Aşk imiş her ne var âlemde*
"Acaba bu güzel kız, canavara âşık olur muymuş?"
İnsanın hamuruna iyiliğin de kötülüğün de mayası karılmıştır. İyiliğin ve kötülüğün tohumlarını bir arada taşır insan. Her ikisi de büyüyebilir insanın içinde, yerini yadırgamadan. Ve çoğunlukla, ikisini birden büyütürüz; bazen birini diğerinin ardına gizleyerek, bazen birinden kaçıp diğerine tutunarak, bazen ikisine birden sarılıp güç alarak. Tercihlerimiz önemlidir, çünkü o tercihlerdir alelade bir hikâyeyi bizim hikâyemiz yapan. Ve ille de başımıza gelenlerdir tercihlerin seyrini bozan, tasarılarımızı boşa çıkaran. Yani kesin bir doğrusu yok bu meselenin.
 
Ne siyahın ne beyazın, ne kötünün ne iyinin, ne Ferhat'ın ne Aslı'nın tarafındayım bu hikâyede. Çünkü bütün bunların bir hikâye olabilmesi için iki tarafın da varlığı zaruri. Ve iyilikle kötülüğün iç içeliği, birbirinin içinde büyüyüp küçülmesi, dolup boşalması gibi onların hali: birbirlerinin zıttı değiller, tahterevallinin karşı uçlarındalar, biri yükselirken alçalıyor diğeri. Hareketin kaynağı ise aşk. Şimdilik yalnızca ima edilebilen, gerçek anlamıyla söze dökmekten köşe bucak kaçılan aşk. Mesele aşk…

"Gazete kâğıdı cam silerken daha iyi sonuç veriyor."
 
Şükür ki meselemiz aşk, başka türlü olsaydı, iyiliği ve kötülüğü, güzeli ve çirkini, tercihleri ve zorunlulukları konuşup tartışıyor olmazdık. Döner sırtımızı giderdik başka yönlere. Oysa aşk var, onlar aşkı kavramak ve yaşamak için kalıyorlar bu hikâyede, bizler de tanık olmak ve nasiplenmek için. Üstad Fuzulî boşuna söylememiş: Aşk imiş her ne var âlemde.*
 
Aslı haklı, insan tercihleriyle yaşar, iyi ya da kötü biri olmayı, yatakta ya da yerde yatmayı, gitmeyi ya da kalmayı seçebilir, seçimlerinin sonuçlarına da katlanır. Fakat Ferhat da haklı, hayat önümüze her zaman seçenekler sunmaz, bazen seçemez hale getirir bizi, bazen seçenekleri çekip alıverir önümüzden.

 
"İstersen başka hastaneyi soyalım."

İyi olmak Ferhat'ın dediği kadar kolay değil, o yollar hep çetrefilli. Herkese baş eğmekle, ağzımızın tadı kaçmasın diye düşünmekle, sessiz kalıp etliye sütlüye karışmamakla iyi olunmuyor. İnsan hiçbir şey yapmazsa iyi olur, ama kötü olmak için illâ ki bir şeyler yapmış olması gerekir diye de düşünemeyiz. Zaten iyilik ve kötülük, böyle net çizgilerle ayrılamıyor birbirinden her zaman. Yüzlerce yıldır, çağın en önemli düşünürleri tarafından tartışılmış, yine de tüketilememiş bir konu bu. Belli ki Ferhat, bu konu üzerine Aslı'dan daha çok kafa yormuş, daha ince düşünmüş pek çok şeyi. Karşılaştığı kötülüklerle mücadelenin yolunu da karanlıkta bulmuş. O karanlığı hiç tanımayan Aslı'nın böylesine şaşırması, öfkelenmesi doğal. Ama o da bu hikâye ilerledikçe anlayacak iyi ile kötünün iç içe olduğunu.
 
Ferhat'ın yanıldığı bir yer daha var: Aslı'nın Ferhat'ı yaralı halde bırakıp gitmeyişinin nedeni, vicdanına hesap verecek olması değildi, kalbine hesap verecek olmasıydı. Evet, bunun ardında da bir bencilliğin yattığı doğru, ama iyi insan olmak için değil, kaybetmemek için kurtardı Ferhat'ı Aslı.
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER