Ayrıyken aldatmak sayılmaz mı?
#affedermisin etiketinin açıklanmasıyla MedCezir’in 73.bölümünün Eylül&Mert ilişkisi üzerine kurulu olacağı iyice ortaya çıkmıştı. Bölümün başında karakterlerimiz “silah nereye gitti” gerginliği yaşarken, biz Orkun’un elinde bir silah olduğunu biliyorduk zaten, gerginliklerine ortak olamadık. Zaten o silahı da Sedef başka güvenli bir yere kaldırmış. E Orkun’un bir silah edinmesi de öyle zor bir şey değil tabii, beline takıp gezdiriyor. Bir de fragmanda izlediğimiz kaza sahnesi, bölümün başında son sahne olarak ilan edilince, benim için ne gerginliklerine, ne de diğer olayların yarattığı ruh hallerine ortak olamadığım bir MedCezir bölümü oldu.

Eylül&Mert ilişkisi, başlangıç aşamaları hariç, genelde çok ilgimi çekmemiştir. Yaman’la Mira’nın ilişkisinin gel-gitleri ve yaşanan diğer aksiyonların gölgesinde hep sönük kaldığını düşündüğüm bir ilişki. Şimdi “bakın aslında bizim bir asıl çiftimiz daha var” şeklinde bütün bölümün ilişkileri üzerine kurulmasından ve finalde de bir adım bile ilerleyememiş olmaktan da pek memnun olmadım. Aslında bu sadece Eylül ve Mert’le ilgili değil, MedCezir karakterlerinin derinliğine öyle inandırıldım ki, tek konu üzerinden ilerleyen bölümler hakkında genel tavrım mızmızlanmak oluyor bu yüzden.
 
Süreyya'yı dinleyen Mira ile Eylül'ün halini gören Mira farkları

 
Bak, Eylül’ün çektiği acıya DEV inanıyorum, onun savaş halindeki duygularını izlemek çok güzel. Ama Mert’in bu krizi oluşturan hareketi de, şu anki pişmanlığı da bir sis perdesinin arkasında benim için, anlamlandıramıyorum. Çektiği videoda da, Eylül’ün onu affetmesini sağlayacak hiçbir gerekçe yoktu, hatta Mert’in en çok puan aldığı kategori olan sevimlilikten bile eser yoktu. Mira da benimle aynı fikirde olmalı ki, bölüm boyu bu krizleri çocukça bulduğuna dair gülümsemeler içindeydi. Hatta Eylül karmakarışık olup ortamdan ayrıldığında peşinden gitmeye bile gerek görmedi. Yaya’nın kırık aşk hikâyesi, tıpkı benim gibi Mira’nın da ilgisini daha çok çekti. Bu arada Süreyya Hanım’ı canlandıran Nurcan Eren’in Sezen Aksu’ya da vokal yapmış biri olarak, Sezen’den bahsetmiş olmasına rağmen, şarkı mırıldanmasından bizi mahrum bırakmasına DEV bozuğum, onu da ekleyeyim.

Mert'in Eylül'e "Olcay'la birlikte olduğumda ayrıydık" fikrindeki, Friends'in efsane repliği "we were on a break" göndermeli açıklamasının hiç bir şey ifade etmediğini biri ona anlatmalı. Mert "bir anlık gaflet" bahanesi üzerinden yürüyüp sevgisini anlatma yolunu seçerse, Eylül cephesinde belki affedilme şansı doğar. Ama böyle başka insanların desteğini arkasına almaya çalışarak gittiği yol hiç affedilir cinsten değil. Üstelik aldatmak için bir ilişkinin olmasına da gerek yok. Kalbin biri için çarpıyorsa ondan başkasına meyletmenin yanlış olması için bir ilişkiye gerek var mı?
 
"Çaktırmıyorum ama aslında her şeyin farkındayım" diyen Mert, Selim şok, Sedef şok!
 
72 bölüm sonra öğrendik ki; Mert’in dünyası aslında o kadar da pembe değilmiş. Ailesinin yaşadığı ve annesinin ölümüne vesile dahi olmuş Sinan Enveroğu krizinin farkındaymış Mert, ama hiç dillendirmemiş. Bundan Mert’in de, Altınkoy’un “yaşanmamış gibi yaparsak, gerçek olmaz” felsefesini benimsediğini anlıyoruz. Mert, arada birçok ipucunu bir araya getirip, babasının Sedef’e platonik duygularını bile çözümledi. Gerçi Selim’in hali de anlaşılmayacak gibi değildi. Her konuda doğruluk timsali tavrında olan Selim’in, söz konusu aşk olunca bu şapşik hallere bürünmesini görmek eğlenceli. Ben her türlü geçen sezonda Ender’le ilişkilerindeki sağduyulu hallerini izlemeyi tercih ederim tabii de, artık çok geç!
 
Sedef’in Selim’in bu hallerinin farkında olmaması imkânsız artık. O da Mert gibi “salağa yat” tavrında. Kaan Mavideniz Altınkoy kızlarının da onayıyla cazibeden yıkılıyor olsa da, Sedef için Selim gerçekten ne anlama geliyor onu daha bilmiyoruz. Eğer Selim'den kaçıyorsa, kaçış için yelken açılacak oldukça harika sular Kaan Mavideniz’inkiler, zaten Sedef de bunun tadını gayet iyi çıkarıyor görünüyor.
 
"Mert'ciğim sana inanamazken bu kadar harika görünmeseydim, June bana daha çok laf ederdi kesin!"
 
Benim asıl takıldığımsa Yaman’ın Sedef Selim fikrine bu kadar şaşırması… Tatlım, komadayken onların evlenmiş olduklarını hayal etmemiş miydin sen? Yaman’ın bilinçaltı daha su yüzüne çıkmamış demek ki… Neyse, annesiyle barışmasıyla tamamlanmış olmasına sevindim Yaman’ın. Tatlım, hep bir şekilde yarım kalıyor çünkü. Gerçi Kenan’ın Asım Bey’den para almasıyla yine ufak bir sarsıntı yaşadı Yaman. Ama bu kez Kenan-Sude-Bay Aşk üçlüsünü hayatlarını etkilememesi gerektiğini o da Mira da biliyor. Sude’nin her zamanki zehir akıtmasını Mira püskürttü. Beraber planladıkları geleceğin ikisini de umutlandırması, kararlı olmalarını sağlaması çok güzel.
 
Takıldığım bir başka şeyse Faruk’un pişkinliği. Şimdi hatırlarsanız Mira arabasız kalıp kendini kötü hissetmesin diye, Yaman geleceği için kenarda duran parasını bozdurmuş, arabayı geri almıştı. Bunu sonradan Faruk da dahil herkes öğrendi. Faruk yine de arabayı satıp gayet de rahat üstüne kondu ama! Çocuk orada “yok canından” çıkarıp para bulmuş, Faruk nasiplendi. Hayır, atölye falan batsın umurumda değil de, şu Amerika’ya gitme işleri Faruk’un bataklığı yüzünden sekteye uğrarsa ona edecek çok lafım var.
 
Mira elbette böyle sıradan bir gelinlikle evlenmeyecek!
 
Gelelim, gelinlik seansına. Kızların gelinlikler içindeki hali görsel olarak çok hoş olsa da Mira yalnızca bir-iki deneme yapabildiği için karar vermedi. Zaten Mira gibi bir stil ikonunun Altınkoy'da herkesin alışveriş yaptığı bir gelinlikçiden alınan gelinlikle evleneceğini düşünmüyoruz değil mi? Gelinlik için büyük beklentilerim var, evet! Süreyya Hanım bu işe de keyifle el atacaktır sanırım.
 
Ben şu karedeki dinginliğe aşka bayıldım, o cam parlamayaydı iyiydi.
 
Şu yukarıdaki karenin anlattıklarına bayıldım ben, dingin, aşık, sahiplenmiş...  Serenay Sarıkaya ile Çağatay Ulusoy'un son yıllarda ekranda eşleşmiş en uyumlu çift olduklarına kimse karşı çıkamaz sanırım. Umarım Amerika'ya giderlerken de şöyle bu ruh haliyle el sallarlar bize. Amerika planları için İngilizce yeterlilik sınavına giren Yaman&Mira ikilisinden sınavı geçememe sorununa takılanın Mira olacağını tahmin etmiştik. Tahmin edemediğimiz, Mira’nın her masanın üstünde gördüğüne kurtarıcı gözüyle bakması... Hatırlayacaksınız Kenan’ın vurulması da Mira’nın masanın üstünde duran silahı alıp, ateşlemesi sonucu gerçekleşmişti. Şimdi de Faruk’un Aras’tan aldığı arabasının anahtarını bulup, Mira’nın kendini yollara vurması? Üstelik, bir terslik çıkmasın diye bu kadar dikkat ederken, doktorunun “yalnız kalmamalısın, araba kullanmamalısın” uyarılarını hiç dikkate almaması? Ah Mira ah!
 
Mira ve araba ikilisi bir araya gelince arada Mert'in kalacağını düşünmedik elbette.
 
Final mi sezon finali mi henüz resmi açıklamanın gelmediği şu günlerde, Mira ve araba ikilisi yan yana gelince ödümüz patlıyor. Sömürün tamam ya:) Bu haftaki bölüm sonu ters köşemiz de karşı yönden gelen aracın altına Mira yerine Mert’in girmesi… Mert’e ne olur, ucuz atlatırsa bu kaza Eylül’le barışma vesilesi olur mu, Mira’nın geçemediği bu sınavda Orkun’un parmağı olabilir mi, işte bunlar da gelecek haftaya kalan sorularımız…
 

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER