Ay em e Metriks ulan! Pardon pardon Tiriniti...
korku filmleri özellikle ekonomik kriz dönemlerinde çoğalır çünkü halkı daha da depresif duruma sokmak, baskı kurmak isterler. Herkes bu adamlara "neden böyle bir şey istesinler" sorusunu dahi sormadan söyleneni kabul ediyor. 

Evet doğrudur. Kriz dönemlerinde korku filmlerinde artış olur çünkü korku filmlerinin müdavimleri vardır ve çok kâr sağlamasa da hemen hemen hiç zarar ettirmez. O müdavimler gerekirse boğazından keser yine o filme gider. Yapımcılar da riske girip zarar etmektense az ama öz kazanmayı tercih eder. 

İnanın daha fazla komplo teorisine ihtiyacımız yok. Çünkü her şeyi, herkesi tehdit olarak görmeye başladık. İhtiyacımız olan şey sadece rasyonel akıl ve biraz sorgulamak. Üstelik komplo teorileri kurma konusunda da olaya bakışımız son derece demode. Dünyanın bu işi nasıl yaptığını merak edenlere Secret State: Yeni Komlo Teorisi Düzeni yazımı okumalarını öneririm. Zaten daha önce de yer yer önermiştim.

İstanbul'a gidiyom ben bir şey istiyon mu?

Gölge’nin kendisine yapılan direnişleri kişisel algılamadığını söylemiştik. Eskiden Tilki de algılamıyordu ama artık intikam ateşiyle yanıyor. Safiye ölür diye düşünmüştüm ama yapım kıyamamış. Tilki bulamadığına göre Polat onları gerçekten iyi saklamış. O da gitti Rusya operasyonunda kardeşine ihanet eden adamın tepesine bindi. Sıktığını görmedik daha ama ben o adamı Vadi’ye çok yakıştırıyorum. Umarım bir şekilde Tilki’nin elinden kurtulur da daha aktif rol oynar. Şimdi hedef İstanbul. Sen de gel Tilki. Zaten bir sen eksiktin, bir de Andy Garcia…

Polat’ın devletin önüne sürekli bir engel çıkacağını görüp kendi başına bu işi finanse etmeye kalkması dizi için muhteşem bir adım oldu. Tamam, hâlâ Polat’ın devlete nüfuz etmede bu kadar problem yaşaması mantığımızı biraz zedeliyor. Polat devlet nezdinde kapıdan girişte silahı alınmayacak adamdan çok daha ötesi olmalı. Yine de hikayenin Polat’ın finansman sağlayacağı rotaya girmesi geçmiş bölümler açısından da gelecek bölümler açısından da çok daha isabetli oldu.

Unutma Perver her zaman daha fazlası vardır. 

Geçen sene Polat bize “artık bir hanedanlık kuracağım” dedi. Fakat sonra bu konuda tek bir adım dahi atmadı. Ta ki bu bölüme kadar… Hanedan olmak için her şeyden önce inanılmaz bir gelir akışın olması gerekiyor. Bak Tilki’ye parayı dağıtmıyor, adeta saçıyor. Geleceğin petrol ve daha fazlasını ifade eden ürününü bulmak ve ona sahip olmak bu konudaki en büyük problemi kökünden çözecek bir adımdır. Polat nihayet Hanedanlık konusunda somut bir adım atmış oldu. Menemenle kurulan hanedanlık yumurtalı tarhana çorbasıyla ilk problemini çözdü. Menü de daha neler olacağını bilmiyoruz ama bunların Hanedanlığın ayak sesleri olduğunu artık biliyoruz.

Yumurtalı tarhana çorbası geldiğinde Polat’ın hareketlerinden sadece şaşkınlık değil, Nazife Anne'ye özlem de sezdim. Nazife Anne'den sonra belki de ilk defa böyle sıcak bir ilgi gördü. Yaş kaç olursa olsun hepimizin ilgiye ihtiyacı var. Bir Nazife Anne flashback’i bekledim ama gelmedi. Olsun… Ayla Algan’ın sıcaklığı yetti bize. Polat’ın alnından öpmesine sadece ben bayılmış olamam değil mi? Şaşırma Polat, sen o öpücüğü çoktan hak etmiştin de, öpen yoktu. 

Oğlum okumican mı sen? Alayım mı seni okuldan?..

Ayrıca maşallah hocama gençler için The Walking Dead zombileri benzetmesini de 90’a taktı. Her birşeyden haberi var. Vallahi bayıldım. Sık sık bu göndermeleri istiyoruz! Acaba Polat hangi yabancı dizileri izliyor?? Tamam tamam Anadolu hocamla da idare ederiz ne yapalım…

Altay Hoca mevcut çalışmaları duyurmak istedi ki bence de yapılabilecek en mantıklı hareketti. Eğer tam olarak saklayamıyorsan tüm dünyanın gözleri önüne sermelisin. Fakat Gölge gibilerle de uğraşman gerek. Adam gene ne yaptı ne etti Altay hocama ulaştı. Ariel’in aldığı riski görünce şok oldum. Hadi Gölge’yi anladım. Onun deli bir yanı var ama Ariel sen hocanın ofisine sen nasıl gidersin? Ariel’den bunu ummazdım. Çekirge bu defa sıçradı ama bu şekilde risk almaya devam ederse çok sıçramaz. 

Acaba ters yöne oturunca Hoca'nın midesi mi bulandı?

Fragman’dan hocanın ihanet etmeyeceğini görmüştük ama yine de sahne hiç etkisini yitirmeden o duyguyu vermeyi başardı. Vatan için canını feda etmek inanılmaz büyük bir fedakarlıktır ama evladının canını feda etmek? İşte bu bambaşka bir şey. Helal olsun hocam sana yahu. Meğer sende 28 okka yürek varmış. Meğer sen çocukken yürek kazanına düşmüşsün de biz bilmiyormuşuz. Artık ne kadar berbat kahve yaparsan yap hatırı hep kırk yıldan başlayacak.

Altay Hoca o sözleri söyledikten sonra Polat’ın ne yapıp edip çocuğunu kurtaracağını biliyordum ama çoktan işe koyulduğunu bilmiyordum. Vallahi bu adamı seviyoruz yahu. Öyle bir anda karşımıza çıktı ki sevmiyor olsak da o saatten sonra sevmemek imkansızdı. Polat belli ki Pusat’ı yanında istiyor artık. Yoksa başka birilerini yollardı. 

Toplantıya dış basından da yoğun ilgi vardı.

Ariel’in çocuk çözümü egkstra bir başarısızlık oldu ama Gölge yine bölüm boyunca bir planım var dedikten sonra finalde noktayı koydu. X-Ray’lerden geçebilen patlayıcı yeleği salona sokma şekli gerçekten takdire şayandı. Son derece basit ve etkili bir plan yapmış. Yazının başlarında dediğim gibi Perver de kasaba kurnazlığından başka bir şeyi olmadığını kanıtladı. Tarihe tanıklık etmek, Gölge’yle arkadaş gibi olmak… Bunlar hep konumunu bilmemekten kaynaklanıyor. Sen gerçek değerini bilmezsen insanların sana gösterdikleri değere daima inanırsın.

Eğer egkstra bir aktör oyuna katılmasaydı Gölge’nin egkstra güzel planı saat gibi işlerdi. Asya’nın neden duruma müdahale ettiğini anlayabilmiş değilim. O kadar Suriyelinin kıyımına umursamadan bakan Asya Hanım birden bire canlı bomba haberi vermeye geliyor. Sanırım RaniniTv’deki bu yazılara yorum yapanlar yine yanılmadı. Bunun tek bir mantıklı açıklaması var. O da Asya hala İhtiyarlara çalışıyor. 

Sanırım gelecek bölümden bir kare.

Artık o bomba patlayacak mı, patlamayacak mı o kadar da önemli değil. Patlasa da patlamasa da Polat’ın elinden çekeceği var. Mutlaka neden yardıma geldiğini sorgulayacaktır. Ayrıca yine patlamazsa Gölge için ipuçlarını birbirine bağlamak çok uzun sürmeyecektir. İşin özü salondaki bombayı bilmem ama Asya’nın kucağında bir bomba tüm yıkıcılığıyla patlayacak.

Kurtlar Vadisi Pusu 272. Bölüm de böylece tabiri caizse çok pis bir yerde bitti. Bir süredir Vadi gerçekten sağlam gidiyordu ve bu bölümle durumu taçlandırdılar diyebilirim. Tamam, aksiyon açısından çok kuvvetli bir bölüm değildi ama geri kala n olaylar, belirlenen stratejiler ve hamleler sofradan nefis bir yemek yiyerek doymuş bir halde kalkmamı sağladı. Emeği geçen herkesin emeğine sağlık.

Haftaya görüşürüz.

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER