Yargı: Beklenmeyen kayıp..
“En güzel manzaraların olduğu yerde bile; ağaçların, yaprakların altında böcekler birbirini yer.”
 
Francis Bacon
Gönül isterdi ki İstanbul’a düşen kar taneleri ile birlikte çiftimizin aşk kokan ve içimizi eritecek sımsıcak romantik sahnelerine de eşlik edelim. Ama işler her zaman istediğimiz gibi gitmiyor. Bu soğuk Mart günlerinde İstanbul, kara teslim olmuşken bizlerin de içi çoktan ‘beklenen’ #Kayıp ile buz kesmişti. Aslında Zafer’in ölümü, izleyicilerin yeni öğrendiği bir bilgi değildi. Yaklaşık on yedi bölüm boyunca (Vay, canına! On yedi bölüm olmuş mu?) Zafer’i Çınar’ın öldürdüğünü biliyorduk! Asıl bilmediğimiz, Zafer’in cesedinin hangi toprağın altından çıkacağı ve kim tarafından bulunacağıydı. Haftalar boyunca hem bu bölümün gelmesini hiç istemedik hem de deli gibi “Gelse de üzerimizdeki şu yük gitse,” diye bekledik. Günler birbirini kovaladıkça artık kaçınılmaz sona geldiğimizi hissediyordum. Fragmanlar da sonun habercisiydi. Bu bölüm, Zafer ya limana yanaşan gemiden inecek ya da o toprağın altından cansız bedeniyle çıkacaktı. İlk seçeneğin vuku bulmasını dilerdim. Ama gerçekler apaçık ortaydayken ölüyü diriltmek mucize olurdu! Acılar da mutluluk ve neşe gibi hayatın tuzu ile biberi… Hayat okulunda Ceylin’in alacağı dersler, vereceği sınavlar henüz bitmemişti. Ceylin’in bu kez de BABA acısıyla sınanması gerekiyormuş. Ancak, şimdiki sınavı diğerlerine kıyasla oldukça ağır.


Hocam, sahnelerde de bu kadar iyi fotogratif çekimler bekliyorum! Set fotoğraflarıyla idare ediyoruz.
 
Bugüne kadar Ceylin hep “Kendi başıma yağan karı kendim eritmeye çalışırım,” diyordu. Hatta çalışmıyordu. Direkt olarak kendi yöntemleri ile başa çıkıyordu. Fakat tipi çoktan şehri esir almaya başlayınca Erguvan’lara düşecek çığ, Ceylin’in dünyası da başına yıkılacaktı. Ilgaz, Engin’in videoda söylediği “BABALAR gibi dert” şifresini çözdüğü andan itibaren gerçekler, aklının bir köşesini çoktan kemirmeye başlamıştı. Ilgaz çözdüğü şifreyi Ceylin’le de paylaşmalıydı. Ilgaz’ın aklını kemiren o ihtimale bile Ceylin katlanamazken, gerçekle yüzleştiğinde vereceği tepki şimdiden Ilgaz’ın omuzlarına büyük bir yük bıraktı. Dağ gibi adam, bu kar yükünün altında biçareydi. O an Ceylin’i nasıl avutacağını bilemedi. Ilgaz’ın çocukla ilgilenir gibi Ceylin’i sakinleştirmesi, onu teselli etmesi ve desteği paha biçilmezdi. Ilgaz, tepeden tırnağa bu dünyaya ait olamayacak kadar özel bir adam. Şimdi bunda çoğumuz hemfikiriz. Ancak, olay sadece yürek güzelliğinde bitmiyor. Ne kadar “temiz” olursa olsun, etrafındakiler ellerindeki çamurları ayıklamadığı sürece Ilgaz saflığını bir zaman sonra koruyamayacak hâle gelecek.


Tamamen hayal kırıklığısın Metin BABA!
 
Bırak bu işleri Metin Amir! Videonun devamını izlememiş. Siz buna inandınız mı? Metin, Ilgaz’ı kandırarak vicdanının sesini susturduğunu mu zannediyor? Ilgaz’ın, Zafer’in izini bulmak için Metin’den yardım istemesi işin rengini değiştirdi. Ilgaz tüm çaresizliği ile sevdiği kadın için babasından masumane bir istekte bulundu. Nereden bilebilirdi ki Zafer’in ortadan kaybolmasında Metin’in parmağı olduğuna? Burada Çınar’ı hiçbir şekilde suçlamıyorum. Bir suçlu varsa; o da delilleri karartarak oğlunun işlediği suçun üstünü örtmeye çalışan Metin’dedir.


Ölmemişti!!
 
On yedi bölüm önceye gidelim mi? Zafer’in vurulduğu bölüme şöyle bir bakalım. Çınar’la arasında arbede yaşanmıştı. Aralarında silah varken ikisi de boğuştu. Sonra ateş sesleri geldi. Silahla yaralanan kişi Zafer olurken Çınar’ın da dikişleri zorlandığı için kanması başladı. Neyse… Çok fazla uzatmayacağım. Az buçuk ne olduğunu hepimiz biliyoruz. Oraya kadar Çınar, Zafer tarafından silah zoruyla getirilmişti. Zafer’in niyeti, Serdar’ın Yekta’ya da dediği gibi Çınar’ı öldürmekti. Çınar’ın katil olmadığı anlaşıldığı hâlde Zafer inanmamış ve Çınar’dan bizzat intikam almak için bu planı kurmuştu. Adım adım her anını kurgulamıştı. Atladığı tek bir şey vardı: O da getirdiği silahla yaralanmak. Yaralanma(k) sözcüğünü bilinçli olarak dile getirdim. Çınar’la aralarındaki o boğuşmada Zafer henüz ölmemişti. Erken davranılsaydı belki de Zafer hâlâ yaşıyor olurdu.


Ya şundadır ya bunda...
 
Tabii ki bu olayın gerçekleşmesinde Engin’in de parmağı yok değil. Sahnenin o kısmı görüldü mü, bilmiyorum; ama o gün Serdar, Zafer’in yanına geldiğinde Zafer hareket kabiliyetini henüz kaybetmemişti. Kısaca yaşıyordu. Bugün Zafer öldüyse bu biraz da Serdar’ın insafına kalan bir durumdu. Boğuşma sırasında silahın patlamasını Çınar için talihsiz bir sürpriz oldu. Bence onu tahmin bile edemedi. Bu tamamen Çınar’ın büyük şansızlığıydı. Kaçmayıp, direkt olarak Ilgaz’a haber verseydi nefsi müdafaadan belki de hapis cezası hiç verilmeden dosyası kapanırdı. Belki de Zafer hâlâ yaşıyor olabilirdi.


Bu sahnede Çınar ölseydi şu an çok başka bir boyutta olurduk
 
Şu an; öyle olsaydı, böyle olsaydı demek oldukça saçma geliyor. Hayatta insanların başına her şey gelebiliyor. Keşkelerle bu gemi maalesef ki yürümüyor. Hepimiz bir şeyler yaşıyoruz. Yaşadıklarımızdan cebimize doldurduğumuz kazanımlarımızın olduğu gibi aynı zamanda alacağımız dersler de bizleri büyütüp, olgunlaştırıyor. Çınar için Zafer’in ölümü bir uyarıydı. Aslında Zafer’den de önce İnci’nin katledilişi kulağına küpe olmalıydı. Çınar kimi zaman bu uyarıyı fark etti, bazen de kulak asmadı. İnci’nin ölümünden sonra, Metin’e verdiği sözü Zafer’de tuttu. Her ayrıntısına kadar babasına anlattı. Anlatmaz olaydı! Orası da ayrı bir konu ya… Neyse! Artık akıllandı, dersini aldı diye düşünürken, bu defa yine olayın göbeğinde kendini buldu. 

Çınar’ın bu hayattaki şanssızlığı Metin gibi bir babaya sahip olması. Tamam, annenin boşluğunu bu hayatta kimse dolduramaz. Ama! Karşısındaki baba, o kadar “ilgili” bir baba ki; çocuk, başı boşluktan kötü arkadaşlıklar kurmuş. Önüne geçemiyor. Maalesef Çınar da yanlış zamanlama ustası olduğu için türlü belalar yüzünden geldiği yer hep aynı nokta oluyor. Manzara hiç değişmiyor. Buradan anlıyorum ki Çınar daha dersine iyi çalışmamış. Başına bu kadar olay geldikten sonra insan durup bir düşünür değil mi? Kaçmak en kolayı. Yurt dışına kaçınca her şeyden kurtulacağını mı sanıyor? Ya da Zafer’i geri getirebileceğini mi düşünüyor? Mümkün değil.


Öyle gözlerini belertme Metin Amir!
 
Metin’i en başından beri sevemedim. Bazen bölüm yorumlarında Metin’e hak verdiğim yerler elbet var. Ama bu, kendisine ayılıp bayıldığım anlamına gelmiyor. Elmalarla armutları karıştırmamak gerekiyor. Ceylin, İnci’nin arabasında Metin’le İnci’nin fotoğrafını bulduğu bölümden bu yana Metin’e karşı olumlu düşüncelerim kalmadı. Sırf karısının tedavi masrafını karşılayabilmek adına bir ailenin gözündeki yaşa sebep olduğu için bile Metin’i kara listeme almış olabilirim. Kaldı ki Çınar’ın arkasını toplasın diye yapmadığı cambazlık kalmadı. Kimse bana mecbur kaldığından dolayı yaptı, demesin!


Ceylin emin misin?
 
Bulunduğu konum ve mesleği gereği onurlu davranması gerekirken yine “aile” içi sorunlarının faturasını başka bir ailenin yüreğine ateş düşürerek temizleyemez. Ilgaz’ın gösterdiği hassasiyetin onda birini yapmış olsaydı bugün gelininin ve ailesinin gözü yaşlı olmayacaktı. Ne tesadüf ki (!) bu aileyi ikinci defa göz yaşlarına boğuyor. Ceylin, sırf Defne babasız kalmasın diye sessiz kalmıştı. Metin ise Ceylin’in elinden babasını aldı. Ceylin zaten yaralı bir kuştu. Üstelik en derin yerinden yara almasına sebep olan kişi de Metin’di. Bu defa aynı yerden yarayı kanatan kişi yine Metin oldu. Farkındaysanız bu işe ne Çınar’ı ne de Serdar’ı karıştırdım. İlk kurşunu Çınar sıkmış olabilir. Belki Zafer’in ölmesine Serdar sebep olmuş olabilir. Ancak, tüm delilleri karartarak bir cinayeti saklamak öldürmekten daha büyük bir suçu teşkil ediyor.


Kameralandınız Metin Amir!!
 
Üstelik tüm bu yaşananlar yetmiyormuş gibi hâlâ delilleri değiştirmekle mesai harcıyor. Ayakkabısının izi çıkmasın diye galoş giyen Metin değil miydi? Lastiğin diş izlerinden hangi marka ve hangi model arabanın geldiği anlaşılmaması için çalıyla izleri yok etmedi mi? Şimdi kalkmış toprak altından çıkan çamurlu silahla tertemiz bir silahı değiştiriyor. Hem de 7/24 kameranın kayıt aldığı kriminal laboratuvarında tüm bu işlemleri yapıyor. Niyazi’den ağzımız yanalı daha ne kadar oldu? Güvenlik kameralarının sayesinde örneği değiştiren kişinin Niyazi olduğunu öğrenmemiş miydik? Neyin kafasını yaşıyoruz? Benden tüm bu ayrıntılara dikkat eden adamın böyle basit bir hata yaptığına inanmamı beklemeyin.
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER