● Sosyal medya bu kadar
yaygınken hayranların diziye ne tepki verdiklerini görmek çok kolay bir hal
aldı. Dizi yayınlanırken bilgisayarının başında olmayı düşünüyor musun?
Evet. Diziyi desteklemek için elimden ne geliyorsa yapacağım. Jane’in de
sosyal medyayla çok içli dışlı olduğunu biliyorum. Ben hala bu işlerde yeni
sayılırım ve hatalar yapıyorum. Yanlış şeyler tweetliyorum ya da Facebook’a
koyuyorum falan… Hala yolumu bulmaya çalışıyorum yani. Bu çok gurur duyduğum
bir proje ve yayın başladığında suyunu çıkarana kadar gönderi yapmayı umuyorum.
● Kariyerin iyi bir yönde
gidiyor. Kaderin seni herhangi bir yöne götürmesine izin vereceğin bir
noktaya geldin mi, yoksa hala dümen senin elinde mi? Başarı, bu konularda biraz da olsa rahatlamayı
sağlıyor mu?
Benim gemiyi yönlendirmemdense kaderimin yolu çizmesinden mi bahsediyorsan bence hayatımda ikisinden de biraz var. Çizilen yolu ve işaretleri izleyebilirsin
ve aynı zamanda çok iyi bir hayat yaşamaya çalışabilirsin. Bunun için yapman
gereken çok şey var, çok çaba sarfetmelisin. Bazı şeylerin karşına çıkmasını,
sana gelmesini ya da sana sunulmasını bekleyemezsin. Başarının rahatlamama yol
açıp açmadığına gelince… Bence hepimiz yolculuğumuza devam etmenin yollarını
arıyoruz. Bu yüzden, bulunduğum noktadan çok memnun olsam da her zaman meraklı
ve heyecanlıyım. Sırada her ne varsa çalışmaya devam etmek ve ilerlemek
istiyorum.
● Sektörde çalışmaya başladığından
beri kim senin koruyucu meleğiniz oldu?
Birkaç koruyucu meleğim olduğunu düşünüyorum. Dediğim gibi, meleklerin bize
yol gösteren türde insanlar olduklarını düşünüyorum. Ya da güçlü enerjiler de
olabilir. İlla somut bir biçimleri olmasına gerek yok. Hayatta tam doğru
zamanda karşıma çıkan insanlar oldu.
10 yaşımdayken bir akıl hocam vardı, adı Yul’du. Hayatımda çok kısa bir
süre kaldı çünkü vefat etti. Ama ondan o kadar çok şey öğrendim ki. Bana
yaptıklarım, zamanlamam ve işlerin nasıl şekilleneceği hakkında çok şey
öğretti. Bunu yapabilecek birçok kişi olabilir ama ben onun koruyucu meleğim
olduğunu hissediyorum.
Hayvanlardan daha önce bahsetmiştim. Onlardan da çok fazla şey öğrendiğimi
hissediyorum. Karşımıza çıkıyorlar ve o kadar kısa süre hayatımızda kalıyorlar
ki… Evcil hayvanlarımız bize çok şey öğretiyorlar. Bu röportaj bitene kadar
söylediklerim yüzünden deli olduğumu düşünebilirsiniz ama onların da koruyucularımız
olduğunu düşünüyorum. Birçok koruyucu meleğimizin olduğuna inanıyorum. Tek bir tane seçmem çok
zor ama hissiyatım bu yönde. En azından birkaç tane var.
● Çok spiritüel bir insana
benziyorsun.
Hakikaten bilmiyorum. Gerçekten spiritüel biri miyim ya da bu neden
kaynaklanıyor bilmiyorum. Sanırım kendimden büyük bir şeye karşı güçlü bir bağ
hissediyorum. Ve bu bağ sayesinde birçok açıdan yönlendirildiğimi hissediyorum.
Bunu hep hissettim. Bunun aslında nereden doğduğunu bilmiyorum. Bir şeyi sebep
gösterebilir miyim bilmiyorum. Dini, öğretiyi ya da bir insanı… Bu sadece bir
hissiyat.
● Jane Lynch’in karakterinin doğal olarak geleceği görmek gibi kabiliyetleri var. Hiç bir medyuma gittin mi?
Evet, gittim. Ben bir kahin değilim, o yüzden bu işlerden çok anlamıyorum.
Fakat bazı insanların bir şeyleri benden başka bir boyutta ya da enerjide
hissedebileceğini veya görebileceğini düşünüyorum. Bundan eminim ya da benim
başıma geldi diyemem. Ama inanıyorum. Bu konulara inanıyorum ve daha önce medyuma gittim. Hayatım boyunca birkaç
kere gitmişliğim var.
● Sence hak ettiğimiz koruyucu
meleğe mi sahip oluyoruz? Ve diziye dönecek olursak, bu iki karakter birbirlerini hak
ediyor mu? Uzun vadede birbirleri üzerinde ne gibi etkileri olacak ve
birbirlerini ne kadar değiştirip tamir edebilecekler?
Bu çok ilginç bir soru. Henüz tüm bölümlerin hikayesini bilmiyoruz,
senaryoları görmedik. Bu yüzden koruyucu melek Amy’nin ya da öyle olduğunu
iddia eden Amy’nin diyelim, hayatının o döneminde alması gereken dersin ne
olduğunu bilmiyorum. Hayatını yaşarken melek kurallarını ihlal ettiğini söylüyor
ve ben bu konuda ona nasıl yardımcı olacağımı bilmiyorum. Dizideki doğa üstü
unsurlar sebebiyle böyle şeyleri tahmin etmek biraz zor. Kendi karakterim için
konuşmam gerekirse… İyi bir hayat yaşayabilmesi için ona yol gösteren insan
etrafındayken bir süre sonra, başlarına birçok aksilik de gelse, o deliden
gelen iyilikleri görebileceğini umuyorum. Her zaman doğru koruyucu melek mi
bize düşüyor? Bilmiyorum.
● Hak ettiğimiz diyelim…
Pardon, hak ettiğimiz… Ya da ihtiyacımız olan da olabilir. Bilmiyorum. Bazen
uğraşmamız gereken negatif güçler de olduğunu düşünüyorum. Ama her zaman
pozitif yönlendirmeler olabileceğine de inanıyorum. O yüzden bu soruya nasıl cevap verebileceğimi
bilmiyorum. Hak ettiğimiz meleğe mi sahip oluyoruz? Sanırım duruma göre
değişiyor.
● Amy, Allison'un
hayatını rahat yaşamasında yardımcı olacağını biliyoruz. Peki, senin karakterin ona
yardımcı olacak mı, mesela alkol alışkanlığından kurtulması konusunda?
İşte asıl ilginç olan da bu. Amy eğer gerçekten söylediği kişiyse hakikaten
yardıma ihtiyacı olan bir insan formunda dünyaya gelmiş demektir. Eğer bir
insana eşlik etmekle görevli bir melekse Allison da ona doğru yola girmesinde
ve iyi bir melek olmasında biraz da olsa yardım edecektir diye düşünüyorum.
● Amy’nin ilk önce hangi
özelliğini düzeltmek isterdiniz?
Hangi özelliğini mi?
● İçki içmeyi çok sevmesi gibi
bir özellikten bahsediyorum.
Anladım. Onun sakinleşmesini, dışarı çıkıp sokaktaki insanlara sataşıp
onları korkutmamasını ve muhtemelen bu yüzden tutuklanmamasını sağlamak ya da
bunun gibi olması ihtimal dahilindeki şeyleri engellemek isterdim. İlk bölümün
sonunda Allison’ın içinde bir ümit olduğunu ve Amy gerçekte ne olursa olsun
belli ki onu bir şekilde önemsediğini görüyoruz. Bu yüzden ona toplum için
tehlikeli olmaması konusunda yardım edeceğini düşünüyorum.
● Son olarak, Two and a Half Men gibi uzun süredir yayında olan bir
dizide oynamakla, sıfırdan bir pilot bölüme başlamak arasındaki farklardan
bahsedebilir misin? Ne gibi farklı fırsatlar doğuyor? Jon Cryer ve Ashton
Kutcher gibi komedyenlerle Jane Lynch gibi bir komedyen arasında fark var mı?
Tüm bu insanlarla çalışabildiğim için kendimi çok şanslı hissediyorum.
Two and a Half Men’in oyunculuk
hayatımın en eğlenceli deneyimlerinden biri olduğunu söylemek zorundayım.
O diziye başlarken güzel olan şey ailenin zaten kurulmuş olmasıydı. Herkes
bir aile gibiydi, kamera arkasındakiler bile. Bu benim için çok güzeldi, beni
çok sıcak karşıladılar ve bu çok hoşuma gitti. Her şey çok iyi yürütülüyordu ve
arada çok büyük bir sevgi vardı. Son sezonları olduğu için herkes mümkün
olduğunca birlikte vakit geçirmeye, hiçbir şeyi kaçırmamaya ve hakkıyla veda
etmeye çalışıyordu.
Bir diziye pilot bölümünden başlamanın farkı da bu ortamı yaratma fırsatı.
Bizim pilot bölümümüzde bunun gerçekleştiğini hissediyorum. İlk günden beri
böyle hissettiğimi söyleyebilirim. Zaten birçok sezondur birlikte çalışıyor
gibiydik. Bu ilişkinin nasıl gelişeceğini görmek çok heyecan verici çünkü sadece
pilot bölümü çekmiş olsak da halihazırda bu yolda çok mesafe katettiğimizi
düşünüyorum. İşin bu kısmı bana çok heyecan ve umut veriyor.