Hatırlatma kartları gerçek bir kurtarıcıdır.
TARDIS’in Cloister Bell’i ise acı acı çalıyordu, tehlike gerçekten büyük demekti bu. TARDIS’in el frenini çekti Doktor ve Clara’yı bir nevi teselli etmek istedi, sonuçta geçen sezon Danny’i kaybetmişti Clara ve hayaletli bir maceradan rahatsız olmasını istememişti Doktor. Bu sırada ise ekip Faraday Kafesi’ne dönmek için hazırlık yaparken ortadan kaybolan Pritchard’ın kayıp güç hücresini aramak için fasilitenin dışına çıktığı anlaşıldı. Geri döndüğünde ise hayaletleri karşısında bulmuştu ve hayaletler Pritchard’ın üzerindeki su kanalını açarak kendilerine yeni bir arkadaş edindiler. “Hayalet Pritchard” tam ekibimize saldıracaktı ki O’Donnell tekrar gündüz moduna soktu fasiliteyi.


Cloister Bell çalıyorsa oradan kaçacaksın.

Ekip madeni terk etmeye karar verdi, ama kendilerinden önce hayaletler gölün yukarısına imdat sinyali yollayarak kurtarma ekibi çağırmıştı bile. Bunun durumu daha da kötüleştireceğini anlayan Doktor yardım talebini reddetti telefonda. Gündüz modunda olup gece modunda olmayan şeylerden biri elektromanyetik şekilde çalışan yaşam destek üniteleri ve kilitleme sistemiydi. Durumu daha iyi anlamak için Doktor fasiliteyi tekrar gece moduna almasını istedi O’Donnell’dan. Şimdi hayalet avcılığı sırasıydı.

Bennet, Clara ve Lunn hayaletleri Faraday Kafesi’ne çekmek için koşturmaya başladılar koridorlarda. Clara kendini göstermeden saklanabildi, fakat Pritchard Lunn’ı görmüştü. İlginç bir şekilde Lunn’a zarar vermedi Pritchard ve onu terk etti saklandığı odadan. Bennet’in yardımıyla hayaletleri Kafes’e kilitlemeyi başardılar. Kafes’in içine giren Doktor ise sonik gözlüklerini kullandı ve görüntülerden dudak hareketlerini okumayı başardı Cass: Karanlık, kılıç, terk edilmiş, tapınak. Devamlı bu dört kelimeyi fısıldıyordu hayaletler.

Gözlük gayet “cool”, ama tornavida arıyor bizim gözlerimiz hep.

Bu dört kelime ise bir koordinattı Doktor’a göre. Karanlık uzay demekti, kılıç Orion’ın Kılıcı takımyıldızını işaret ediyordu. Ama bir taraftan bakılınca Dünya da bu kılıcın bir parçası olarak gözüküyordu. Terk edilmiş ise madenin çevresini kastediyordu. Hayaletler her seferinde birini öldürdüklerinde bu koordinatlar uzayın derinliklerine yollanıyordu, ne kadar çok kişi öldürülürse daha güçlü bir şekilde. Tapınak neydi peki? Terk edilmiş köydeki kiliseydi elbette. Kilisede neler olup bittiğini görmek için bir sonda yolladı ekibimiz. Tabii bu sırada herkes kendi kendini olay mahalinde kalmaya ikna etmişti, çünkü merak ve heyecan bu sefer gerçekten çok güçlü duygulardı.

Ortalığı karıştıran pilot kim acaba?

Kilisede uzay gemisinin uyutma kapsülünü buldu ekip, bu pilot için olabilirdi ama açılabilecek gibi de değildi. Her şey daha da karmaşıklaşıyordu. En başa döndü Doktor, geminin içindeki yazılar... Aslında bunlar birer mıknatıstı, elektromanyetik alan yaratıyordu ve dörtlü koordinata tekabül ediyordu her bir harf. Her kelimenin beynimize işleniyor olması nedeniyle hayaletler bu koordinatları öldükten sonra da tekrar ediyordu. Aynı uzay gemisinin pilotunun istediği gibi, koordinatlar hayaletler sayesinde uzaya yollanıyordu böylece, arkadaşları kendisini bulsun diye.

Hayaletler de boş durmuyordu bu sırada, fasilitenin bilgisayar ayarlarını bozmuşlardı. Nükleer reaktörün soğuk kalması gerektiği için su kapaklarını açmaya başladı bilgisayar. Ana koridor ile kollar arasındaki kapakları kapatarak seli kontrol altında tutmaya karar verdiler. TARDIS ise fasilitenin diğer kolundaydı ve 30 saniye içinde oraya ulaşmaları gerekti. Ama bunu zamanında yapamadılar ve Clara, Cass ve Lunn bir koridorda kalırken Doktor, Bennet ve O’Donnell diğerinde kaldılar. TARDIS hayaletlerin yanına gitmek istemeyeceği için Doktor onları orada bırakıp geçmişe, köyü sel basmadan öncesine dönmeye karar verdi. Hayaletler ise Faraday Kafesi’ndeydi, ama suyun içinde bir başka hayalet daha vardı Clara’lara doğru yaklaşan. Bu hayalet ise, Doktor’un hayaletinden başkası değildi.


Bakalım gelecek hafta Doktor geçmişe dönüp vaziyeti nasıl kurtaracak...


BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER