Kerim ve Mahir’in Tamer Bey’i ziyareti sırasında özellikle
bir yere takıldım. Tamer Bey’in cinayet odaklı sorusu karşısında
duraksayan Mahir ve o andan sonra hayatı bambaşka akan Kerim. O sahne yaşanmasaydı
Kerim, Hülya’dan da bu kadar çekinmezdi herhalde.
Mahir: Dostluk mu? O ne?
Kerim: Aman ben de çok meraklıydım dostluğa.
Hülya’nın Kerim ve Mahir’i Tamer Bey’e göndermesi, parmağına
yüzüğü takmasına neden oldu ki ona da geleceğim. Lakin Tamer Bey, Mahir’in
hislerini anlamadı mı onu merak ediyorum. Keşke aldığı notları okuma şansımız
olsaydı.
Gözleri doldu da sonra silkinip gülümsedi ya, işte o kısacık an çok acı.
Mahir… Geçtiğimiz bölümlerde cızırtılı hayallerine konuk
ettiği Hülya’dan geçip de mutlu olmasını dilediğim Mahir. Finalde kim nereye
savrulacak bilmiyorum ama mutlu olmasını özellikle istediğim iki isim var. Biri
Hülya, diğeri Mahir. Bir de Bade var ama ona mutsuz son hayal edemiyorum zaten. :) Fakat ikisi bir arada mutlu olamayacak gibi. Güzel adamsın
be Mahir. Keşke hep gülsen.
Bir de flashback göndermenle kahkaha attım Mahircim. Çok yaşa, çok yaşayın.
Sonsuza dek, birlikte <3
Kerim, tam bir prenssin. Ama artık parmağına diken
battığında çığlık atmadan evvel o dikeni çıkarmaya çalışıyorsun. İlk
zamanlardaki Kerim, yüzük yuvarlandıktan sonra o yüzüğü aramaya yeltenmezdi
mesela. Burnu düşse kaldırmazdı ayol, ne yüzüğü araması! Çok değiştin, büyüdün,
olgunlaştın. O ne güzel evlilik teklifiydi öyle? O ne güzel bir “Hatta mümkünse
senin kollarında ölmek istiyorum.” demekti.
Şeker stoğunu bitiren dede :)
Bayram Bey… Dünyanın en güzel dedesi Bayram Bey. Ceren’in
pamuk şekerinin poşetini cebine koyman da gözümden kaçmadı Bayram Bey. Peki ya
dünyanın en ürkütücü resimlerini Ceren çizmiş gibi evin her yanına dağıtmana
kaç puan? Olsun yine de kocaman yürekli bir adamsın kalbimde, tabii arada
kızıyorum ama olsun küs kalamıyorum seninle.
Ne güzel sahneydi be!
Ahmet Mümtaz Taylan ve Serkan Keskin’i karşı karşıya getiren
bir sahne izledik sayende. Bayram Bey’in tüm tatlılığıyla Tamer Bey de tanıştı.
Ne güzel sahneydi, gönüllerinize sağlık.
Cevher Kulesi iniş için izin verirken
Hülya, Kerim, Bayram Bey derken evde numara yapmayan insan
da kalmadı şükürler olsun. Fransız görgüsü almış Süheyla Hanım’dan parayla adam
tutup görümcesini korkutmasını bekler miydiniz? Süheyla Hanım tam bir kraliçe
edasıyla dersini verdi, çok şükür. Hatice Hala da final sahnelerinden eksik
kalmayarak Cevher Malikanesi’nin curcunasına ayak uydurdu haliyle. Olsun, Hatice
Hala da bizden, tam içimizden. Hangimizin çevresinde Hatice Hala gibileri
olmadı ki?
Hayat Şarkısı’nı neden seviyorum diye kendime sorduğumda
aldığım cevaplardan biri de yaşanmışlıklar oluyor ki Arda da tam oraya dokundu
bu hafta. Zaten her hafta herkes itinayla bir yerlere dokunup iz bırakıyor.
Tabii ki aksiyonsuz evlilik teklifi olamazdı, tabii ki o yüzük birtakım aksiyonların içinde bulacaktı kendini.
Gelecek hafta son kez iz bırakacaklar ve kalbimin içindeki
bir sandıkta sonsuza kadar uyuyacaklar. Haftalardır mutlu son hayal ediyorum lakin mutsuz bir sonsa hikayemize yakışan, o son
şarkının Hülya’nın Kerim’i terk edişiyle çalmasını isterim. Hem de en mutlu anlarında. Tabii mutluluk, herkesin kapısını çalmayacak. Birilerinin payına mutlu, birilerin payına mutsuz sonlar düşecek. Bakalım Mahinur
Ergun ve senaryo ekibi bizim için nasıl bir son hayal etmiş? Fakat Bade Cevher hassas noktam, lütfen onunla mutlu mesut vedalaşalım.
Hülya iç ses: Çok güldük başımıza bir iş gelecek demiştim ben zaten.
Kerim’in evde tek başına yaşarmış gibi odasından çıkışıyla,
Bahar’ın elini yüzüne kapatışıyla, Mehmet’in annesine şaşkın şaşkın bakışıyla,
Hülya ve Kerim’in birbirlerine yaptıkları misillemelerle, Bayram Bey’in çirkin
resimleriyle, kınasız kına gecesinde köçek oynatan Mahir’iyle, kamuflaja giren
Zeynep’iyle ve dahasıyla çok keyifli bir bölümdü. Emeği geçen herkesin
emeklerine sağlık…