En sevdiğiniz kazak eskiyince kenara atarsınız. Ne
zaman ki küçük kardeş ona elini sürer, o zaman kızılca kıyamet kopar. Çünkü
değerlenmiştir, eh biraz da kıymete binmiştir. Fakat insanlara gelince daha da
doyumsuz davranırız. Ne olacak canım daha iyisini buluruz, aman efendim daha parlak
görünenlere denk geliriz. Değil mi? Üzgünüm, değil. Daha iyi birini
bulabilirsiniz. Ama sizi daha iyi biri haline getirecek kişi her zaman
bulunmaz. Gençler, bu taşlar size...
Rana'nın attığı tokat bir minik deprem başlatır diye
düşünsek de şimdilik zemin sağlam. Güneş önce eşi sonra da kendisi tokat deneyimi
yaşadığı için olsa gerek, konuyu kapatmayı seçti. Rana özür dilesin çabası ise
oldukça yapmacıktı. Neyse ki beklenen tavrı gördü de mevzu ötelendi. Hem Rana
''Önce senin kızların adımı doğru telaffuz etsin, 20 bölümü devirdik Güneş
Hanııım... (Bu noktada eller belinde durabilir)
Hedef göründü, bedel roketi ayarlanıyor...
Bölümler boyu sırlaaar sırlaaar diye inledi ekran,
ama tek bir parça bile geçmedi elimize. Bu bilinçli bir strateji mi yoksa
amansız bir merak yaratma gayreti mi bilmiyorum. Ama her iki durumda da dizinin
bu karmaşada kan kaybedeceği muhakkak. Bir seyirci olarak kapısında
bekletildiğim gizemli evin hiç değilse birkaç odasını gezmek istiyorum. Sanki o
evin camından biri ''Burası çok tuhaf şşş...'' diye sesleniyor. Ama o
fısıltılar da karnımızı doyurmuyor neyleyim.
Çatışma yaratılması için diziye kötü karakter şart.
Ama o kötülüğün Rana'dan çıkması biraz çiğ durmuş. Böylesi mantık abidesi bir
kadın Güneş ve kızlarına öfkeli olsa bile Sevilay gibi bir 'tuhaflığı' olaylara
dahil etmez. Rana sıradan drama kötülerinin liginde değil, lütfen harcamayalım
zekasını.
Haluk ve Ali sahneleri dizinin ruhunu mükemmel
biçimde yansıtıyor. Aralarındaki o kırık dökük çatışma, o enfeksiyon kapmış
yara bize içinde yüzebileceğimiz bir derinlik sağlıyor. Haluk olmak istediği
kişiyle olduğu kişi arasında bir savaşa dönüşmüş. Ali ise o kadar Haluk ki...
Anne baba olmak tam da böyle bir şey. Elinde yeşeren yaprağın farkına varamadan
her şey olup bitiyor. O andan sonra geriye ya bir insan ya da bir manyak
kalıyor.