Çolak'ın kaçıp kurtulan eski adamının itirafçı olmasıyla öncelikle iki takım odaklı bir şekilde yeniden askeri operasyonların ağırlık bastığı kısma dönmüş olduk. Çalınan İHA'nın peşine düşmüşken yolları Sebo ile kesişse bile karşılıklı kimseye bir şey olmadı yine. Zaten buranın daha önemli kısmı Eylem'i vurduğu için kendince bunalımda olan Fethi'nin durumuydu.
Kendisi çocuk yaştaki keskin nişancıyı vurmada tereddüt etti de kuzum senin ekibinin ölmesine ramak kaldıydı? İki şeyi birbirinden daha çabuk ayırsan, hatta hiç karıştırmasan olmaz mıydı acaba? Hadi sana kolay gelsin. Sahi bir de Fethi'nin eli ne çabuk iyileşti? Mosmor olmuştu geçen sefer, o kadar kopma muhabbeti yaptık hatta. Kendinin kabul etmemesini anlarım da bari ekip az da olsa ara verdirseydi.
Bunun sonrasında ise adım adım Kurtdereli'nin şehit oluşuna ilerledik diyebiliriz. İtirafçının hayatta olduğunu anlayan Çolak, hayırsız evlat Bezir'i kullanarak önce ailesinden kurtulmasını sağladı. Ardından da canlı bomba olarak Bezir'i ekibin topluca katıldığı iftara yönlendirdi. Bunun haberini alan ekipse Bezir'i aramaya başladı ama nihayetinde onu durduran üstüne kapaklanarak müdahale eden Kurtdereli (Ahmet Kartal) oldu. Allah gani gani rahmet eylesin de dikkatimi çeken iki nokta oldu:
* Canlı bomba olan Bezir'in pimi elinde bir şekilde meydana yürümesi biraz fazla 'ben buradayım' hareketi değil miydi? Tamam genç ve amatördü ama salak mı peki bu çocuk?
* Daha önemlisi: Hiç kimsenin silahı yok muydu? Hiç mi yoktu? Peki.
Sonrasını ise güzel çektiklerini düşünüyorum. Ağlama konusunda özellikle Feyzullah olmak üzere iyi iş çıkardılar, Yavuz-Çolak konuşması da sağlamdı mesela. Hatta Mücahit'in dedikleri bile takılacak cinsten falan değildi. Cenaze ve Kurtdereli'nin oğlu kısmına da diyecek bir şeyim yok zaten. Sadece şehitlik mertebesi konuşmalarını bir doz daha az tercih ederdim, o da artık böyle bir durumda zaten aslında olması gereken bir şeydi.
Gelelim bölümün bombasına... Nasıl oldu da bir türlü ölmediği kısmını sorgulamasam daha iyi diye düşündüğüm itirafçı hastanedeyken Bahar'ın da olduğu bir sahnede ağzından koca bir bakla çıkarıverdi: "Çolak'ın bir oğlu var." Hadi işin yoksa buyur buradan yak.
Bir ihtimal elbette aile meselesi hala karmakarışık olan Yavuz. Çolak da zaten Yavuz'un ailesi konusunda fazla bilgili gibiydi. Ama bana oha seviyesinde bir durum gibi geldiğinden ben ekibin içindeki "köstebek" kimse onun oğlu çıkması isteğindeyim. Belki tipten kurtaran Aşık mesela. Hem Büyük Bey her kimse onun Yavuz'un babası çıkması ihtimalini de baltalamamış oluruz. Üçüncü ihtimalse ailesini hiç tanımamış Ateş. Gerçi bu adam bunu bildiğine göre Çolak'ın iletişim içinde olduğu birisi sanki,biraz zor.
Aşk cephesi ise genel olarak bildiğimizden halliceydi açıkçası. Eylem-Fethi ikilisinin üstüne bir bardak suyu içiverdik. Bahar-Yavuz ise iki sahneyle geçmiş oldu. Geçen bölüme göre daha fazla olsa bile odak noktasının yine bu tarafa kaymaya müsait olmadığı bir bölüm izledik zaten. Askeri operasyonlar bir yana önce Eylem öldü, ardından ekipten birisi şehit oldu sonuçta. Ama aklımdayken yazmış olayım:
Yavuz-Bahar'ın hastanede konuşurken söyledikleri "Beni hep yanlış anlıyorsun." ve "Sen de kötü anlatıyorsun," cümleleri tam olarak şimdiki ilişkilerinin özeti sayılır. Davetten hemen sonra Bahar'ın evinde de bunlar olmuştu zaten. Nazlı ve Ateş'in Kurtdereli'nin ardından yaptığı telefon konuşmasını zaten saymıyorum. Bir de Feyzullah'ın annesi sayesinde tanıştığı kızla iletişiminin devam ettiğini öğrendik. Ne ara barıştıklarını merak ettim ama önemli bir detay değil nasılsa. Bu ikiliyi korumaya devam edelim mümkünse.
Bu bölümlük de durum böyleydi efenim, on bölümü devirmiş olduk böylece. Gelecek bölümde Çolak'ı indirmeden geri dönmemeye and içen ekibe kolay gelsin o zaman.