Ofislerini, evlerini, işlerini, arkadaşlarını, eşlerini,
çocuklarını kaybediyorlar. Hepsi bir şeylerden uzaklaşıyor, hepsinin hayatında
bir şeyler kötüye gidiyor. Bu durumları zaman zaman yaşasalar da sonrasında
dimdik ayağa kalkan, daha da güçlü var olan Mad Men karakterlerinin en zor
bölümlerinden birini izledik. Yaşananlar, konuşulanlar karşısında hissettiklerim
beni fazlasıyla rahatsız etti. Bu yol nereye çıkacak, yaprak gibi savrulmaya
devam edecekler mi bilemiyorum; şu an tek bildiğim Jim Hobart’ı bir kaşık suda
boğmak istiyorum!
SC&P yavaş yavaş boşaltılıyor, McCann’de kendilerine
ayrılan ofislere taşınma telaşı sürüyor. Kiminin ofisi hazır değil, hazır
olanlar birbirinden oldukça uzakta; nereden tutsam elimde kalıyor. McCann
Erickson, 7.sezonun 7.bölümünde yaptığı teklifle sadece SC&P’yi yok etmek istiyormuş,
bunu bu bölümde bir kez daha anladım. Tanıştığımız McCann yetkililerinin
burunlarından kıl aldırmayan tavırları, aşağılayıcı sözcükleri, kendilerini bu kadar yukarıda görmeleri inanılmaz rahatsız etti beni.
Savaş malzemelerimi kuşandım da geldim McCann!
Peggy’nin bir sekreter sanılması ona yapılabilecek en büyük yanlışlardan
biri, üzgünüm. ‘Sen kadınsın, metin yazarlığı senin neyine’ demek oluyor bu. O
dönemde sekreterlere ne gözle bakıldığını, Peggy’nin bugünlere gelebilmek için
ne kadar çalıştığını bildiğim için, ona gönderilen çiçeği tipik bir yanlış
anlama olarak değerlendiremeyeceğim. Peggy’nin günler sonra zafer kazanmış
edasıyla McCann’e girmesi şahane ama gelecek bölümde o da oradakilerin kadın
düşmanlığından payını alacaktır. Seninleyiz Peggy, güçlü dur, ezdirme kendini;
gerekirse çarp o kapıyı çık!
Sen Jim Hobart, Joan'ın tırnağı bile olamazsın!
Kadın düşmanlığı demişken gelelim benim için bu bölümün en
önemli sahnesine. Joan, yaklaşık 10 bölümdür tanıyamadığım, hareketlerinden
hoşlanmadığım bir karaktere bürünmüştü; neyse ki bu bölümle beraber eski Joan da
geri gelmiş. Peggy dolaylı olarak aşağılansa da Joan direk olarak hem de tekrar
tekrar kadın olduğu için aşağılandı. Ona yardımcı olması gereken Dennis,
Joan’ın notlarını umursamayarak Avon’un sahibi Barry'nin kırılmasına neden oldu. Ki Joan’ın Avon için ne kadar çaba harcadığı malumunuz.
Ferg, Dennis’in hatasını düzeltmeye çalışacağına Joan’a alenen sarktı ve bir
kadından patron olmayacağının altını çizdi. Hobart, açık ve net şekilde onu
kovdu. Mad Men’e birçok karakter, birçok müşteri girdi ama ben bu kadar kadın
düşmanının bir arada bulunduğunu görmedim. İstedikleri kadar kadın çalışanları hatta kadın metin yazarları olsun, bakış açıları ortada. Dennis ve Ferg’i bir yana bırakalım
benim bugünkü derdim Jim Hobart. Joan’a söyledikleri yenilir yutulur şeyler
değildi ve ben bu durum karşısında Joan’ın duruşuna, sakinliğine, kırılmasına
rağmen kendini savunmasına hayran oldum. Benim sevdiğim Joan böyle bir kadın, bundan
sonrası onun için güzel olur umarım.
Benim burada ne işim var bakışı.
Gelelim Don Draper ve maceralarına. Don’ın aklına eseni
yapmasını, birilerine bağlı olmamasını, arabasını istediği yere sürmesini bazı
konularda seviyorum. Bu bölümde toplantı odasına girdiği an içine düşen kaçıp
gitme isteğinin de arkasındayım. Alsın çocuklarını, yeni bir hayat kursun
kendine ama Diana’sız! Diana’daki ısrarı onda kendini görmesinden
kaynaklanıyor, o yüzden Diana’yı bulmak için saatlerce yol almasını da kendini
bulmak istemesine yoruyorum. Don’ın McCann’de içinde bulunduğu durum hayatında
bir düşüşten öte bir yükseliş getirecek gibi. McCann’in ortamı tanıdığımız Don
Draper’a ters, bunu Don toplantı odasından çıkarken Ted’in yüzünde oluşan
gülümsemeden bile anlayabiliyoruz. Don ofisine döndüğünde Hobart’la aralarında
bir münakaşa geçecek belli, işte o an Don kapıyı çarpıp çıkarsa değmeyin keyfime!
Don’ın yanında görmeyi en çok sevdiğim kadın Betty, ikisinin
sahneleri ise geçmişe göz kırpmaya devam ediyor. Don'ın Betty’ye masaj yapması,
ona olan bakışları çok güzel de o son potu kırmayacaktın Don Draper! Bazen
konuşmayı gerçekten bilmiyorsun. Neyse iki bölümdür göremediğimiz Sally
haftaya fırtına gibi eser, seni kendine getirir.
McCann'i sevmezsek org çalar, paten kayar, ekmeğimizi kazanırız Roger.
Buraya kadar pek güzel şeyler yazmadım, kabul. Peki güzel
şeyler olmadı mı derseniz, o da oldu elbet. Roger ve Peggy’nin SC&P’ye doya
doya veda etmesi öyle güzeldi ki… SC&P Roger’ın evi, öyle kapıyı kapatıp
çıkmak kolay değil. Hayatı her zaman dalgaya alan Roger yine işin dalgasında
olsa da içinde ne fırtınalar koptuğunu tahmin edebiliyorum. Fakat Roger’ın
McCann meselesinde güçlü durduğunu düşünmüyorum, Peggy’nin de ona söylediği
gibi SC&P’yi koruyup kollamalıydın Roger! Yine de Roger’ın org çalıp,
Peggy’nin patenlerle kaydığı sahne içime bir mutluluk serpti. Hele hele
saatlerdir o durumda olduklarını anlayınca içten bir kahkaha attım.
Buram buram ‘The End of An Era’ yani ‘Bir Devrin Sonu’
diyebileceğimiz bir bölümdü. Dileğim hepsi kapıyı çarpıp, McCann zincirini
kırsın. Evet, McCann Erickson’da çalışmak zincire vurulmaktan beter. Mad Men
karakterleri bir başka yerde, bir başka zamanda sıfırdan başlayabilirler; hepsi
küllerinden doğabilecek kadar güçlü. Finalde Jim Hobart’a esaslı bir tekme
bekliyorum doğrusu. Nihayetinde Don Draper otostopçu bir arkadaşla beraber
kendini yine yollara vurdu, bu yolun sonu nereye varacak
göreceğiz.
Haftaya, finalden önceki son bölümde görüşmek üzere!