Bu hafta Dizi-Yorum yazıma bu aralar Savaşçı ile aynı
türde olan Söz dizisinin senaristi Ethem Özışık’ın Ranini.Tv için verdiği özel
röportaj ile başlamak istiyorum. Özışık'ın röportajından, sizinde ilginizi çekeceğini düşündüğüm bir kaç cümleyi paylaşarak başlamak istiyorum;
Şu bir gerçek, kimse annesinin
karnından terörist olmak için doğmaz. Çolak hikâyesinde anlatmaya çalıştığımız
gibi. Terörizm, aşağılıkça, insanlık dışı bir eylem; orası kesin. Ancak bazı
insanlar için de hayatta kalmak için tek çare bu tip örgütlere angaje olmak.
Bu
cümleleri okuduktan sonra Savaşçı’nın yeni karakteri Rojda’ya da bakış açım
değişti. Kurnaz, dişli ve uzun soluklu bir düşmanın/düşmanların varlığı hep
aradığım şey olduğunu bu sayfalarca birkaç kere dile getirdim. Rojda’yı görür
görmez kiniyle, hainliğiyle, hıncıyla, hırsıyla, acılarıyla kendi hikayesini
getirdiğini biliyorduk. Sanırım bundan sonra Rojda'yı daha yakından inceleyeceğim.
***
İzlediğimiz üzere bu hafta Kılıç Timi'nin hem sivil hem de üniformalı
halleri oldukça hareketliydi. Sivil hayatlarından başlamak istiyorum. Çünkü
Kılıç Timi’ne gülmek çok yakışıyor. ^^
Aslı ve Kağan’ın aradığım ve özlediğim ilişki
seviyesine gelmiş olmalarından ötürü çok mutluyum. Tabii burada Kubilay’a kucak
dolusu teşekkürlerimizi göndermeyi unutmayalım. Acaba kendisine bir telefon
numarası versem, arayıp arkadaşla konuşsa... Ahahaha. Şaka bir yana Kubilay’ın
Aslı ve Kağan üzerinde emeği büyük. Ona ne mangallar yaksak, ne kekler yapsak
az. Aslı ve Kağan arasındaki aşkın didişmesi de güzel. Bunun üzerine Kubilay’ın
da yerli yersiz doldurmasının ardından Kağan’ın birden parlayıp, ardından da
oturup düşündüğünde ne kadar makul adımlar attığını görmek daha da güzel. Kağan
içi dolu ve tutarlı bir karakter olarak yaratılmış olduğuna en baştan beri emindim. On iki
bölümdür “Kağan’ın hayatının bu kısmı da boşlukta kaldı!” dediğim bir yer
olmadı. Ancak Aslı’ya karşı ise hep bir adım gerideydim. İlk önceleri, Aslı’nın
sahip olduğu bakış açısıyla Kağan arasında sağlam bir çatışma bekledim. Üzerine
Aslı’nın babasının damdan düşer gibi gelmesi, alakasız bir şekilde çıkması
derken… Ortalık biraz karıştı. Ancak şimdiki halinden ben dahil tüm Savaşçı
seyircisinin memnun olduğunu düşünüyorum. Biraz da Selver Hanım Teyze’nin
kanatlarının altına da girme ihtimalini de düşünürsek… Aslı ve Kağan’ın
tatlı-romantik sahneleri dışında bir de Aslı’nın Yüzbaşı Kağan Bozok’a destek
halleri izlemekten keyif aldığım sahneler arasına hızla giriyor. Kağan ile Aslı’nın
telefon konuşmaları sırasında Kağan’ın birden çatışma içinde kalması, Aslı’nın
bu duruma telefondan şahit olması, ne yapacağını bilemeyen panik halleri… Yıldız
Çağrı Atiksoy’a sadece bu sahnede bile hissettirdikleri için sevgiler, ellerine
kollarına, emeklerine sağlık.
Ancak bir de bu sayfalara söyle bir soruyu düşmek
isterim: Aslı, sürekli “Aman Kağan’ın başına bir şey geldi mi?” sorusuyla ne
zamana kadar başa çıkabilecek? Şüphesiz ki yıpranacak. Peki, bu yıpranma süresi
ne kadar olacak, ilişkilerini nasıl etkileyecek, izleyip göreceğiz.
Bozoklar-Ev’den devam edelim. Burada Serdar’ında
kayıtlı adresinin Bozoklar-Ev olduğunu düşünürsek. ^^ Sevgili senaryo
ekibimizin on iki bölümdür top çevirdiği Serdar-Yıldız konusu da o evde,
biliyorsunuz. Ben de herkes gibi Yıldız’ın ciddi anlamda ne zaman harekete
geçeceğini merakla bekliyorum. Yoksa dizinin ömrü yettiği müddetçe Yıldız-Serdar
ilişkisi “Ay yanacığında kömür kalmış!” seviyesinde mi geçecek? Korkuyorum. Kaldı
ki Yıldız’ın Serdar’a ince dokunuşlarını Emre fark etmeye başladı bile. Burada
hepimizin olduğu gibi benimde aklıma iki farklı alternatif geliyor. Emre’nin
Yıldız’a karşı hisleri olma ihtimali ya da daha fenası… Serdar’ı tüm timin
diline sakız etme ihtimali. Yalnız bu ihtimalde Kağan’ın hışmından kendisini
koruması gerekecektir. Düşünmek bile istemiyorum. Sonuçta kimse Aslı’ya
tereyağı süremeyeceği gibi Yıldız’a tereyağı da süremez! (Hehehe)
Favori çiftim Hatice ve Bayram’a gelirsek… Bayram’ın
gönlünü açtığını gördük ya. Hatice ve Bayram’ın birbirleri için ilk ve son
olmasına ne diyorsunuz? “İlk aşk ve ilk görüşte asla yanılmaz!” teorimi bir kez
daha kanıtlayan tüm ekibe sevgiler, saygılar! ^^
Herkesin özel hayatına burnumuzu soktuğumuza göre
artık biraz iş konuşalım değil mi?
Yazı devam ediyor...