Bugünkü davranışlarımızı geçmişte yaşadıklarımız şekillendirir.
İnsanlara yaklaşımımızı, olaylara karşı tutumumuzu daha önce deneyimlediğimiz
durumlardan yola çıkarak belirleriz. Örneğin hayatımıza giren insanlara kolay
kolay güvenemiyorsak mutlaka daha önce sütten ağzımız yanmıştır yoğurdu
üfleyerek yiyoruzdur. Bazen hayatımıza giren ve hiç hak etmeyen insanlar
bile bizden payını alırlar önyargılarımız yüzünden. Bu sadece geçmişle yaşayan
insanlar için bir örnek. Geçmişle yaşamanın hayatımıza sapladığı ve
sayabileceğimiz daha bir çok yargı var. Adı Mutluluk’un bu bölümünde de bazı
karakterler için geçmişin perdeleri aralandı. Gördük ki aslında hemen hemen hepsi geçmişini
bugüne getirmiş ve davranışlarını da geçmişe göre şekillendirmiş.
"Benim yüzüm ne zaman gülecek" by Dolunay
Daha önce Dolunay’ı tüm kötülüklerine rağmen sevdiğimi,
çünkü yaşadıklarının onu bu hale getirmiş olabileceğini söylemiştim. Dünkü
bölümden sonra yanılmamış olduğum tescillendi. İçimizdeki acıyı hepimiz farklı
şekillerde yansıtırız. Kimimiz acısını bağıra bağıra yaşar saklamaz, kimimiz
gururundan içine atar, attıkça da hırçınlaşır. Dolunay evlatlık olmanın ve öz
ailesinin onu istememiş olmasının verdiği acıyı içine atıp hırçınlaşanlardan.
Bu bölüm onun için Eren’le bu konuyu konuşması kırılma
noktasıydı aslında. Bir başkasına içini açmak Dolunay için hiç de kolay değil
ama aslında onun en büyük ilacı “paylaşmak”. Eren’le duygularını paylaştıktan
sonra karşımızda bambaşka bir Dolunay gördük. Dolunay’ın sakin, düşünceli ve
iyi niyetli tarafıyla tanıştık. Bu tarafını öz ailesini bulduğunda babasından
aldığı cevaplardan sonra bile korudu. Annesinin öldüğünü öğrenmesi ve babasının
takındığı (bilmeden de olsa) “iyi ki seni vermişiz” tavrından sonra dağılabilir, eski Dolunay’a
sığınabilirdi. Yapmadı ve takdirimi bir kez daha kazandı.
Eren’le Sera barda kavga ederken Sera’nın “Kumsal’ı
seviyorsun ama Dolunay’la unutmaya çalışıyorsun” demesine dahi ses çıkarmadan
durumu herkes için toparladı. Kumsal’ın annesine çektiği videoyu bulduğunda tüm
okulla paylaşacağını düşünmeme rağmen sadece Eren’e gösterdi. Benzeri bir durum
yaşadığı için Kumsal’ı anlamış olabileceğini düşünüyorum. Canım Dolunay!
Perdelerini indirdiğinde kedi gibi bir kızsın aslında. Geçmişin sana verdiği
acıyı bir yenebilsen neler neler kazanacaksın…
"Oyuncağım olmadan uyumam!" by Gonca
Bu hafta geçmişinin perdeleri aralanan isimler arasında
Gonca da vardı. Daha önceki bölümlerde bazı ipuçlarıyla Gonca’nın geçmişinin
temeli atılmıştı. Biz de üzerine tahminler yürütmüştük. Ben tahmini
çıkmayanlardanım. Nedense bunun acı bir aşk hikayesi olduğunu kendime
inandırmıştım. Kabul ediyorum çok klişeyim! Hikaye çok başka bir yönde
gelişerek farklılığını ortaya koydu bence. Bu arada söylemeden geçemeyeceğim
Zeki’nin Gonca ve ailesiyle birlikte yediği yemekteki tavırlarına bayılmayan
bizden değildir. Dizinin biribirine karşı en dürüst çifti oldukları için
onların yeri hep ayrı.
En sevdiğim tablolardan biri!
Gonca’nın mutsuzluğunun sebebi kaybettiği kardeşiymiş. Zeki’ye
“kardeşimi öldürdüm” derken ne demek istedi tam olarak bilmiyoruz ama belli ki Gonca’nın
yanlışlıkla yaptığı bir şey yüzünden kardeşi ölmüş. Gonca bu durum için hep
kendini suçlamış ve mutluluğu kendine yasaklamış. Mutlu olmayı kardeşine ihanet
olarak görüyor belki de. Bildiğim tek bir şey var ki Zeki, Gonca’nın geçmişi
yenmesini ve bugünü doya doya yaşamasını sağlayacaktır. O günleri büyük bir
heyecanla bekliyorum. Bu arada eklemeden geçmek istemedim, Gonca’nın uzun uzun
suya bakarak ağlaması kardeşinin boğularak öldüğünü düşündürttü bana. Ne kadar
doğru zamanla göreceğiz.
"Gitti mi bunca yemek boşa!" by İpek
Geçmişin izleri bugününü bırakmayan Vural, Yelda ve İpek
üçlüsünün karşılaşması bu bölüme damga vuran sahnelerden oldu. Batu’nun Vural
ve Yelda’nın oğlu olması arada koparılamaz bir bağ oluşturuyor. İpek de Vural’dan
vazgeçemediğinden bu bağın içine o da giriyor. Neler yaşanır bilmiyorum ama ben
İpek ve Vural’cıyım şimdiden söyleyeyim. Zaten neden boşandıklarını da hala
anlayabilmiş değilim. İpek seneler sonra Batu’yu öğrendiği için mi mesela? Bunu
bir flashbackle gösterseler çok mesud olacağım. Merak ettiğim bir diğer konu
ise İpek’in Yelda’ya karşı neden tavırlı olduğu. Vural, İpek hayatında yokken
Yelda’yla bir şeyler yaşamış olsaydı tepkili olmazdı diye düşünüyorum. Ya
ortada bir ihanet durumu söz konusu, Vural ve İpek bu yüzden boşandı. Ya da
durum sadece Vural’ı Yelda’dan kıskanmasından ibaret. Ama o zaman boşanmaya
gidecek kadar kıskanacak ne oldu diye düşünmeden de edemiyor insan. Kafamda
deli sorular… Umarım kısa zamanda aydınlatılırız.

Batu elinden tutarken Kumsal (temsili değil)
Gelelim dizimizin esas çiftine; Kumsal ve Batu’ya. Onların
aşkı, uyumu benim için ilk bölümden beri tamamdır. İnanmakta hiç güçlük
çekmediğimi, onları birlikte izlemeyi çok sevdiğimi başından beri söylüyorum.
Ancak daha tam olarak çift olamamalarına rağmen bir sürü engelle karşılaşmaya
başladılar. Birlikte olamadan ayrılan çiftler kategorisine girmek üzereler. Tatlı,
Sera, Eren derken biribirlerine olan duygularını bir türlü itiraf edemediler.
Şimdi bir de atolyedeki resim çıktı ortaya. Resimle birlikte Sera’nın Batu’ya
olan duyguları da gizlendiği yerden çıktı. Bundan sonra birkaç bölüm Kumsal’ın
Batu’dan uzak durma çabalarını izleriz. Çünkü Kumsal için “dostluk” dediğin
bunu gerektirir.
Şuraya bir intihar vakası çizelim...
Oysa Sera’nın dostluk kavramını bildiğinden emin değilim.
Psikolojisinin de bozuk olduğunu en ufak bir zorlukta kendini intihara
sürüklemesiyle öğrenmiş olduk. Batu ve Kumsal arasında olanların farkına
vardığı için canından vazgeçme isteği, üstelik bunu bir de videoya çekmesi
bencilliğinin en büyük kanıtı. Önce Cenk’i kaçış noktası olarak görmesi, sonra
intihar girişimi… Sera’nın ciddi bir yardıma ihtiyacı var. İçimden bir ses onu
bu bataklıktan çıkaran ismin Kumsal olacağını söylüyor.
Eren'in bu aralar hayata bakışı (temsili)
Yazımın sonuna, her zaman olduğu gibi, Eren’i sakladım. Bu
bölüm bir an için Kumsal’ın geçici bir heves olduğunu, Dolunay’a bir şans daha
vereceğini düşündüm. Böylesinin daha güzel olacağına inandığımdan içimde
Dolunay ve Eren’in birlikte olacaklarına karşı hep bir umut var. Biribirlerine
iyi geldiklerini düşünüyorum. Yüzümde gülücüklerle Eren ve Dolunay sahnelerini
izlerken Eren’in hayalinde Dolunay’ın Kumsal’a dönüşmesiyle neye uğradığımı
şaşırdım. Bununla yetinmeyip Dolunay’a “Kumsal” demesinden hiç bahsetmiyorum
bile. Belki “olmuyorsa zorlama” diyeceksiniz ama ben bu hikayenin sonunda
Dolunay ve Eren’in birlikte olacağına inanıyorum. Umudumu kaybetmeye de hiç
niyetim yok.
Haftaya görüşmek dileğiyle…