DigiGuardians’ın Kurucusu Gujan Şen: Türkiye’deki Telif Hakları Yasası’nın yeterli olmadığı algısı yanlış

DigiGuardians’ın Kurucusu Gujan Şen: Türkiye’deki Telif Hakları Yasası’nın yeterli olmadığı algısı yanlış
Game of Thrones dizisinin yapım şirketi HBO, hacklendiğini ve fenomen dizinin ilerleyen bölümlerinin senaryolarının internete sızdırıldığını doğruladı.” Ağustos ayında belki de çoğumuzun Zaytung haberi olarak düşündüğü bu gelişme, şüphesiz siber dünyada en güçlü düşünülen zincirin bile bir anda nasıl kırılabileceğini gösterdi. Yaptıkları işi internet üzerindeki yasa dışı ve istenmeyen içeriklerin kaldırılması olarak özetleyen teknoloji şirketi DigiGuardians’ın kurucusu Gujan Şen, “Zincir en zayıf halkası kadar güçlüdür” sözünün yansıması olarak yorumluyor bu durumu. Ona göre güvenlik ağınız Çin Seddi’ni aratmayacak denli güçlü de olsa veya kendi deyimiyle bilgisayarınızın önüne ejderhalar da dizseniz konulan basit bir şifre, her şeyi domino taşı gibi devirebiliyor. Sadece Türkiye’den değil, dünyanın dört bir yanından da müşterileri olan DigiGuardians’ın kurucusu Şen, Türkiye’deki Telif Hakları Yasası’nın yeterli olmadığı algısının yanlış olduğunu söyleyerek Pakistan, Hollanda ve Rusya’ya göre Türkiye’nin daha iyi durumda olduğunu ekliyor.

Özellikle korsan “sektörü” ve de dijital ortamda içerik koruma konularını konuştuğumuz Gujan Şen röportajını okuduktan sonra başta sosyal medya mecraları olmak üzere üye olduğunuz tüm web sitelerinde şifrenizi değiştirmek isteyebilirsiniz. 


 
Öncelikle kimdir DigiGuardians? Dijital sektörü bir zincir olarak düşünürsek siz nerede konumlanıyorsunuz? Kısaca sunduğunuz hizmetlerden bahsedebilir misiniz?
DigiGuardians, 2013 yılında kurulmuş bir teknoloji şirketi. Yaptığımız işi, internet üzerindeki yasa dışı ve istenmeyen içeriklerin kaldırılması olarak özetleyebilirim. Yasa dışı ve istenmeyen içerik dediğimiz şey herkes için değişiklik gösterebiliyor. Mesela bir yapım şirketi için istenmeyen içerik; ürettikleri filmin, dizinin veya müziğin korsan kullanımını önlemek olurken; büyük firmalar ve şirket yöneticileri için ticari veya kişisel itibarlarını zedeleyebilecek herhangi bir içerik olabiliyor.

Başlıca iki ana hizmetimiz var; birincisi ‘Korsan Koruma Hizmeti’, diğeri ise ‘Dijital İtibar Yönetimi’. Bugün içeriğinin kıymetini bilen tüm yapım ile dağıtım şirketleri, televizyon kanalları ve dijital platformlarla çalışıyoruz. İçerik sektörünün neredeyse bütün paydaşlarına dokunuyoruz.

Bugüne kadar Türkiye dışında Ortadoğu ve İngiltere’de de çeşitli firmalara hizmet sunduk ve sunmaya devam ediyoruz. 2018 yılında ABD’de de benzer hizmetleri sunabilmek için geçtiğimiz aylarda Los Angeles’da bir şirket kurduk ve global bir marka olabilmek için yoğun uğraş gösteriyoruz.
 
Geçmişte sadece telif hakları ve korsanla savaşırken şu an siber saldırılar sonucu yaşanan ciddi sızıntılara karşı da bir mücadele söz konusu. Özellikle son yıllarda HBO’ya yapılan saldırılar ve Game of Thrones’un bölümlerinin sızdırılması bunun en güncel örneği herhalde. Bu saldırıları nasıl yorumluyorsunuz? HBO mevzusunda en büyük açık ya da hata size göre neydi?
Her içerik, tüketici kitlesi için birer hazine. İçerikler manevi açıdan tüketicisini doyururken, maddi açıdan da üreticisini doyurmalı. Korsan içerik tüketenlerin gözden kaçırdığı nokta da bu aslında. Üreticinin zaten çok zengin olduğu ve daha fazla para kazanmasına gerek olmadığına internet kullanıcıları karar verebiliyor. Ne kadar saçma, değil mi? Her eser bir yandan da ticari üründür. Yapımcısı, yatırımcısı, oyuncusu, sesçisi, ışıkçısı, bestecisi ve güftecisi bu işten ekmek yemeye devam etmeli ki bayılarak sekiz bölüm art arda izlediğimiz dizilerin benzerleri çekilsin. Günde 30 kere dinlediğimiz şarkılar gibi sizi doyuran yenileri ortaya çıksın.

