Ne yazacağımı, nereden başlayacağımı bilemediğim çok nadiren olur. Şu an da o zaman dilimlerinden birindeyim. Temposunu yakalamakta zorlandığım bir bölümdü. Ne ara başlayıp bittiğini, ne ara ofisten pazara, oradan eve, oradan havuza geçtiğimizi yakalamakta zorlandığım ama izlerken de gerçekten eğlendiğim bir bölümdü.
Çok daha farklı Serkan ve Eda tanıdım.
Romantik komedi tarzındaki dizi veya filmlerde gerçekliği yakalamak çok zor
gelir bana hep. Bir noktada seyirciyi güldürmek için tasarlanan işler olduğunu
hatırlar ve gerçek dünyaya dönersin. Bu akşam izlediğim bölümde elle tutulacak
kadar somut işlenen ilişkiler, iletişimler vardı. Bu yüzden de çoğu sahnede hayatın akışında karşılaştığımda vereceğim
tepkileri verdim. Tartışmaları, eğlenmeleri, birbirlerine atıf
yaptıkları iğnelemeler bile toz pembe boya fırçasından dökülür gibi değil; gerçek
hayatın tüm renklerini barındıracak türdeki canlılıktaydı. Sen Çal Kapımı’nın bana çok
uzun zaman sonra romantik komedi izletmesinin nedeni de bu. Ciddi anlamda
monoton hayat temposundan ayrılıp gerçeklikten kopmadan eğlenerek iki üç saat
geçirebiliyorum ekran başında.

Hande Erçel’in kendine her geçen gün bambaşka enerjiler
kattığını görebiliyorum. Güllerin içinden gelen bir kadının, artık enerjisiyle ekranda her
çiçeği barındıracak kadar hayat dolu olması gitgide daha büyük tebessümler yeşertiyor izlerken. Eda son zamanlarda televizyonda gördüğüm alışıldık
çizginin dışına çıkan en gerçekçi karakter. Tepkilerinin çoğuna günlük
hayatımda tanık olabiliyorum ya da zaten verilmesi en normal tepkileri veriyor. Bu da onu yıllardır tanıyormuşum izlenimi
uyandırıyor içimde. ‘’Ya bunu niye söyledin, neden yaptın da tadını kaçırdın?’’
diyeceğim üç ya da beş şey olmuştur dört bölüm boyunca. Çivileme havuza atlaması
bunların dışında. Yapar mıydım? Yapardım.
Kaybettiği ailesinden bahsederken en
çok hayalini gerçekleştiremeyişinin acısını hissetmesi etkileyiciydi. Bir ölüye
karşı, gerekçelerini anlatma fırsatın olmuyor. Sonuca bakıp yapamadığın gerçeğiyle
her yüzleştiğinde içindeki yara daha derinlerden sızlamaya başlıyor. Her şeye rağmen buna sebep olarak gördüğü
adamın profesyonelliğini kabul edip kendini en doğal haliyle kanıtlaması bu
bölümün birçok sahnesinden daha güzeldi. Sahip olduğu mesleki birikimi daha çok
izlemek istiyorum. Artık bana, ayna karşısında parfümünü sıkan bir kadın
tiplemesindense iş hayatında kendi gücünü kağıda kaleme döken ve bundan gurur
duyan kadınlar çok daha pozitif enerji veriyor.

Diğer tarafta gümbür gümbür gelen, kıskançlığın etkisiyle
buz mavisi gözlerinde şimşekler çaktırıp fırtınalar koparan bir Selin var. Selinle
aramda kurduğum garip de bir empati bağı var. Yıllar boyunca kurguladığın
hayallerinin tamamının bir gün bambaşka hayatlarda gerçek oluyor olması insanın
canını çok acıtıyor. Bir noktada kendini sorgulamaya, neden aramaya
başlıyorsun. Evet Selin mükemmel bir kadın. Başarılı bir kariyeri, vizyonlu görüşleri, muhteşem denilecek kadar da güzelliği var. Ve şimdi, kendisine sebepler
sunularak yaşanmasına set çekilen hayallerini HD kalitede seyir zevkiyle
izliyor. O yüzden hikayenin sonuna kadar saygı duyacağım bir kadın olarak kalacak.
Umarım bu hikayenin kötüsü olduğunda bile öz saygısını yitirmemiş bir kadın
olarak var olur.

Dizinin diğer çiftlerini seviyorum. Erdem ve Fifi, minik
minik ışıltılar saçmaya başlayan Engin ve Ceren ciddi anlamda birbirlerini en dengeleyecek
karakterler. Tüm rahatsızlığım Kaan üzerine kurulu. Her fırsatta ortaya koyduğu
bir çocukluk arkadaşlığı var. Öte yandan ısrarla kendini kötü olmaya zorladığı
bir kini de var. Ortada herhangi bir sebep olmaksızın Kaan’ın dört bölümdür
nasıl kötü olamayışını izleyip duruyorum. Hak vermediğim hiçbir kötüye
inanmadım bugüne kadar. Dolayısıyla sinirlenip masa dağıtması, parfümeriye
dalıp birbirinden cringe bakışlar atması dizinin komedi kısmını cilalıyor. En
yakın zamanda hikayesini öğrenip hareketlerine bir anlam yükleyebilmeyi diliyorum.
Evrenin enerjisine sevgilerimle.
çalışma sevgili starrovers'a ait.
Sen Çal Kapımı çok pozitif bir yol çiziyor ekranda. Eminim
ki uzunca bir süre de misafirimiz olacak. Emeği geçen herkese teşekkürler. Ben yazarken arkada dönüp duran Pinhani'nin Yitirmeden şarkısını dinlemenizi tavsiye ederim.
Görüşmek üzere,
İrem.