Reklamcılık tek bir şey üzerine kuruludur. Mutluluk. Ve
mutluluk nedir biliyor musunuz? Mutluluk kimi zaman Lucky Strike sigarasının
kavrulmuş olmasıdır, mutluluk kimi zaman Menken mağazalarının vitrinidir,
mutluluk kimi zaman Kodak Carousel’ın anı yakalamasıdır, mutluluk kimi zaman
Burger Chef burgerlerinin lezzetidir. Ve mutluluk Madison Caddesi’nin çılgın
adamlarının ve kadınlarının girdiği fotoğrafı doya doya seyretmektir!
Kulağımda Mad Men’in unutulmaz bölüm sonu şarkıları, ilk
günden bu yana neler değişti onları düşleyerek başlıyorum finali yorumlamaya.
Nereden nereye… 60’lı yıllarda reklamcılık nasıl olur, hayat nasıldır, ilişkiler nasıldır; tüm bunları onlarla öğrendik.
Yeri geldi isyan ettik yaşananlara, yeri geldi sevinçten havalara zıpladık.
Güldük, ağladık, söylendik; en nihayetinde onlara veda etme zamanımız
geldi.
Düğün fotoğrafı provalarına geldik, gideceğiz.
İlk olarak Peggy’den başlamak istiyorum. Peggy’yi nerede
bırakacağımız benim için çok önemliydi, iş hayatındaki kadınların temsilcisi
Peggy’yi olabilecek en iyi yerde bırakıp öyle vedalaşmak istiyordum. Öyle de
oldu. Fakat öncelikle bir eleştiriyle başlayacağım. Peggy bir anne;
sekreterliğini hatırlatsa da, istenmeyen bir bebek olsa da, unutmuş gibi yapsa
gerçek olmazmış gibi gelse de bir anne. Peggy’nin çocuğuna dair tek bir kelime
etmesini, belki bir ‘özledim’ demesini beklerdim. Peggy hem anne, hem aşık, hem
de kreatif direktör olabilecek kadar güçlü bir kadın o yüzden finalde çocuğunu görmezden
gelmesini istemezdim. Anneliği ile ilgili ne kadar eleştirsem de iş hayatındaki
Peggy’nin ise arkasındayım.
Peggy metin yazarlığına adım attığı andan beri
kreatif direktör olmak istiyor, öyle ki 1980’de gelecek bir kreatif direktörlük
bile onun için çok geç. Başarmaya kararlı, gerçekten emek veriyor, çalışıyor,
çabalıyor. Hal böyle olunca onun McCann’i bırakıp Joan’la ortak olması onu asla
mutlu etmeyecekti. Bir yanda kendi işinin patronu olmanın cazibesi, bir yanda
hayalleri ve bonus olarak da Stan olunca doğru bir karar vererek McCann’de
kaldı. McCann’in kadınlardan pek hoşnut olmadığını, hele hele SC&P’den
gelen kadınları pek sevmediğini biliyoruz ama Peggy’nin mücadeleyi
bırakmayacağını da biliyoruz. Kendinden alınan müşteriyi dakikasında geri
aldığında koltuklarım kabarmadı değil.
Peggy iş hayatındaki istikrarlı tabloyu
aşk hayatında ise hiçbir zaman yakalayamadı. Stan’le beraber bu kötü talihini
yener mi, yener. Peggy ve Stan’in enerjilerini çok seviyorum, daha önce de
yazmıştım. Onları birbirine aşkla sarılırken bırakmak şahane oldu! Aralarındaki
sahneye, enerjiye, aşklarını itiraflarına bayıldım. Çocuğuna dair tek bir
kelime duymasak da yine de Peggy’den çok güzel bir veda geldi. Stan’e aşkla
bakarak ne güzel metinler yazacaktır şimdi çılgın kadın!
Roger'ın bıyıklarına veda etmeden bırakmam.
Roger’a Marie Calvet’le veda ettik. Marie’yi Megan’la hayatımıza
girdiğinden beri sevmiyorum ama Roger’ın kızı yaşındaki kadınlarla
beraberliğindense yaşına uygun bir ilişki yaşamasını tercih ederim. Ayrıca da
Roger benim bebeğim, o hep mutlu olsun. Son bölümlerdeki melankolik tavrı
sağolsun, nasıl bir son yazılacağına dair bin çeşit teori ürettim ama mirasını
oğlu ve torununa bırakıp Marie’yle beraber emekli hayatı yaşayacak olması
düşündüğüm bir şey değildi doğrusu. Miras demişken, Kevin’le olan iletişimi hep
güzeldi ama Joan’ı iknası da şıktı. Bir tarafta bir çocuğu daha olduğunu bile hatırlamayan
Pete varken Roger çok güzel örnek.
Gel vatandaş, Campbell'ların aile saadetine gel.
Pete demişken devam edelim. Geçen bölümde Trudy ile yeniden
ilk günkü gibi birlikte olan Pete, istifasını verdi ve çekirdek Campbell Ailesi
yeni hayatına başladı. Bininci kez olacak belki ama Peggy ile vedalaşırken dahi
çocuğunun aklına gelmemesi hiç hoşuma gitmedi. Ama yine de Pete'in ge-lgitlerini, iyi-kötü her halini seviyorum; mutlu aile tablosu karşısında ben de mutlu oldum.
Yaşasın Mad Men kadınları! Joan’ın ne yaşarsa yaşasın bir an durup, hiçbir şey olmamış
gibi devam etmesini, o gururlu tavrını seviyorum. Joan bugünlere gelebilmek
için kimsenin yapmadığı fedakarlıklar yaptı, artık güzel günler yaşamak onun
hakkı. Bu güzel günlere girişte Richard’la ayrılan yolu da beni oldukça mutlu
etti. Bencil adam ne olacak. İş hayatındaki kadınlarımızın bir diğer temsilcisi Joan artık Halloway-Harris’in güzel patronu. Ken son zamanlarda ilk defa iyi
bir işe yaradı, Joan’a kendi şirketini kurmasına neden olacak bir iş getirdi.
Joan’ın senaryolar için Peggy’yi aramasının yanında ona ortaklık teklif etmesi,
hele hele ortaklık teklifinin sadece ona olduğunu belirtmesi çok şık bir
hareketti. Fakat şöyle bir durum var ki Joan iyi para kazanmak, takdir edilmek
istiyor; Peggy ise kreatif direktör olarak takdir edilmek. İkisinin de ayrı
ayrı mutluluğunu düşünürsek Peggy’nin teklifi reddetmesine şaşırmamak gerek. Joan’ın
evinin salonunda kurduğu şirket SCDP’nin kurulduğu zamanı hatırlattı, daha önce
oldu bir kez daha neden olmasın değil mi?
Her yanda mutluluk, Sally'nin bakışlarında hüzün...
Hayat Peggy ve Joan için güzel anlar getirirken Betty’den de
götürüyordu. Gerçi Betty’nin hastalığı bir yandan trajikken bir yandan da ona
istediğini getiriyor, genç ve güzel hatırlanmayı. Betty’nin hastalığıyla mücadele
etmemesini anlıyorum da, çocukların Don’la değil de kardeşiyle yaşamasını
istemesini anlamıyorum. Kardeşiyle geçmişte yaşadıklarını bilmesek tamam da
iyilikle sarmalanmış bir kardeşi yok sonuçta. Evet, Don şu anda çocukların
yanında değil ama yine de o çocukların babası. Betty bir yana Sally ve
Bobby’nin hali içimi titretti. Bobby ‘şimdi mi olacak’ diye annesinin ölümünü
bekliyor, bir yandan kardeşini doyurmak istiyor; Sally deseniz bir anda büyüdü,
daha da olgunlaştı. Madrid’e gitme hayallerini arkada bırakıp hüzünlü gözlerle
annesini izlerken bulaşık yıkaması üzdü.
Bu sahnede Anna Draper'ın ölümünü anımsayanlar elime mum diksin.
Ve gelelim asıl meselemize. Don Draper olmak küllerinden
doğmayı gerektirir diyerek girelim Don’ın finaline. Son bölümlerde her şeyi
geride bırakan bir Don vardı karşımızda, haliyle geçmişe, Dick Whitman olduğu
günlere geri mi dönecek diye düşünüyordum. Öyle bir son beni memnun eder miydi?
Evet. Peki Matthew Weiner tarafından düşünülen son memnun etti mi? Ona da evet.
Biraz başa dönmek gerekirse, bölümün başında Don Draper hala
kendini arıyordu. Belki de bir yerlerde bir çıkış noktası bulabilmek
beklentisiyle gezdi durdu. Çıkış noktasını da Anna Draper’ın yeğeni Stephanie’nin
sayesinde buldu. Stephanie ile beraber katıldığı grupta kendini iletişime
kapatması, eşleştiği kadın tarafından itilmesi, Stephanie’nin bir "hoşçakal"ı
bile çok görüp orayı terk etmesiyle gerçeklerle yüzleşti Don. Kendisi de bir
hoşçakal bile demeden çekip gitmişti.
Küllerinden doğma: Yükleniyor
Don Draper bir an gelir, her şeyden sıkılır, kimseye hesap
vermeden çeker gider, bazen dibe vurur, nihayetinde küllerinden doğmuş bir
şekilde geri döner. Peggy Don’ı çok iyi tanıyor, Don’ın zaaflarının farkında ve
Don da Peggy’ye herkese olduğundan daha çok güveniyor. Peggy’nin Don için
endişelenmesi, evine dönsün istemesi, Don’ın çaresizce hayatından bahsetmesi,
telefonu kapatıp yere yığılması, yerinden kalkamaması ve Peggy’nin konuşmayı
Stan’e anlatması karşısında aldığı ‘hayatta kalmayı başarır o’ cevabı da Don’ın
durumunu özetliyor aslında. Don bir buzdolabının rafında, çevresindekiler
dolabı açıyor, kapatıyor, açıyor, kapatıyor. Don hiç tanımadığı bir adamın
hayatında kendini gördü, kendi hayatıyla yüzleşti ve nihayetinde yeniden ayağa
kalktı, efsane bir reklamla geri döndü.
Don’ın McCann’e dönüşünü ise şöyle değerlendiriyorum. Bizim
tanıdığımız Don Draper pes edecek bir adam değil, reklamcılıkta bir dahi ve
onun mutluluğunda reklamcılığın kapladığı yer çok büyük. Fakat aynı Don Draper
zincirlere vurulamayacak kadar özgürlüğüne düşkün. Yani o istemedikten sonra
onu McCann’de ya da başka bir reklam ajansında tutmak mümkün değil. Bunu daha önce
de gördük, Mad Men devam etseydi de çok kez görecektik. Don Draper gibi bir
reklam dahisinin Coca Cola reklamıyla geriye dönmüş olması bir yana ‘mutluluk’
temasının vurgulanması ise beni ayrıca memnun etti. Mad Men’in ilk bölümünü
hatırlayın: ‘Reklamcılık tek bir şey üzerine kuruludur. Mutluluk’
Küllerinden doğma: Yüklendi
Böyle işte, Don Draper ve diğerleri yollarına kendi
‘mutluluk’ kıstaslarıyla devam ediyorlar. Sally, Bobby ve Gene ise hayatın
onlara sunduğu kaçınılmaz mutsuzluk meselesiyle büyüyecek, zamanından önce
olgunlaşacaklar. Betty’nin mutluluğu nerede derseniz? Ölüm genç ve güzel
hatırlanmak isteyen, yaşlanmaktan, çirkinleşmekten korkan Betty için bir nevi
mutluluk.
Başta Matthew Weiner, Jon Hamm, Elisabeth Moss, Vincent
Kartheiser, John Slattery, Christina Hendricks, January Jones, Kiernan Shipka
olmak üzere tüm ekibe, oyunculara, emeği geçen, sihirli dokunuşlarda bulunan
herkese teşekkürler... 7 sezonluk
efsanenin sonuna geldik; Mad Men televizyon tarihine altın harflerle
işlenmişken, gönlümün en özel yerinde misafirliğe her daim devam edecek. Mad Men
efsanesine dokunan isimleri bundan sonra nerelerde görüp heyecanla yollarını
gözleyeceğiz, Matthew Weiner hangi projenin altına imzasını atacak merakla
bekliyorum.
Güzel günlerde, yeni dizilerde görüşmek dileğiyle…