Korsanın tüketildiği mecralar sizin de dediğiniz gibi yıllar yılı değişikliğe uğruyor. İnternetin hızlanması, uzun yıllar korsanın önüne geçilemez bir “öcü” gibi lanse edilmesi sebebiyle şirketlerin korsanla savaş konusunda pasif kalması tarzı sebepler yüzünden ülkemizde korsan içerik tüketmek çok normal karşılanıyor. Fakat son yıllarda biz bu algıyı yavaş yavaş kırıyoruz.
En başta da bahsettiğim gibi bu eserler birer hazine ve bunu çalmak, bundan faydalanmak isteyen pek çok kötü niyetli insan olması da doğal. Korsan sektöründe dönen paraları tahmin etmekte zorlanırsınız. Durum böyle olunca da popüler içerik üreten şirketler ister istemez hedef tahtası oluyorlar. Şimdi HBO’nun sistemlerindeki açıklar hakkında bir açıklama yapmam çok doğru olmaz. Klasik bir söz vardır; “Zincir en zayıf halkası kadar güçlüdür.” Şirket içinde çalışan bir kişinin bilgisayarına koyduğu basit bir şifre de buna sebep olmuş olabilir, yanlış planlanmış ve güvenlik açıklarıyla dolu bir sistem de.
 
Hizmet verdiğiniz alanda yurt dışındaki hukuki yaptırımlar ve önleme çalışmaları ile Türkiye’dekileri kıyaslamanızı istesem ortaya nasıl bir tablo çıkar?
Buna benzer sorular bize sık sık geliyor. Türkiye’deki Telif Hakları Yasası’nın yeterli olmadığı algısı yanlış. Avrupa Birliği’ne uyum süreci kapsamında güncellenen Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korsanla mücadele için gerekli aksiyonların alınabilmesi için yeterli. Tabii ki farklı konularda daha fazla iyileştirmeler olabilir ama “Türkiye’de sistem böyle, kanun yetersiz. O yüzden korsan çok revaçta” denemez.

Bugüne kadar Pakistan, Hollanda ve Rusya’da müşterilerimiz adına çeşitli davaları koordine ettik. Türkiye’de durumun bu saydığım üç ülkeden de iyi olduğunu söyleyebilirim.

Türkiye’de telif hakkı ihlalinin bir cezası olmadığı düşünülüyor ama FSEK Madde 71’i ihlal ettiğiniz zaman üç aydan iki yıla kadar hapis cezasına çaptırılabilirsiniz.


 
Birlikte çalıştığınız kurumlardan telif hakları konusunda en sert ve de tüm korumaları talep eden firma hangisi?
En sert çok doğru bir tanımlama olamaz. İçeriği üreten yapım şirketleri tabii ki içerikleri en düzgün şekilde korunsun istiyorlar. Bizim kapımızı çalma sebepleri de en iyi şekilde önlem alabilmek. Biraz iddialı gözükebilir ama dünyada bizim kadar içeriği hızlı tespit edip kaldırabilen başka bir firma henüz görmedim.

Bu konuda çok titiz olan firmalardan bahsetmek gerekirse CMYLMZ Fikir Sanat’ı başta sayabilirim. BKM ve Kanal D de içeriklerini en uzun süre korutan ve bu konuya en çok önem gösteren firmalar.
 
Sosyal medya ve dijital dünyada yakın gelecekte bir sonraki adım ne olacak sizce? Bu gelişme, güvenlik açısından nasıl bir tehlike yaratabilir?
Bir sonraki adımın ne olacağını kestirmek açıkçası zor. Bu konuda bir öngörüde bulunmak istemiyorum açıkçası. Fakat bugün internet kullanıcılarının şuursuzca içerik üretmesi ve her anlarını internet üzerinden paylaşmaları zaten çok büyük bir güvenlik açığı ortaya çıkarıyor. Sosyal medyada takip ettiğiniz bir kişinin yeme içme alışkanlıklarından tutun, en yakın arkadaşlarının kimler olduğu, nerelerde ne kadar zaman geçirdiği, nelerden korktuğu ve nelere zaafı olduğunu belirlemek mümkün. Hiç tanımadığınız insanların hakkınızda bu kadar çok bilgiye sahip olması ve bunu kötü amaçlarla kullanabilecek olması beni biraz ürkütüyor açıkçası.
 
DigiGuardians olarak bir de Saygınlık Hizmeti veriyorsunuz. Biraz bundan bahsedebilir misiniz? Sosyal medya mecralarından saniyede sayısız negatif yorum akabiliyor ve bir kişi kolaylıkla TT olabiliyor. Bunun önüne nasıl geçiyorsunuz?
İtibar yönetimi olarak kast ettiğimiz hizmet biri veya bir ürün için yapılan kötü yorumların silinmesi, kötü bir ürünün veya kişinin iyi gösterilmesi değil kesinlikle. Bu hizmeti müşterilerimize sunarken vicdanımızı rahatsız edebilecek hiçbir konuyu kabul etmiyoruz. Hatta kabul etmediğimiz vaka sayısının kabul ettiklerimizden çok daha fazla olduğunu söyleyebilirim.
İtibar yönetimi hizmetini sunarken dikkat ettiğimiz noktalar kişisel bilginin gizliliğini ihlal eden bir durum olup olmadığı. Yalan haberlerle sistematik bir karalama gerçekleştiriliyor mu? Güncelliğini yitirmiş bir konu ile yıpratılmaya çalışılıyor mu? Tüm bu kriterlere dikkat ederek seçiyoruz. Siyasi olaylarla ilgili vakaları kesinlikle kabul etmiyoruz. İtibar yönetimi hizmetini sunarken kamu yararını ve haber alma özgürlüğünü ön planda tutarak ilerliyoruz.
 
Bu anlamda mücadele ettiğiniz ve de başarılı olduğunuz en büyük kriz neydi?
İtibar yönetimi hizmeti için bize gelenlerin yaşadığı kriz, kendileri için en büyük kriz oluyor. Hatta bazen bizim konuya soğukkanlılıkla yaklaşmamıza şaşırıyorlar. Halbuki biz daha önce benzer krizlerle pek çok defa karşılaşmış oluyoruz.
Bugüne kadar pek çok şirket, şirket yöneticisi, ünlü ve sıradan vatandaşa itibar yönetimi hizmeti sunduk. Bu hizmeti sunarken yüzde 100 gizlilik esasına dayanarak hareket ediyoruz. Vaka üzerinde çalışanların dışında şirket içerisinde de hiç kimsenin konuyla ilgili bilgisi olmuyor. Tamamen özel bilgi.
 
Twitter'da TT olmak bugünlerde çok kolay ancak bu TT’ler marka kimliğini parlatmakla beraber saygınlığı kaybettirme üzerine de kurulu olabiliyor. Bot hesaplarla mücadele her geçen gün zorlaşıyor. Böyle durumlarda ünlü isimlere / kurumlara neler önerirsiniz? Bot hesaplarla nasıl mücadele edilebilir?
Evet, Twitter’da TT olmak çok kolay, internet üzerinde kısacık bir aramayla 150 -200 TL karşılığında 15 – 16 yaşında gençlerden bu hizmeti satın alabilirsiniz. Bütün sosyal medya platformları bu gibi manipülasyonları önlemek için çalışıyorlar, fark ettikleri anda da hesapları kapatıyorlar. Son dönemlerde bot hesapların yanı sıra, kullanıcıların dikkatsizce verdiği “authorization”ları da kullanarak manipülasyon yapılıyor.

Bundan korunmanın en kolay yolu verilen “authorization”lara dikkat etmek.

Sosyal medya doğası gereği sahtelikleri kaldıran bir yer değil. Tam tersine çoğu konunun ortaya çıkmasına vesile oluyor. Yapılan manipülasyonlar, alınan sahte takipçiler, zorlama TT’ler hepsi çok kolay anlaşılabiliyor. Hangi ünlünün veya markanın kaç tane sahte takipçisi var, kaçını satın almış, nasıl TT olmuş belirlemek 5 dakika bile almıyor.
 
Sosyal medyayı aktif kullanan herkesin mutlaka yapması gereken şeyler neler? Bu konuda yanlış bilinen doğrular var mı?
Sosyal medyada bilinçsiz yaptığınız paylaşımlar birkaç yıl sonra başınızı ağrıtabilir. 15 yaşındayken çok komik bulduğunuz bir paylaşım 25 yaşına geldiğinizde işe alınmama sebebiniz olabilir. Bu yüzden paylaşım yaparken ince eleyip sık dokumakta fayda var.

Bir de lütfen kolay hatırlanabilecek, basit şifreleri seçmeyin. En pahalı ve güvenli sistemleri kurdursanız, bilgisayarların önüne ejderhalar dizseniz bile kolaylıkla tahmin edilebilecek bir şifreniz varsa veya şifrenizi unutmamak için ekranınızın köşesine yapıştırdıysanız geçmiş olsun! Yaptığınız bütün güvenlik yatırımı çöp oldu bile. Hele bir de aynı şifreyi her hesabınızda kullanıyorsanız bütün hesaplarınızı bir anda kötü niyetli insanlara kaptırıverdiniz.  

Röportaj: Cansu Uras 
Fotoğraflar: Alper Kemal Özkorkmaz
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER