Yarayı kapatma telaşındaki aşk, yaradan da derin
Sevgi neydi? Sevgi iyilikti, dostluktu. Sevgi emekti. Elini tutmaktı, sen açmış olsan dahi yarayı özenle sarmaktı, dokunurken ağlamaktı… Ve bataklıktı sevgi. Dokunduğun an efsununa kapıldığın, güllerle dolu bir bataklık. Karanlığın aksine öyle herkes elini kolunu sallayarak çekilmezdi üstelik bu bataklığa. Yürek isterdi her şeyden önce ve cesaret!

Ferhat’ın teslim olmaya yüreği yoktuysa, Aslı’ya hiç adım atmamış olması gerektiğini bundan birkaç yorum önce yazmıştım. Korkak demeyi yakıştıramamıştım ama Ferhat beni o kadar yanıltmadı ki…
 
Korkaksın Ferhat Aslan ve dilerim öyle kalmazsın.
 
Ateşten korkmazsın, biliyoruz ama sanki seni ateşe uzatıyorlarmış gibi bir sevgiyi kabullenmedeki beceriksiz hallerin, tir tir titreyişin beni öyle üzüyor ki. Aslı’nın söylediği gibi aynı, yaralı bir hayvan gibisin. Isırma kısmını bilemeyeceğim ama inim inim inlediğin bir gerçek.

Peki Ferhat’ın, ona uzanan her yardım eline saldıran bir yaralı hayvan olduğunu fark eden Aslı, niçin duyamıyor perdenin arkasından gelen iniltileri? Doktor halbuki bilmesi lazım, ortada bir yaralı varsa yara da vardır ve yara varsa acı kaçınılmazdır. Aklını, mantığını devre dışı bırakıp gönül gözüyle bu kadar yol geldikten sonra niçin her seferinde daha da acıtan ithamlarda bulunuyor Ferhat’a? Hem de bu adamı ona kalp spazmları geçirtecek kadar çok severken?

Aslı da yaralı çünkü. Ve karanlıkta önünü görmeye çalışmakta. Yol alması zor ama aydınlığa yürünüyorsa imkansız da değil. Tünelin ucunda bir ışık varsa hiç kimse karanlığın mahkumu değil.
 
Bundandır ki gene Aslı’nın çokça parçaya bölünmüş höykürmelerini takip eden bir sevgi selinin arkasından gelen terk edişlerini, aklımda ve gönlümde bir yerlere oturtabiliyor ve bu muazzam hamleye müsaadenizle ince belli bardakta çay ısmarlıyorum. Doktorum cevval Aslı, sen nasıl bir üstat çıktın!
 
Aslı’nın bu sefer köpek çekilen değil de çeken ve paramparça bir halde arkada bırakılan değil de arkada bırakmaya gücü yeten taraf olduğunu izlemek beni mutlu etti, inkar edemem. Ferhat hak ediyor muydu? Ediyor desem içim yanar diyemem; etmiyor desem Aslı’ya ve kendime haksızlık etmiş olurum. O nedenle ne desem bilemiyorum ama terk edilmenin Ferhat’a ziyadesiyle yarayacağını düşünüyorum ^^. Çünkü anlaşılan o ki Ferhat güzellikle yola gelme aşamasını çoktan geçmiş. Bazen sadece sevmek yetmiyor demek. İlaca maruz kalmış sinek gibi bir o duvara bir bu duvara çarpmadan aymayacak onun kafası aslolan gerçeğe.



Azad Bey Baba sağ olsun çoktan aydın aslında sen o gerçeğe, bahanelerine yer kalmadı da o inadın var ya o inadın. O inadınla çelik gibi sürekli direnmen mahvediyor aslında ikinizi de.

Azad Bey Baba’yı alnından tutup öpmek istiyorum. Hiç susmadan sürekli konuşsun ve metafor yapsın istedim. Ferhat’ı tutup iki tokatlasın da istedim gerçi ama sonra bir durdum. O kadar da uzun boylu değil.

Azad Bey Amca’nın hikayesinin perdelerinin açılmasına, Ayhan’ın sahiden de onun kızı olmasına ve Albina Dağıstan’ın katilinin Namık olmasına sevindim. Çünkü bu demektir ki: Namık Efendi intikamlardan intikam beğensin. Neden öldürdüğünü ve bu cinayet bir şekilde Şahin Cigal’e bağlanır mı şu an için bilemiyorum ama Namık’ı köşeye sıkıştıracak hamleleri gönderin gelsin, zevkle bekliyorum!
 
Hazır Namık’ı indirmeye programlanmışken yanında Cüneyt’i de yollasak hiç fena olmayacak gibi. Ben daha önce böyle yılışık, kaygan zemin gibi bir karakter izlemedim sanırım. Adam tek başına tek ayak üstünde büssürü iş çeviriyor, yani helal olsun denmez de ne denir? Keşke Necdet’in biyolojik babasının Cüneyt olduğu ortaya çıksa ve dünya kaç bucak bir görse beyefendi. Ummadık taş baş yarar göndermeleri yapıyor bir de. Hey Allah’ım! Bir taş yaracak senin başını tez vakitte umuyorum ama bakalım ne zaman?


Bu neydi şimdi?

Abidin, Abidin, Abidin… Buralar hep seninle dolsun, her yerde sen ol; her şey, herkes sana benzesin istiyorum Abidin. Bu Gülsüm seni hak edecek sevabı ne ara, nerede işledi öyle çok merak ediyorum ki! Yürekli olmayı sürekli pöykürmek, insanların içine korku salmak ve istediği her şeye ancak böyle sahip olabileceğini sanan ödlekler az sana baksınlar da ders alsınlar istiyorum. Sen her şeyden önce “insan” olmanın yüceliğini gösteriyorsun apaçık, korkmadan. Sana hürmetim ta gönlümden kopup geliyor ve alnından öpüyor seni. Gerçek dünyada bir yerlerde var mısın bilmiyorum, umarım varsındır. Var olduğun yerlerde çok yaşa e mi Abidin!

Sevgi neydi sevgi? İyilikti, dostluktu ve çokça Abidin’di… Var ol Timur Ölkebaş!


Çünkü sevgi böyle bir şey!

Senin sade bir Abidin olmanı kimse anlamasa biz anlıyoruz, Gülsüm anlıyor rahat ol. Sevdiklerine sırtını dönemeyişin, cesaretle yanlarında durup ellerini tutuşun, tene değil cana sevdalanışın herkesin içine dert olacak dert! Vakti zamanında Yeter’e böyle sahip çıkamamış Namık’a, belki sahip çıkılmamış Handan’a ve İdil’e (dış kapı mandalı bile olmayan İdil’in gereksiz tepkileri?), sevgisini zorla da olsa dile getiren ama arkasında duramayan Ferhat’a… Kendilerini sorgulatacaksın. Zaten ondan korkuyorlar ya bu kadar. Merhametine tahammülsüzlükleri hep bundan.
 
Ferhat Aslı’ya mutfakta konuşurlarken “Bırak Gülsüm’ü ne yaparsa yapsın, baksın başının çaresine. Bana mı sormuşlar?” dedikten sonra nasıl müdahale edebilir ki Abidin’in Gülsüm ile evlenmek istemesine? Bakıyor işte kız başının çaresine, hani onu ilgilendirmiyordu? Yani söylemeyeyim diyorum ama bazen Ferhat’ın dengesizliklerinden benim bile başıma ağrılar giriyor. Aslı yine iyi dayandı buna ha.
 
Yiğit gene Suna’yı az biraz dinleyip rehber edindiği için yolunu bulması daha kolay oluyor Ferhat’ın aksine. Geçen hafta Ferhat’a ahkam keserken kendisine dönüp hiç bakmamıştı mesela. Ferhat okşamadıysa Gülsüm’ün saçını, Yiğit sanki alıp pamuklara mı sarmıştı kardeşini? Bununla bu hafta yüzleşmesi çok sahiciydi. Abilik etmeye de Gülsüm’ü Abidin’e Allah’ın emri Peygamber’in kavliyle vererek başlayacak. Ver gitsin Yiğit! Kardeşin yerinde emin ol çok mutlu olacak.
Abilik tabii öyle kız vermeyle, çocuğunu sallayıp uyutmayla olmuyor bir tek. Arada bir gidip ‘Kardeşimden ayrıl, kardeşimi terk et!’ diye damadı darlamak şart. Altın kural yani. Bunu da yaz bir kenara dursun e mi Yiğit?

Cem hangi yüzle Aslı’ya gelip iyi olup olmadığını sordu ben anlayamadım. Olay mahalline geri dönen katil gibi, keşke tayini çıksa! Hayır, Ferhat nasıl bu alık Cem’in ağzına bakıp da Aslı’yı boşamaya kalkar, bana bir alametler geliyor düşündükçe. Bir türlü dile getirip de söyleyemedi ama Aslı’ya. Ödü koptu öğrendi mi acaba, diye. Çünkü ayrılmak istemiyor. İs-te-mi-yor. Kırk kat yabancı Ayhan bile anladı, gelsin onu da öpeceğim!

Sanırım Ayhan için boşuna endişelenmişim. Kızın Ferhat’ta gözü olmadığı gibi hem kendisi hem de babası dizide bu çifti bir arada tutmaya uğraşan yegane iki kişi. Ay iyi ki gelmişler, sefa getirdiler! Umarım bu söylediğime pişman olmam...


Vazgeçtiği ve vazgeçildiğin an

Velhasıl Ferhat Efendi, tam da iyileştirilmeye hazır bir şekilde prensesler gibi uyurken hop dünyayı başına böyle yıkarlar işte. Ben sana demiştim direnme teslim ol diye de neredeee Aslıhan kim ki zaten, sen hep burnunun dikine git böyle. Üzülmedim dersem yalan söylerim ama armut gibi o yatakta kalışına öyle güldüm ki. Hey gidinin Ferhat’ı Aslan’ı hey! Gördün mü, sen de herkes gibiymişsin… Zor oluyormuş ama en nihayetinde vazgeçilebiliyormuşsun. Koymuştur bu sana şimdi. :D

Tamam tamam çok da koymasın. Aslı senden geçer mi hiç? Çok yoruldu sadece (çünkü yordun), kafasını dinler bir süre. Sen de fellik fellik ararsın onu her yerde, bulunca da sarıp sarmalar iki güzel uzun cümle kurarsın barışırsınız. Haydi üzülme daha fazla. Bu da sana ders olsun: İki kişinin aynı anda birbirini sevmesi mucize gibi bir şey. Anla ve bu mucizenin kıymetini bil. Seviyorum ikinizi de konuşma özürlülerim benim.

Şu muhteşem ayrılık notunu da şuraya bırakayım da bakar bakar içlenirim...



Sevgili Emir Khalilzadeh ve ekibinin yolu açık olsun; anlatacakları yeni güzel hikayeler dilerim. Altan Dönmez ve ekibi de hoş geldiler. Bakalım çıkınlarında sefa da getirdiler mi? ^^

Haydin selametle, görüşmek üzere.


*Başlık Kalben'in Yara şarkısının bir sözü evirilip çevirilerek oluşturulmuştur.



BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER