Geçmişi yenemezsen, yeni bir gelecek yazamazsın…
Geçmişe bakarken biz...
Bugünkü davranışlarımızı geçmişte yaşadıklarımız şekillendirir. İnsanlara yaklaşımımızı, olaylara karşı tutumumuzu daha önce deneyimlediğimiz durumlardan yola çıkarak belirleriz. Örneğin hayatımıza giren insanlara kolay kolay güvenemiyorsak mutlaka daha önce sütten ağzımız yanmıştır yoğurdu üfleyerek yiyoruzdur. Bazen hayatımıza giren ve hiç hak etmeyen insanlar bile bizden payını alırlar önyargılarımız yüzünden. Bu sadece geçmişle yaşayan insanlar için bir örnek. Geçmişle yaşamanın hayatımıza sapladığı ve sayabileceğimiz daha bir çok yargı var. Adı Mutluluk’un bu bölümünde de bazı karakterler için geçmişin perdeleri aralandı. Gördük ki aslında hemen hemen hepsi geçmişini bugüne getirmiş ve davranışlarını da geçmişe göre şekillendirmiş.


"Benim yüzüm ne zaman gülecek" by Dolunay

Daha önce Dolunay’ı tüm kötülüklerine rağmen sevdiğimi, çünkü yaşadıklarının onu bu hale getirmiş olabileceğini söylemiştim. Dünkü bölümden sonra yanılmamış olduğum tescillendi. İçimizdeki acıyı hepimiz farklı şekillerde yansıtırız. Kimimiz acısını bağıra bağıra yaşar saklamaz, kimimiz gururundan içine atar, attıkça da hırçınlaşır. Dolunay evlatlık olmanın ve öz ailesinin onu istememiş olmasının verdiği acıyı içine atıp hırçınlaşanlardan.

Bu bölüm onun için Eren’le bu konuyu konuşması kırılma noktasıydı aslında. Bir başkasına içini açmak Dolunay için hiç de kolay değil ama aslında onun en büyük ilacı “paylaşmak”. Eren’le duygularını paylaştıktan sonra karşımızda bambaşka bir Dolunay gördük. Dolunay’ın sakin, düşünceli ve iyi niyetli tarafıyla tanıştık. Bu tarafını öz ailesini bulduğunda babasından aldığı cevaplardan sonra bile korudu. Annesinin öldüğünü öğrenmesi ve babasının takındığı (bilmeden de olsa) “iyi ki seni vermişiz” tavrından  sonra dağılabilir, eski Dolunay’a sığınabilirdi. Yapmadı ve takdirimi bir kez daha kazandı.

Eren’le Sera barda kavga ederken Sera’nın “Kumsal’ı seviyorsun ama Dolunay’la unutmaya çalışıyorsun” demesine dahi ses çıkarmadan durumu herkes için toparladı. Kumsal’ın annesine çektiği videoyu bulduğunda tüm okulla paylaşacağını düşünmeme rağmen sadece Eren’e gösterdi. Benzeri bir durum yaşadığı için Kumsal’ı anlamış olabileceğini düşünüyorum. Canım Dolunay! Perdelerini indirdiğinde kedi gibi bir kızsın aslında. Geçmişin sana verdiği acıyı bir yenebilsen neler neler kazanacaksın…


"Oyuncağım olmadan uyumam!" by Gonca

Bu hafta geçmişinin perdeleri aralanan isimler arasında Gonca da vardı. Daha önceki bölümlerde bazı ipuçlarıyla Gonca’nın geçmişinin temeli atılmıştı. Biz de üzerine tahminler yürütmüştük. Ben tahmini çıkmayanlardanım. Nedense bunun acı bir aşk hikayesi olduğunu kendime inandırmıştım. Kabul ediyorum çok klişeyim! Hikaye çok başka bir yönde gelişerek farklılığını ortaya koydu bence. Bu arada söylemeden geçemeyeceğim Zeki’nin Gonca ve ailesiyle birlikte yediği yemekteki tavırlarına bayılmayan bizden değildir. Dizinin biribirine karşı en dürüst çifti oldukları için onların yeri hep ayrı.


En sevdiğim tablolardan biri!

Gonca’nın mutsuzluğunun sebebi kaybettiği kardeşiymiş. Zeki’ye “kardeşimi öldürdüm” derken ne demek istedi tam olarak bilmiyoruz ama belli ki Gonca’nın yanlışlıkla yaptığı bir şey yüzünden kardeşi ölmüş. Gonca bu durum için hep kendini suçlamış ve mutluluğu kendine yasaklamış. Mutlu olmayı kardeşine ihanet olarak görüyor belki de. Bildiğim tek bir şey var ki Zeki, Gonca’nın geçmişi yenmesini ve bugünü doya doya yaşamasını sağlayacaktır. O günleri büyük bir heyecanla bekliyorum. Bu arada eklemeden geçmek istemedim, Gonca’nın uzun uzun suya bakarak ağlaması kardeşinin boğularak öldüğünü düşündürttü bana. Ne kadar doğru zamanla göreceğiz.


"Gitti mi bunca yemek boşa!" by İpek

Geçmişin izleri bugününü bırakmayan Vural, Yelda ve İpek üçlüsünün karşılaşması bu bölüme damga vuran sahnelerden oldu. Batu’nun Vural ve Yelda’nın oğlu olması arada koparılamaz bir bağ oluşturuyor. İpek de Vural’dan vazgeçemediğinden bu bağın içine o da giriyor. Neler yaşanır bilmiyorum ama ben İpek ve Vural’cıyım şimdiden söyleyeyim. Zaten neden boşandıklarını da hala anlayabilmiş değilim. İpek seneler sonra Batu’yu öğrendiği için mi mesela? Bunu bir flashbackle gösterseler çok mesud olacağım. Merak ettiğim bir diğer konu ise İpek’in Yelda’ya karşı neden tavırlı olduğu. Vural, İpek hayatında yokken Yelda’yla bir şeyler yaşamış olsaydı tepkili olmazdı diye düşünüyorum. Ya ortada bir ihanet durumu söz konusu, Vural ve İpek bu yüzden boşandı. Ya da durum sadece Vural’ı Yelda’dan kıskanmasından ibaret. Ama o zaman boşanmaya gidecek kadar kıskanacak ne oldu diye düşünmeden de edemiyor insan. Kafamda deli sorular… Umarım kısa zamanda aydınlatılırız.


Batu elinden tutarken Kumsal (temsili değil)

Gelelim dizimizin esas çiftine; Kumsal ve Batu’ya. Onların aşkı, uyumu benim için ilk bölümden beri tamamdır. İnanmakta hiç güçlük çekmediğimi, onları birlikte izlemeyi çok sevdiğimi başından beri söylüyorum. Ancak daha tam olarak çift olamamalarına rağmen bir sürü engelle karşılaşmaya başladılar. Birlikte olamadan ayrılan çiftler kategorisine girmek üzereler. Tatlı, Sera, Eren derken biribirlerine olan duygularını bir türlü itiraf edemediler. Şimdi bir de atolyedeki resim çıktı ortaya. Resimle birlikte Sera’nın Batu’ya olan duyguları da gizlendiği yerden çıktı. Bundan sonra birkaç bölüm Kumsal’ın Batu’dan uzak durma çabalarını izleriz. Çünkü Kumsal için “dostluk” dediğin bunu gerektirir.


Şuraya bir intihar vakası çizelim...

Oysa Sera’nın dostluk kavramını bildiğinden emin değilim. Psikolojisinin de bozuk olduğunu en ufak bir zorlukta kendini intihara sürüklemesiyle öğrenmiş olduk. Batu ve Kumsal arasında olanların farkına vardığı için canından vazgeçme isteği, üstelik bunu bir de videoya çekmesi bencilliğinin en büyük kanıtı. Önce Cenk’i kaçış noktası olarak görmesi, sonra intihar girişimi… Sera’nın ciddi bir yardıma ihtiyacı var. İçimden bir ses onu bu bataklıktan çıkaran ismin Kumsal olacağını söylüyor.


Eren'in bu aralar hayata bakışı (temsili)

Yazımın sonuna, her zaman olduğu gibi, Eren’i sakladım. Bu bölüm bir an için Kumsal’ın geçici bir heves olduğunu, Dolunay’a bir şans daha vereceğini düşündüm. Böylesinin daha güzel olacağına inandığımdan içimde Dolunay ve Eren’in birlikte olacaklarına karşı hep bir umut var. Biribirlerine iyi geldiklerini düşünüyorum. Yüzümde gülücüklerle Eren ve Dolunay sahnelerini izlerken Eren’in hayalinde Dolunay’ın Kumsal’a dönüşmesiyle neye uğradığımı şaşırdım. Bununla yetinmeyip Dolunay’a “Kumsal” demesinden hiç bahsetmiyorum bile. Belki “olmuyorsa zorlama” diyeceksiniz ama ben bu hikayenin sonunda Dolunay ve Eren’in birlikte olacağına inanıyorum. Umudumu kaybetmeye de hiç niyetim yok.

Haftaya görüşmek dileğiyle…
 

 

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER