Kızıl ormanlar mı dersin, eflatundan çöller mi?*
Bölümün en baldan tatlı sürprizi ise Osman’ın yürek hoplamasıydı. Geçtiğimiz bölüm yolda çarpışıp telefonları karışan hanım kızımızla bir ilişkiye mi koşacaklar diye düşünürken, ertesi hafta onun yerine telefonunu getiren kuzeniyle yaşadıklarına doyamamak varmış meğer izleyicilik kaderimizde. Tıpkı Süreyya’nın onun yardımına koştuğu gibi koştu o da Burcu’nun yardımına. Tabii o sırada ne Osman ne de biz biliyorduk o kızın, Esma Sultan’ın gençlik aşkı Garip’in kızı olduğunu. Biz öğrendik ama Osman hala bilmiyor. Bu ilk karşılaşmadan sonra üstüne bir de Bursa’da kitapçıda karşılaşmaları, Osman’ın o mahcup hali, çok şükür Burcu’nun daha cesur olması ve nihayetinde telefon alışverişinin gerçekleşmesi ne de hoştu. Osmancığıma bir kitapçının ortasında yeşeren bir aşk yakışmazsa ne yakışırdı?


Sevmek Esma'ya da yakışırmış bir zamanlar

Dizimize katılan bir diğer avukat ise Tamer Levent tarafından canlandırılan Garip Bey. Aşırı karizmatik bir kimse olduğuna inanmamız için çalıştığı binaya girdiğinde kadınların sevinçle sağa sola koşturması ve masasında portakal suyunu hazır bulundurmaları gibi cılk klişeleri saymazsak ben Garip Bey’le tanışmamızdan memnunum. Adem’in avukat diye onu arayıp bulmasından tuhaf bir durum olduğunu anlamıştık tabii ama Esma Sultan’ın gençlik aşkı olduğunu görünce aşırı mutlu oldum doğrusu. Demek Esma Sultan’ın da bir kalbi varmış, demek Esmalar da severmiş. Boran soyadı uğruna yitip giden ama hala unutulmadığını hiçbir şey olmasa Esma’nın yüzüne düşen o genç kız gülümsemesinden anlayabileceğimiz bu aşk, sezonda en çok konuşacağımız şeylerden olacak belli ki.

Bütün bu yazdıklarımın üstüne yine de diziden en çok aklımda kalan Ahmet Ali Arslan’dan ‘*İçimde bir Dağ’ eşliğinde ayrı yataklarda birlikte uyuyan Süreyya ve Faruk. Bu yazıyı yazarken de hep bu şarkı çaldı fonda, size de tavsiye ederim. Sevenler kavuşsun isterim, iyi seyirler dilerim. 


BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER