Güneşin Kızları çıtayı güzel bir yere dikti. Şimdi
diğer yapımlardan çok kendi çıtasıyla mücadele veriyor. Bölümün özellikle ilk
45 dakikası gerçekten fazla 'gündelik yaşam' çizgisindeydi. Sırlaaar sırlaaaar
diye bağıran bir dizi için bu durgunluk yorucu olabiliyor. Çünkü herkes ağzında
bir sır sakızı çiğniyor fakat kimsenin tükürmeye niyeti yok. Hiç değilse
seyirciye çıtlatılsa, katlanılması daha kolay olur diyorum. Çünkü heyecanlanabilmemiz
için önce sırrı ve boyutunu anlamamız şart gibi geliyor bana.
Dizide hasta olmayan birine rastlamak, işe giderken
bir penguenle aynı metroya binmek kadar zor bir ihtimal... Sevilay sen
hastasın! Haluk sen zaten hasta kere hastasın! Hey Ali, dostum maalesef sen
bile hastasın! Şşş, arkadaki bak bu hastalıkları tutkuyla izliyorsan sen de
hastasın! Selin ve Ali delirince ''Vay canına, tutku akarrr'' diyoruz ya hani,
hah işte pek de normal değiliz.
''Bir insan acıdan delirdiğinde, diğerleri onun
acısını değil deliliğini görürler'' diye bir söz vardır. Düşünüyorum da Haluk
daha en başında Güneş'le ayrı bir eve çıksaydı böyle mi olurdu? Ne Zafer ne
Sevilay görünmeseydi ve Haluk'un en büyük derdi çim makinesinin bozulması
olsaydı? İmparatorluğu bırakıp pembe panjurlardan manzarayı seyretmek zor
tabii. Ama Haluk da kötü doğmayıp, kötüleştirilenlerden... Hatta ilk kez bir
Türk dizi karakterinin psikologlara ilham kaynağı olabileceği kanısındayım.
Sen yaramazlık mı yaptın bakayım hmmm!!!
Velhasılıkelam, dizinin en gencinden yaşlısına bir
adet yoldan çıkmamış birey kalmadı elimizde. Yaşlı demişken, belki de bilge
birine ihtiyaç var. Hani şöyle bir anneanne, ne bileyim belki tonton bir dede?
Ama yok, nefes alacağın her anda düğümler atılacak boğazına. Niye mi? E drama
bu, besbelli işin raconu bu. Kabul et, sen de şarkıdaki gibi düşünüyorsun:
''Dünya döner bir gün daha, yeryüzünde aşk durdukça...''
Yani aşk durdukça biz daha çok izleyip, çok
eleştiririz. Çok eleştiririz. Ama çok da izleriz. Son kararımız ne peki? Yazar
tıkanması mı yaşamıştım? Yoksa edebi uyku gibi havalı bir şey mi? Geçti gibi,
var ol be sevgili okur...
Sen neler düşünüyorsun? Yorumlarını bekliyorum.
Güzel günler.