğer nedeni de, filmin iki farklı hikayesi olması. Hikayelerden biri daha karanlık; içinde kanser ve işkence var. Günümüzde geçen Deadpool sahneleriyse çok daha hafif, komik, eğlenceli. Filmi kronolojik olarak anlatsaydık hem çok geleneksel olurdu, seyirciyi ilk yarıda kaybederdik, hem de filmin tonunu tutturamazdık.”


Deadpool tüm dünya ile aynı anda Türkiye'de de vizyona girdi

Filmde Deadpool’un ortalığı karıştırdığı sahneler, bana Jim Carrey’nin canlandırdığı “Maske”yi hatırlattı. Aynı hafif ton, aynı umursamazlık. Süper kahraman filmlerini çok sevdiklerini söyleyen ikili, “Collossus” yanında, pek de duyulmamış “Negasonic Teenage Warhead” karakterini nasıl seçtiklerini anlatıyorlar:

Daha en başta filmin tonunu ortaya koyan açılış sahnesi için eski bir Philips reklamından esinlendiklerini söyleyen yazarlar, bunun için filmin en ağdalı sahnesini kullanmayı tercih etmişler. Ekipten biri, “filmin açılış kredilerine sahte isimler yazalım ki, ne yapmaya çalıştığımız belli olsun” önerisini yaptıktan sonra, herkesin kendi adını yazdığını söyleyen ikili, nasıl olup da “Gerçek Kahramanlar” ismini alabildikleri sorulduğunda, yönetmen Tim Miller’ın bunu çok komik bulduğunu ve kullanmaya karar verdiğini belirtiyor.

Bu noktada, söyleşinin Yazarlar Sendikası’nın sinema salonunda yapıldığını ve izleyicilerin, şan şöhret sahibi ya da mesleğe yeni başlamış sendika üyesi yazarlar olduğunu belirtmek isterim zira bu kredi mevzuundan sonra, salon alkıştan yıkıldı ve yazar haklarını korudukları için senaristlere teşekkür edildi. Sene olmuş 2016, Hollywood’da ırk konusu gibi, yazar hakları da hâlâ pek hassas bir noktada. 

Filmin bitmek bilmeyen yazım aşamasından bahsederken, yazarlardan hepimizin aklını alan bir yanıt geliyor: Yazmaya başladıklarından bu yana, 60-70 (yazıyla altmış, yetmiş!), stüdyodan yeşil ışık aldıktan sonra da 25 civarı taslak hazırlamışlar! Bir salon dolusu yazar, oturmuş buna şaşırıyor, siz düşünün. Neyse ki açıklama geliyor:

“Senaryoyu baştan filan yazmadık. Bazen son derece ufak tefek diyalog değişiklikleri yaptık, bazen de birkaç sahneyi baştan yazdık. Filmin bütçesi nedeniyle de birçok değişiklik yapmak zorunda kaldık. Filmde, Deadpool’un silah çantasını takside unuttuğu bir sahne var. O sahneyi çekmek için bütçemiz yoktu, biz de silahları unutmuş gibi yaptık.”

Yazarlardan müjde geldi: Deadpool 2 yolda!

Yazarlara, ekip olarak çalışma stilleri sorulduğunda, hikayeyi birlikte çıkardıklarını sonra da sahneleri bölüştürmek suretiyle yazdıklarını birbirlerine gönderip, sürekli düzelterek filmin tonunu belirlediklerini söylüyorlar. Senaristlerin lisede tanıştıklarını ve Rhett çocuk filmleri yazan bir senaristken, yerel bir kanalda habercilik yapan Paul’un bir şekilde film dünyasına girmesini takiben, 2001’den itibaren birlikte çalışmaya başladıklarını söylemekte fayda var. Çocukluk arkadaşlarınızı arayıp sorun, nereden kendinize ortak bulacağınız hiç belli olmaz!

Filmin internete sızan ilk taslağını okuyan bir izleyicinin sorusu üzerine, Amy Winehouse’un senaryodaki varlığını açıklamak zorunda kalan yazarlar, barda iddia sırasında, birilerinin Amy Winehouse’un öleceğine dair bahse girdiğini ve filmin ilerleyen sahnelerinde, Amy’nin her seferinde ölümden kurtulduğunu ama sonunda bir şekilde öldüğünü anlatıyorlar. Ne var ki, bunu Amy Winehouse ölmeden uzun süre önce yazdıklarından, elim olaydan sonra senaryoyu değiştirip, yerine bir süre yerine Courtney Love’ı koymuşlar ki, bu esnada salonun kahkahadan kırıldığını belirtmem gerek. Sonra bu fikirden de vazgeçerek, ünlülerin üzerine bahis oynamamaya karar vermişler.

Bu filmle ilgili her şeyi Ryan Reynolds’a borçlu olduklarını söyleyen yazarlar, ünlü aktörün tanıdıkları en komik insanlardan biri olduğunu ve filmde çok doğaçlama yaptığını anlatıyorlar.

Deadpool 2’yi henüz yazmaya başlamadıklarını ama yavaştan karakterleri belirlediklerini söyleyen senaristler, yapımcıların kendilerine geçen sene Temmuz’da, filmin çekimleri devam ederken yanaştıklarını ve anlaşma yapıldıktan sonra bile stüdyonun, filmin akıbetiyle ilgili endişeli göründüğünü anlatıyorlar. “Maalesef o anlaşmayı imzaladık” diyen Rheese’i, ortağı Wernick teselli ediyor, “Merak etme, bir şeyler uyduracağız.”

Şimdiden ufak çapta gişe rekorları kıran Deadpool’a afiyet olsun diyor, Fox yine bir sebeple vazgeçmezse, ikinci filmde görüşmek üzere yazarlara veda ediyoruz.