Doctor
Who’yu
niye seviyoruz? Çünkü bu dizi sadece bilim kurgu değil, hatta sadece kurgu da
değil. Kurgunun ötesinde, gerçek hayatın yansıması diyebiliriz. İnsanlar çoğu zaman
anlatılmak istenilen şey kavramlar, bilgiler, ideolojiler ile anlatılınca
duymak istemezler. Ancak verilmek istenilen, "merhamet" gibi bir
kavram, bir başkasının başına gelen bir olaymış gibi anlatılınca, o kavrama ve
olaya empati hatta sempati ile bakabilirler. Bu bölümün bizden beklediği de
böyle bir şeydi.
İkici bölüm, son zamanlarda ülkemiz dahil pek çok ülkede
yaşanan savaşın nelere sebep olabileceğinin bir yansıması gibiydi. Davros,
Dalekler ve Doktor arasındaki hikaye aslında dünyanın pek çok yerinde her gün
yaşanan çatışma, soy kırım ve savaşların 45 dakikalık özeti olarak ekrana geldi.
Sana veda edeceğimiz günler yakın. Yarın belki yarından daha da yakın!
Bu bölüm
dikkatimi çeken pek çok detay vardı. Özellikle orijinal hikayeye sadık kalmaları
ve bölüm içerisinde zaman zaman göndermelerle bize eski bölümleri
hatırlatmaları çok başarılıydı. Örneğin, Clara ile ilk tanıştığımız bölüm olan Asylum of The Daleks bölümündeki Clara’nın
Dalek haline gönderme yapılması zekice değil mi?
Aslında bölüm başlarken
Clara’dan kurtulduğumuza sevinmiştim. İtiraf ediyorum, Clara'ya hayran değilim.
Hatta bir sezon daha Clara görmek istemeyenlerdenim. Ancak Clara’nın diğer
adının “impossible girl” olduğunu unutmamak lazım. Ayrıca kendisi Doktor'un tüm zamanlarında O'nun kurtarıcısı oldu. Bu bölüm de bu rolünün hakkını verdi. Missy’nin
Clara ile kedinin fare ile oynaması gibi oynaması Clara ile bir sezon daha
birlikte olacağımız gerçeğini daha katlanılabilir yaptı. Missy'e tapıyoruz!
Missy! Would you marry me?
Geçen bölüm Missy tam bir Leydi iken, bu bölüm
şeytani haline geri dönmesi daha seksi ve daha etkileyici oldu. Olmadı mı? Sonuçta onun
Doktor’la anlaşmasını değil zeki planlar ile Doktor’u zorlamasını seviyoruz.
Exterminate
ve Destroy! Bu iki kelimeyi duymayı
çok özlemedik mi? Doktor’un düşmanları arasında Ağlayan Melekler’i ve Dalekler’i
ayrı severim. Çünkü onların eklendiği her bölüm daha bir karanlık ve daha bir
sorgulayıcı oluyor. Bu bölüm de, Dalekler sayesinde, şu iki kavramın
çatışmasını izledik: Merhamet etmek-Yok etmek.
Doktor’un son
iki sezondur değişimini izliyoruz. Geçen sezon dünyayı kurtarmak için kendini
feda edebilmişti. Bu bölüm ise Clara’yı kurtarmak adına eline silah alabildi.
Bence bölümün başında gördüğümüz elinde silah olan Doktor ile bölümün sonunda
yaşananları değiştiren tek kavram vardı o da “merhamet” idi.
Geçen sezon Peter
Capaldi’li Doktor’a alışamamıştım ama bu sezon, iki bölümdür çok iyi
gidiyor. Dahası Capaldi, Doktor olma yolunda pişiyor. Capaldi gibi yaşlı bir
aktörün Doktor olması başlarda yanlış bir karar gibi gelse de bu sezon öyle
olmadığını düşünüyorum. Çünkü yaşlanan Doktor, bu bölüm de gösterdi ki,
evrendeki varlığını ve düşmanları ile olan ilişkisini sorguluyor. Kendi ölümünü yeniden düşünen bir Doktor var karşımızda. Davros'un günah çıkarmasını dinlerken aslında kendi de, kendi ırkına yaptıkları nedeni ile günah çıkartıyordu. Bu nedenle, sezonlar
boyunca Doktor’un tek bir sırrı var iken, gerçek adı, bu sezon Doktor’un
yeni bir sırrı var: Doktor’un itirafı.
Bu bölümden zevk almamı sağlayan şeyler, oyuncuların
şahane performansları dışında, düşmanınla yüzleşmek ve bir ırkın kendi pisliği
ile boğulması sahneleri oldu. Biraz daha açalım mı? O zaman beni diğer sayfada takip
edin.