Aslında ikinci şansı karşımızdakine değil, kendimize veririz..
Bilirim ki hatalar insanlar içindir. Bu yüzden herkesin ikinci bir şansı hak ettiğine inanırım. Ancak böyle düşünen insan sayısı bir elin parmağını geçmez bunu da bilirim. Malum, insanların iyi niyetinin sömürüldüğü bir devirde yaşıyoruz. Hâl böyle olunca kimse kimseye ikinci bir şans verecek kadar güvenmiyor. İnsanların geldiği bu noktada Kumsal gibi saf, iyi niyetli ve ikinci şans meselesine aynı pencereden bakabildiğim bir karakterle karşılaşınca çok mutlu oluyorum.

Her ne kadar Kumsal, Batu'nun ikinci şansı hak etmediğini, Eren'in hak ettiğini ima etse de kelimelerin ağzından sinirle döküldüğünü çok iyi biliyorum. Kumsal insanlara güvenen, onların iyi taraflarını görmeye çalışan bir kız. O yüzden Batu’cuğum merak etmesin, Kumsal'ın siniri geçsin, sana şans tanıyacaktır. Kolay kolay kimseyi silemez o da benim gibi.


N'olacak bu kızcağızın hali :(

İkinci şans demişken, Dolunay’ın da bu şansı hak ettiğini düşünüyorum. Öfkeli ve sert mizacının altında aslında güçsüz ve kırılgan biri gizleniyor. Bu bölüm Eren’e söylediği sözlerden anladık ki en büyük korkusu yalnız kalmak. Birinin onu tutup sarsması lazım. Kötülüğü benimsemeye devam ederse korkusunun gerçek olacağını daha önceki bölüm yorumlarımda da söylemiştim. Öyle de oldu. Kumsal’a yaptığı kötülük yüzünden Eren de Dolunay’ı terk etti. Ayrıca bu bölüm fark ettim ki hiç arkadaşı yok. Kötü kızın, kötü arkadaşlarına hikayemizde yer verilmemiş ya da Dolunay zaten o arkadaşlarını da çokyan kaybetmiş. Koca bir boşluğun içinde ve yapayalnız. Vural ve İpek, Batu’ya sahip çıktıkları kadar Dolunay’la ilgilenmeliler. Vural da, İpek de aklı başında, düşünceli ve hassas insanlar. Dolunay’ı içinde bulunduğu durumdan ancak onların sevgisi kurtarabilir. Çünkü sevgi iyileştirir. Umarım en kısa zamanda bunun farkına varırlar.


Zeki, Gonca'yla mı konuşuyo ulusa mı sesleniyo anlayamadık.

Benim için bu bölümün favori karakterleri Zeki ve Gonca oldu. Gonca asık suratına, isyankarlığına ve mutsuz hallerine rağmen çok tatlı bir kız. Zeki ise kalbinin temizliği yüzüne yansımış bir çocuk. Gonca ve Zeki gibi içi dışı bir insanları çok seviyorum. O kadar doğallar ki bir araya gelip sohbet ettiklerinde, ya da Gonca yüzünden edemediklerinde, içim yanlarına gidebilme arzusuyla doluyor. Zeki’nin Sera’yla girdiği iddia üzerine Gonca’yı güldürme çabaları öyle tatlıydı ki, normalde bana hiç komik gelmeyecek esprilere kahkaha attım. Gonca’nın mutluluğa inanmayışının altında trajik bir hikaye olduğunu düşünüyordum. Ama henüz ne yaşadığını bilmiyoruz. Bu bölüm elinde tuttuğu fotoğraf ile onun trajik hikayesinin alt yapısı hazırlandı. Umarım çok üzüleceğimiz bir geçmiş çıkmaz önümüze.. Zeki de acısını 'kötü' şaka yaparak perdelemeye çalışan biri. Gonca gülmeyi yasaklamış kendine, Zeki ise güldürmeyi görev bilmiş. Her anlamda derin felsefesi ve çıkarımları olacak bir birleşmeye hazırlanıyor onların aşkı. Yazın ekrana girmiş bir romantik komedi projesi için bu sembolik göndermeler fazla 'ince' olsa da insan izlerken keyif alıyor. Karakterlerin bu derece derin kurgulanmış olduğunu görünce..


"Bula bula Batu'yu mu buldun aşık olacak?!!" by Gonca

Hikayenin en sevmediğim kısmı Sera’nın da Batu’ya aşık olması. Bu durum şu an kimse için tehlike içermiyor olabilir ama zaman ilerledikçe ortalık karışacaktır. Durumu ilk fark eden Gonca oldu. Eğer Sera'nın bu zaafını Dolunay anlarsa olacakları düşünemiyorum bile. Sonuçta herkesi üzecek durumlar oluşaur. Hem Sera üzülür hem de Kumsal. Sera’dan pek hoşlanmıyorum ama Kumsal’ın üzülmesini istemiyorum. Annem gibi bazılarınızın da “çok tatlı bir kız nesinden hoşlanmıyorsun?” dediğini duyar gibiyim. Sera’nın içinde karanlık bir taraf olduğunu düşünüyorum. Dolunay’ın Kumsal’a oynadığı oyunun bir benzerini de Sera, Dolunay’a oynadı. Eren, Dolunay’ı terk ederken video’ya çekti ve tüm okula yaydı. Bunu Batu’ya aşık olduğu ve bu yüzden Kumsal’a karşı kendini suçlu hissettiği için yaptı. Vicdanını rahatlatmak için yaptı da diyebiliriz. Dolunay’ın oynadığı oyundan bile daha acımasızcaydı. Dolunay'ın zaaflarını gözler önüne serdi. İçinde iyilik olan insanlar vicdanı bu kadar rahat bir şekilde kötülük yapamaz diye düşünüyorum. İleride Sera’nın Kumsal’a da kötülük yapmayacağı ne malum?   


İnsan evladına böyle bakar mı be adam?

Eren’den bahsetmeyi genelde yazımın sonlarına saklıyorum. Ona karşı ne hissetiğimi henüz ben de anlayamadım. Seviyorum da diyemem sevmiyorum da. Ama en azından artık onu anlıyorum. Herşeyi bilen kusursuz hallerinden hoşlanmıyordum ama durum göründüğü gibi değilmiş. Meğer mükemmel görünmeye çalışıyormuş. Kendince haklı. Taylan gibi kusursuzu arayan bir babayla işi hiç de kolay değil. Zaten baba-oğul değil de rakip gibiler. Aralarındaki meseleyi merak ediyordum onu da bu bölüm öğrenmiş oldum. Eren yaptıkları trafik kazası sonucunda annesini kaybetmiş ve bu yüzden babasını suçluyor. Haksız diyebilir miyiz? Bir insanı acemi olduğu halde zorla direksiyon başına oturtur ve daha hızlı gitmesi için zorlarsan ölümünden de sen sorumlu olursun. Taylan kusursuzluğa karşı olan zaafı yüzünden karısını kaybetmiş ancak hala akıllanmamış. Vural’ın söylediğinden anlaşılana göre okulda da bir çocuğu psikoloğa gitmesini gerektirecek kadar delirtmiş. Taylan hakkında kimbilir daha neler öğreneceğiz. Sera ve Eren'e sabır diliyorum.


En sempatik mafya ödülü goes to TATLI!

Orçun İynemli’yi Tatlı karakterinde çok beğendim. Sanki dizide böyle bir karakter yokmuş, Orçun İynemli için özel olarak yazmışlar gibi… İlerleyen bölümlerde onu daha fazla izleyeceğimizi düşünüyorum. Çünkü Batu’nun peşine borç yüzünden düştüğüne inanmıyorum. Bu bölümde tanıştığımız Tatlı’nın kardeşi ve Batu arasında birşeyler yaşanmış belli ki. Batu kızın canını yakmış olacak ki Tatlı borcunun değil, kardeşinin intikamının peşinde. Tatlı’dan gelecek intikama can feda! Tabii bunlar benim tahminlerim.

Ve sizinle bu bölümdeki favori sahnemi paylaşarak yazımı sonlandırıyorum;


"Allahım ne kadar da yahuşuklu" by Kumsal

Haftaya görüşmek üzere...
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER