“Özür dilerim, daha önce gelmediğim için…”
Hafta boyunca, Sen Anlat Karadeniz için yazılan yorumların çoğunu okudum. Bir sürü güzel şeylerin yanında, öyle altı boş eleştiriler vardı ki; hayretle baktım yazılanlara. Neymiş efendim, dizi, şiddet güzellemesi yapıp, şiddete teşvik ediyormuş. Bölüm boyunca, “Vedat gibi cani olma, Tahir gibi merhametli, vicdanlı ol. Görmezden gelme. Bana ne deme.” mesajı veren sahnelerden, nasıl olur da şiddet güzellemesi yaptığını çıkartırsınız, cidden merak konusu. Sizi rahatsız eden, sahnelerin vicdanınıza dokunup, bir şeyleri sorgulatması mı, yoksa görmezden geldiklerinizin gözünüze sokulması mı? Ve gerçekten merak ediyorum, sahiden bu kadar yabancı mısınız izlediklerinize? Eğer öyleyse, aynı dünyada yaşamıyor ve aynı haberleri işitmiyoruz demektir.
 
Bence, dizinin şiddet konusunda eleştiri almasının tek sebebi, insanların hâlâ bazı şeylere gözlerini yummak istemesi. Ama hatırlatmalıyım ki; siz görmezden geldiğinizde, kadınların çığlıkları susmuyor. Siz görmezden gelmeye devam ettiğinizde, Özgecan, Cansel, Dilek’in o iki minik yavrusu Elif ve Hira geri gelmiyor. Adını bile duymadıklarınız; Özlem, Mine, Türkan, Esra, Müzeyyen, Azize gibi binlercesi ve  2017 yılında şiddetten ölen 328 kadın geri gelmiyor. Siz görmezden geliyorsunuz diye, kadınların acıları dinmiyor… Bırakın artık bahaneler bulmayı. Gözlerinizi açın, vicdanınızın sesini duyun artık.

“Özür dilerim, daha önce gelmediğim için…” Ah bu cümle… Bölümün en duygusal anlarından biriydi benim için. Tahir’in o güzel yüreğini severim! Ama, şimdi bir konuda anlaşalım: Tahir Kaleli, Karadeniz kültürüyle büyümüş, sevgisini nasıl göstereceğini bilmeyen, büyük ihtimalle daha önce kalbinin yerini bile fark etmemiş, aşkla tanışmamış, bir kadına nasıl davranması gerektiğini bilmeyen bir adam. Büyürken ağabeyinden, babasından, anasından neyi nasıl gördüyse, onu yapıyor. Doğru veya yanlış. (Anlattırmayın şimdi bana, Bandura’nın Sosyal Öğrenme kuramını.) Hareketleri, tavırları, hiddetten şiddetten değil, hem kendini nasıl ifade edeceğini bilememesinden, hem de neyin doğru neyin yanlış olduğunun farkında olmamasından. Çevresinde bir kadına nasıl davranılır görmemiş ki adam.
 
"Göğe bakamıyorsak, aynı yere bakalım." temalı :)

Bölüm boyunca, tüylerimin diken diken olduğu çok fazla sahne oldu. Özellikle Nefes, Vedat’la yaşadıklarını hatırladıkça, yüreğimin sızlamasına, gözlerimden yaşlar süzülmesine hakim olamadım. İrem Helvacıoğlu ne kadar güzel hissettiriyor Nefes’in acılarını. Gerçekten çok başarılı canlandırıyor karakterini. Aynı zamanda minik yıldız Demir Birinci, o masum suratı, vallahi mıncırırım! Bence, Yiğit’e de çok güzel sahneler ve replikler yazılıyor. İnsanı, can evinden vuran cinsinden. 7 yaşında, ilk defa korkmadan uyuduğunu söyleyen bir çocuk. Hayatında hiç bakkal görmemiş, dışarda oyun bile oynamamış… Annesi dışında, ilk defa birinden sevgi görüyor ve korunuyor. Bu durumda Tahir’le aralarında çok güçlü bir bağ olacak. Zaten, nasıl olmasın ki? Ve evet, onun  da dediği gibi, onlar “Accayip yenilmez bir takımlar.” artık. Bu bölüm en sevdiğim detaylardan biri de, Nefes ve Yiğit’in anne-oğul olarak bir nebze de olsa, normale dönmeye çalışmaları oldu. Normal bir anne çocuk gibi atışmaları, Nefes’in anne panikleri ve Yiğit’in somurtmaları bence çok sevimliydi. (Bu arada, anne-çocuk arasına girilmez Tahirciğim. Yanlış örnek oluyorsun çocuğa. ^.^) Zaten bu dozu yakalamak çok önemli bence. Dram, sadece gözyaşı demek olmamalı çünkü. İlk bölümde de, bu bölümde de, ben o yumuşak dokuyu ve geçişleri sevdim.
 
Ben bir dizi ya da film izlerken, karakterlerle muhakkak empati yapmaya ve onları anlamaya çalışırım. Mustafa’ya biraz sinirleniyoruz ama, onun da haklı olduğu yerler var. Nefes’i daha tanımıyor bile. O, onun için hâlâ Vedat’ın karısı, namusu. Kardeşinin başını belaya sokan birinden başkası değil. Üstelik, mevzu bahis; Tahir’in, yani kardeşinin ve en önemlisi ailesinin canı, hayatı. Bu hiç de kolay bir şey değil. Adam kendince çıkış yolu arıyor. Elinden geleni yapmaya çalışıyor. Bence zaten içten içe Tahir’i takdir ediyor ama; şimdilik belli edemiyor. Eminim ki, ilerleyen zamanlarda Tahir ve Nefes’e en çok destek olanlardan biri o olacak. (Yazarken, kendi de pek inanmadı ama, olsundu.)

Yazı devam ediyor..
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER