Sert geçen
velayet davası sonunda en doğru kararın Cihan ve Cansu’nun yalıya dönmesi,
Hazal’ın da Gülseren’in yanına taşınması olduğu kanısına varılmıştı. Zaman
kaybetmemek adına da durum kızlara hemen aktarılmış ve plan uygulamaya
koyulmuştu. Gürpınarlar tekrar eski mutlu günlerine döneceklerdi.

Hayır beni bırakma! -Cansu

Siz beni zaten hiç sevmediniz! - Hazal
27. bölüm
hemen bu kararın getirdiği sonuçlar ile başladı. Cansu annesinin yanından
üzüntüsünü içine gömüp yalıya dönerken Hazal’ın tepkisi çok sert oldu.
Giderayak içinde biriktirdiği ne varsa ortaya döktü. Genel olarak çok fazla
tepki verdiğini düşünsem de haklı bulduğum yerler de var. Mesela Cansu’yu
kaybetmemek için bu kadar savaşırlarken öz kızlarını nüfuslarına geçirmek adına
hiçbir girişimde bulunmuyorlar. Onun geleceği ile ilgili bazı düzenlemeler
yapmış olsalar da Hazal’ın da dediği gibi eğer anne ve babasına bir şey olursa güvenle
arkasına yaslanabileceği bir soyadı yok. Ancak çok merak ettiğim bir şey var.
Eğer Hazal, öz ailesi zengin değil de fakir olsaydı yine bu tepkiyi verip
onların soyadını almak ister miydi?

Gülseren sadece sustu...
Yalıdan
ayrılıp eski mahallesine dönmeyi bir yenilgi olarak gören Hazal tüm hıncını
Gülseren’den çıkardı. Bu sefer gerçekten çok ağır konuştu. Ancak anladık ki
Hazal hayatını çaldığını düşündüğü Cansu’ya değil asıl Gülseren’e kızgın. Paramparça’nın ilk bölümlerinde
(yanılmıyorsam 6. ya da 7.bölüm) yine Hazal annesine böyle bir çıkış yapmıştı
ancak Gülseren’in tepkisi çok sert olmuştu. Hatta onu evden kovmuş ama Hazal hiçbir
yere gidememiş apartmanın önüne oturup ağlamıştı. Siniri geçen Gülseren de
pişman olmuş onu eve geri getirmişti. O zamandan bu zamana geçen sürede ne
değişti de Gülseren kızının karşısında tek kelime bile söyleyemedi anlamadım.
Hazal eskisi gibi kendini sahipsiz hissetmiyor, azarı yese çeker gider diye korkuyor diyelim ama Gülseren yıllarca büyüttüğü gözünün bebeği gibi baktığı kızının psikolojisinin günden güne bozulduğunu gördüğü halde sadece
uzaktan izlemekle yetindi.

Bana yine hasret, bana yine hüsran var...
Cihan’ın
yalıya dönmesini aralarındaki ilişkinin sonu olarak gören Gülseren, onunla da
arasına mesafe koydu. Bir seyirci olarak henüz birbirlerini vazgeçemeyecek
kadar çok sevdiklerine ve büyük bir aşk yaşadıklarına ikna olamamışken, onlar
ayrılık acısını yaşamaya başladılar.

Mutluluğumuz herkesi kıskandıracak - Dilara
Diğer yandan
Dilara, Cihan’ın eve dönmesini Gülseren’e karşı kazanılmış bir zafer olarak
gördü ve ilişkilerini kurtarabilmek adına ufak adımlar atmaya başladı. O,
zaferinin sevincini yaşarken Alper de yalıdan aldığı diş fırçasının raporunu
bekliyordu. Alper’in telefon konuşmasından anladığımız kadarıyla aradan 1,5 ay
geçmiş, DNA testi 3 kez tekrar edilmiş ancak sonuç hala belli olmamıştı. Bu
kadar uğraşıldığına göre bunda bir bit yeniği var. Ancak aradan bu kadar zaman
geçmesine rağmen Dilara diş fırçasının kaybolduğunu Alper söyleyince fark etti.
Aklıma takılan bir detay var. Alper banyodaki iki diş fırçasını da almıştı ama
şimdi sadece bir tanesi kayıp. Yoksa Alper yine ters köşeye mi yatacak dersiniz?

Tazminatı alan Özkan
Hatırlarsanız Keriman, Özkan’a elindeki videoyu göstermiş ve
karşılığında 5 bin lira istemişti. Sonucunda da Özkan zorla videoyu silmeye
çalışmış başarılı olamamıştı. Aradan 1,5 ay geçmesine rağmen Özkan videoyu
sadece bir kere silmeye çalışmış ama telefonu bulamamıştı. Sonra devreye Candan'ın yönlendirmesiyle Osman
girdi ve anında video silindi. Videonun silindiğini gören Keriman deliye döndü
ve soluğu Özkan’ın evinde aldı. Kardeşi fark etmeden hastanenin tazminatından
gelen bütün parayı da aldı kaçtı. Kardeş kardeşe bunu yaparsa insan kime
güvenebilir ki bu hayatta?

Bütün tazminatı Keriman'a kaptırdıktan sonra Özkan
Tüm bu
detayları geride bırakırsak bu bölüm hem Gürpınarlar'ın hem de Gülpınarlar'ın çok
önemli konukları vardı; Cansu’nun velayet davası için gelen Sosyal Hizmetler Görevlileri...
Hem Dilara
ve Cihan hem de Özkan bu görüşmeye çok iyi hazırlanmışlardı. Oldukça iyi
performans sergilediler. Ancak Gürpınar Ailesi bu görüşmeden 1-0 önde ayrıldı
diyebilirim. Çünkü Cansu asıl babasının Cihan olduğunu ve ailesi ile çok mutlu
olduğunu söyledi.

Keşke herkese güvenmemeyi öğrenseydin...
Yazının
başında da söylediğim gibi Hazal’ın psikolojisi günden güne daha da bozulmaya
başladı. Yalıdan ayrılmasını atlatamamışken bir de okul arkadaşlarının onunla
dalga geçmesi bardağı taşıran son damla oldu. Okula gitmeme kararı aldı. Yeni
tanıştığı pek tekin bir tipe benzemeyen Teoman ve arkadaşları ile zaman
geçirmeye, eve çok geç dönmeye başladı. Onun bu davranışları Gülseren’in
endişelerini daha çok artırdı ve “ya evden kaçarsa” korkusu başladı. Ancak buna
rağmen yine de sessiz kaldı hatta onu yalnız bıraktı. Eskiden olsa onu bir
dakika gözünün önünden ayırmazdı.

Hadi kalk gidelim hemen şu an, bulamasın arayan da...
Sonunda
korktuğu oldu ve Hazal, Teoman ile birlikte bilinmeze doğru yola çıktı. Hiç
kimsenin bu yolculuktan haberinin olmaması Hazal için endişemizi artırsa da
Rahmi’nin motoru ve plakayı görmesi içimizi biraz olsun rahatlattı.
Sezon
finaline artık çok az kalmışken Hazal’ın bu kayboluşu bütün dengeleri
değiştirecek ve gerilimi daha çok artıracak. Özellikle de Gülseren ve Dilara’yı
yeniden karşı karşıya getirecektir.
Haftaya
bizleri oldukça heyecanlı bir bölüm bekliyor. Tek temennimiz Hazal başını bir
belaya sokmadan Cihan’ın onu bulması…
28. bölümde
görüşmek üzere…