Sena-Yamaç Koçovalı <3
Bölümler ilerledikçe, Sena ve Yamaç’a alışmaya başladım. Bu bölüm ekstra keyif aldım sahnelerinden. Mahallede herkes Yamaç’ın elini öpmeye eğilirken, Sena’nın gelip öpmesi aşırı eğlenceli bir sahneydi. Sena, genel anlamda enerjisi yüksek bir kadın. Aynı zamanda eğlenceli de. Çekip gidebilirken, Çukur’da kalması ve Sultan gibi bir kadınla aynı evi paylaşmaya devam etmesi de aşkın aldırabileceği güzel risklerden. Bölüm boyunca sevdiğim birçok sahne vardı dedim ya, işte onlardan biri de, Sena’nın Sultan’a ayar verdiği –sonuna kadar hak etmişti, çok mutlu oldum- Yamaç’ın da, annesine gelip güzel bir hatırlatmayla, “Sena’ya kötü davranma anne.” demesiydi.
 
Ay, şu an fark ettim de; ben bu bölümü bayağı sevmişim. Her hafta üstüne koyarak gitmeye devam ediyor Çukur.
 
Sultan ilk bölümden beri benim için soğuk, duygularını zerre belli etmeyen, anlamsız bir şekilde acısını bile yaşamayı reddeden bir kadın. Bölümün ilk başında da, “Tamam acılarını kimseye göstermesin de, en azından biz görelim artık.” diyordum ki; hemen peşine, hüngür hüngür ağladığını görmek, hâlâ insani duygularının var olduğunu hissettirdi. Kadının o kadar keskin çizgileri var ki; evde olması gereken normal şeyler bile, sayesinde anormalmiş gibi karşılanıyor. Yok sofrada konuşmayın, yok Yamaç gelmeden yemek yiyemeziniz vs. Sena’yla olan ilişkisinde de, ona hemen adapte olmayacağını zaten biliyorduk. Ama ilk andan Sena’ya “hata” muamelesi yapması da, çok çirkindi. Önce bir kızı tanımaya çalış, önyargılarını kenara bırak. Sonra karar ver hata olup olmadığına öyle değil mi?


Güzel sahneydi.
 
Sena ve Sultan’ın tabii ki kültür farkı var. Ama ikisinin de ortak bir sevdiği var bu hayatta. O da: Yamaç. O yüzden ikisinin de kalkanlarını indirip, biraz da kendilerinden ödün verip, birbirlerine alışmaları lazım. Burada da, Sena’ya çok büyük iş duruyor. Mesela İstanbullu Gelin’de Süreyya’nın en çok takdir ettiğim davranışlarından biri de, karakterinden ödün vermeden, sevdiği adam için Esma Sultan’ın düzenine bir şekilde ayak uydurmaya çalışmasıydı. Sena’dan da bunu bekliyorum işte. Bazı şeyler için, onun da biraz çabalaması lazım.
 
Kısa kısa notlar
Paşa’yı izlemekten aşırı keyif alıyorum. Dizideki favorim. ^.^
 
Celasun hâlâ kapalı kutu. Yamaç’ın onunla ilgilenme fırsatı henüz olmadı ve baya belli, Koçovalı ailesine içten içe kin besliyor, dışarı vurması yakındır.
 
Rüya kısa süren bir iş oldu ama; İlayda Alişan’ı orada birkaç bölüm izleme fırsatı bulmuştum. Cemre gibi kötü bir kızdan sonra, onu Akşın olarak izlemek keyifli. Akşın, çok saf ve temiz bir karakter. Celasun’u da sevdiği aşikâr. Ama bence Celasun onu sevmiyor. Çok soğuktu kız arkadaşına karşı. Zoraki bir “Seni seviyorum.” döküldü ağzından. Büyük ihtimalle Koçovalı’lara yakın olmak için onu kullanacak.
 
Karaca’nın, Celasun’da gözü var gibi hissediyorum. Celasun’un pek umrunda değil gibi ama; yine de bu işler belli olmaz. Ve ben Karaca’yla olursa üzülürüm.
 
Bölümde, Meke’nin emniyet kemersiz araba kullanmasına, Yamaç’ın “Kemerini tak” vurgusu yapması çok güzel bir mesajdı. Tebrikler.
 
Sena’nın “Canım turşu çekti.” dediği anda, Sultan’ın gözlerinde korku kalp ben. ^.^
 
Haftaya görüşmek üzere.
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER