Gözüme batan, ikna
olmadığım şeyler elbette var. Aslı'yı araştırırken Cem'e, Cem'i araştırırken
Aslı'ya ulaşamamalarını zinhar anlamadım mesela. En kolay ulaşılacak şey
soyadlarıyken bu benzerliğin ardına düşmemek, Aslı'nın bir sürü fotoğraf
bulundurduğu duvarlarında Cem'e rastlamamak, Aslı her fırsatta abisinin polis
olduğunu söylerken bu polis kimmiş diye sormamak anlaşılır şeyler değil.
Cevval komiserimiz
Cem'in, kendi doğum gününe gelmeyen, saatlerdir de haber alınamayan kardeşini
merak etmemesi de ona keza. Her şey bir yana, en bilinen dizi klişelerinden
biridir Organize İşler Komiserinin ailesini yedi düvelden sakınması. O pek
çoklarının işine taş koymuş, ipini çekmiştir, kendi ailesinin intikam için
kullanılmasından çekinir. Bunu geçtik, kardeşini merak eden arkadaşını
sakinleştirmeye çalışıyor bizimki. Bu rahatlığı, bu sakinliği gelecek
bölümlerde de korusun bari de ikna olalım.
Aslı'nın Ferhat'ın istediği ameliyatı yapmamak için direnmesini de yadırgadım.
Her ne olursa olsun yaralı ve hayatı tehlikede olan biri varken öncelik onu
kurtarmak olmalı. Hekimler Hipokrat yeminini bunun için ederler, canı her şeyin
üstünde tutmak için, önce yaşama değer vermek için. Aslı'nın sorularını, sorgularını
anlamıyor değilim, yalnızca yersiz, zamansız buluyorum.
Repliklerin bize
karakterleri ve hikâyeleri anlatmaya çalışması açıkçası yordu beni. Yeter'in
"üvey kardeş" olduğunu ve bir tek Ferhat'ı sevdiğini, Yiğit'in
İstanbul'a tayin olduğunu vesaire çok gereksiz yerlerde öğrendik. Bunları
elbette bir şekilde öğrenmeliydik, itirazım buna değil. Öğrenmiş olmak için
öğrendik, duyduklarımız yerine oturmadı, hap gibi bir seferde aldık,
hoşnutsuzluğum ondan. Bütün o söylenenler alelade konuşmalar içinde fazla geldi
bana. Ve bazı replikler de fazla süslüydü yine, diyalog gibi değil, atışma
gibiydi. Ve bunun oyuncularla, oyunculukla ilgili olmadığına eminim. Ne cast'ta
ne de rejide gözüme batan bir şeyler oldu. Ama kulağımı tırmalayan replikler
vardı bol miktarda.
Son olarak,
Ferhat'ın dövmesinin gizemini ya da hikâyesini hiç merak etmediğimi söyleyeyim.
Fragmanda dövmeyi ilk gördüğümde aklıma ilk gelen şey, Kara Para Aşk'ta Elif'in sırtındaki noktalardan ibaret dövme
olmuştu. Anlamı "koşulsuz sevgi" olan ve Elif'in hikâyesiyle hiçbir
ilgi kuramadığım tuhaf dövme. O yüzden bu dövmenin sadece dövmeci kadına gitme
bahanesi ya da ne bileyim, Ferhat'ın indirdiği adam sayısı gibi düz bir anlamı
vardır umarım. Bazen fazla derine inmemek de güzeldir; sığ sular da çekicidir.
Dövme sayesinde ilk
kez bir karakterin ense tıraşını görmüş olduk ekranda. Ferhat'ı büyüten, baba
bildiği adam berbermiş ya, aynaya bakmadan enseyi alabiliyor adam, ustura
hakimiyeti genlerden değil, yetiştirilmesinden. Bunu görmüş olduk. (Böyle mi
düşünmeli?)
Ense tıraşı da hiç fena değilmiş^^
Siyah Beyaz Aşk'ta
henüz aşk görmedik fakat bir dolu aşk olasılığı gördük. Yalnızca aksiyonla
değil aşkla da kanımı kaynatacağımdan hiç şüphem yok, yolu açık, nabzı yüksek
olsun. Bir kez daha: Griler aşkına!