Kara Ekmek: Nefes kesen yalanlar..
Bir yorum klasiği olarak başlığa AsÇet'li foto koymak...
Kaç kere yalan söylediniz hayatınızda? Bir kere, iki kere? 1.000.000 kere? Hepimiz yalanlar söylüyoruz.. Bunun ne demek olduğunu bildiğimizden, ötesine berisine günahımızı azaltacak yaldızlı (!) sıfatlar koyuyoruz.. Beyaz yalanlar, pembe yalanlar, küçük yalanlar, vesaire, vesaire... Günahın renginin de boyunun da olmayacağını bal gibi biliyoruz aslında ama buna devam etmenin yegane kuralının da vicdanımızı hafifletmek olduğunu unutmuyoruz. Peki kaç kere yalan söylemeye mecbur bırakıldınız? Daha doğrusu 'mecbur kaldım' cümlesini kaç yalanınıza ortak ettiniz? Asiye ve Çetin bunu bir kere yaptı ve her biri diğerini kurtarmak üzere söylenen yalanlar buradan fizana yol oldu.



Bir yalanla alev aldı herşey...

Duş musluğu gibisin ayarlarını yapamıyorum...
Evet, bir kez daha emin oldum, AsÇet şimdiye kadar yaşanan bütün aşklardan farklı bir aşk... Sevgilisini durdurmak için kafasında şişe kıran Asiye, bayılma numarası yapan Çetin ve arabayı atlayıp O'nu kaçıran Asiye, oynaşacağım diye kaza yapan AsÇet... Ama bu sahneler sakin bir AsÇet izlemek için bulunmaz fırsat, şikayetçi miyim? Hayır asla! Gerçekten bu sezon için hikayede en sevdiğim tonlar Asçet'li tonlar. Yazı grubu kalemi aşkla ele almaya başlamış, yüreklerinize sağlık. Asiye'nin de nihayetinde kendini aşka bırakması ise çok doğru bir karar.


Salim'in tutuklanıp ayak altından alınmasına tek sevinen ben değilimdir inşallah :)

Namus meselesi...
Aldatılmak hiç kimse için affedilecek bir durum değil. Ama bu meselelerin hayattaki önemi toplumdan topluma hatta toplum içinde bile farklılık gösteriyor. Salim gibi taşrada yaşamış bir insan için namusuna leke gelmesindense ölmek yeğdir. Pervin'in bıçaklanması hikayeye nasıl bir viraj aldıracak bilmiyorum ama, o tarafta işlerin asla eskisi gibi olamayacağını anladık. Ali ve Pervin bundan sonra nasıl yol alır daha doğrusu beraber yol alır mı merak konusu. Ama büyük ihtimal Pervin Alsancak Ailesi'nden geriye kalan harabeyi de dışarıdan yıkmaya çalışacak.

Ali'nin her suçlu olay yerine ikinci kez gelir tezini doğrulayan hareketlerine ise koca bir alkış! Salim hapiste Pervin hastahanede Mine ise zaten hep olmak istediği yerde, sen ne yapıyorsun orada canım? Öldü mü diye kontrole mi gittin? Ya şu Mine'yi Ali'yi Taylan'ı Salim'i ve Semra'yı hikayeden iteleseler diye dua edeceğim ama kadroda kimse kalmaz diye korkuyorum. Fatma bu taraftar seninle gurur duyuyor! Verilecek en güzel cevaptı: 'Allah size pişmanlık nasip eylesin' Ben başından beri bu yasak aşkın meftunu değildim hatta yarattığı çatışmayı da hiç bir zaman zevk alarak izlemedim. Benim için Pervin'in genç erkek fantezisinden bir gram öteye gidemedi olay. Ama bundan da çıkarılacak en güzel şey Salim'i birkaç bölüm ortada göremeyecek olmak, amin! 


'Bir şey çıkacağı yok ama insan kazıyor işte' by Aslan

Bir anneyi kandırabileceği en kolay yoldan çalıştı Aslan kardeş ve bebeği koz olarak kullandı. Biz zaten bu nikahın ol(a)mayacağını biliyorduk da yeni karakteri direkt olarak oyuna dahil etmek için bu yolu kullanmak olabilecek en hızlı çözüm olmuş; tebrikler. Dizide böyle sırf olmak için olmayan bir karakter görmek çölde vaha niyetine yüreğime su serpti. Aslan'ın gerçekten Selen'in nişanlısı olması hikaye için çok güzel bir dayanak. En azından alakasız karakterleri bir o kadar alakasız olayların peşinde izlemekten perişan olmayacağız. Aslan'ın hikayenin her köşesini elinde tutması ve Semra ile bağlantısındaki gizem O'nu şu an seyir keyfi yüksek bir karakter yapıyor ki ben bu durumdan hiç şikayetçi değilim. Evet ben Aslan ve Semra'nın doğrudan olmasa bile dolaylı yollardan bir ittifak içinde olduklarını düşünüyorum çünkü ortak menfaatları var.


'Ya o kadar da bekledim teslim olsun diye nasıl kurtuldu bu?' by Taylan

Beyaz pastel boya kadar gereksizsin Taylan. Cümlenin anlamını bozan kelime gibisin Taylan. Allah!!! Neyse, tamam, sakinim. Engin Hepileri ile değil ama karakterle ciddi sorunlarım var. Herkes iyi olsun diye diretmiyorum, derdim AsÇet'e kimse bulaşmasın da değil. Çatışma şart elbet ama böyle kafası karışık karakterler hikayeden soğutuyor. Kaldı ki Taylan hikayede hiç bir zaman kafası karışık bir karakter olarak gösterilmedi aksine olayların en empati manyağı tipi O'ydu. Asiye ile ilgili hayaller kurmasına, iç geçirmesine diyecek lafım da yok atacak taşım da... Çetin'in teslim olurkenki ağır kanlılığı not defterime kaydedildi. Hesaplaşmamız gereken konular var Taylan efendi ama şimdilik başka bahara kaldı. Finalde 'Neden Çetin de ben değil' minvalindeki sorusu senaristlerin hala o üçgenden vazgeçmediğinin bir kanıtı.


'Pahalı şarap var dediler geldik' by Nesrin

Hale-Canan-Ömer üçgeninin hatta son ayakta katılan Nesrin ile dörtgenin iç açıları toplamı hala 360 değil. Birşeyler eksik o tarafta. Canan'ın hayatındaki tek aksiyon Ömer'in arkasını toplamak şimdilik. Hale'nin derdi ise fakir kalmamak. Ne için uğraştıklarını dahi bilmiyorlar ve kaybetmeye mahkumlar. Ömer'in hikayede olması yan hikayeler kurulması için güzel malzeme ama  bir türlü o istenilen lezzete varamıyoruz. Evlilik teklifi şimdilik Ömer'in oyunlarından sadece bir tanesi. Herhangi bir felakete yol açacak tüm elementler mevcut: hırs, zenginlik hayalleri, entrika. Ama iş bu malzemelerden hikaye kurmaya geldiğinde elementler tam etkileşime girmiyor mu ne? Ben onları izlediğimde yönetmene 'kes kes Allah aşkına kes!' diye haykırmak istemiyorum.
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER