Şimdi biz gelelim aşka, meşke ve tutkuya sevgili okur. Eğer düzenli bir dizi seyircisiyseniz, uydu frekanslarınız Türk kanallarına ayarlıysa ve belli bir yaşa gelmişseniz, dizileri -ne yazık ki- "şıp" diye çözüyorsunuz.
Yağız ve Hazan'ın "esas çift" olduğuna inanıyorum. Neden mi?
Çünkü Yağız ve Hazan'ın karşılaşması "dev prodüksiyon" oldu, henüz daha ilk bölüm finalinde.
Çünkü Yağız Hazan'ı "eskort" zannetti ve ortada kocaman bir "nefret" oluştu.
Çünkü Yağız ve Hazan hala birbirlerini anlayamadılar ve birbirlerine öfkeyle bakıyorlar. Ve bu öfkenin arkasına saklanmış tutku bu yüzden var.
Şimdi sevgili okurlar, Sinan ve Hazan esas çiftse, Yağız Hazan'ın masumiyetini anlayacak da ne olacak? "Özür dilerim yengeciğim." mi diyecek? Biz bunca şeyi bu yüzden mi izledik? Bu yüzden, esas çift Yağız ve Hazan olarak yola çıkılmıştır; bu zaten cepte. Yolda fikir değişir mi? Neden olmasın? Bazen oluyor böyle şeyler ama o zaman da bu cephe havada asılı kalır ve işin tadı kaçar.
Fazilet Hanım ve Kızları, yola tabiri caizse bomba gibi çıktı fakat çok yavaş ilerliyor. Uzun vadede kurgunun muhteşem olduğuna eminim, bunun alt yapıları serpiştiriliyor, görüyorum. Ama izleyici olarak, bu kadar yavaşlığı sevmeyiz biz. Tabiatımıza aykırıdır bunu sevmek. Ama oturur izleriz. Merak ederiz. Belki bu "eskort" mevzusu, sezon finaline bile sarkar yani, neden bu da olmasın? Olabilir. Ama seyirci kayıpları yaşanır ve reytingler düşer böyle olursa, ki düşüyor.
Sinan ve Hazan fazlaca yakıştırıldı. Yakışıyorlar da evet. Çok tatlılar. Ben de bayılıyorum. Ama o cepheden hikaye uzamaz. Çünkü hanım kızımız zaten aşıkmış, bey oğlumuz da aşık olmuş. Mutlu son işte. Araya ne girerse girsin; mutlu son. Skandal nedir? Sinan'ın Hazan'a sırılsıklam aşık olduğu anda Yağız'la Hazan aşkı başlamasıdır; işte canım Türk dizisi felsefemiz. Ve evet, skandallardır bir dizinin akışkanlığını sağlayan elementler sevgili okurlar.
O yüzden açık açık belirtiyorum. HazSin'ci de değilim; YağHaz'cı da değilim. Sadece izliyorum. Sevgili senaristimizin kaleminden akan her şeye saygım sonsuz. Şimdi, bu haftanın yorumuna geri dönmek istiyorum.
Hayatta sevmediğim bazı yakıştırmalar vardır. Bunlardan birisi de "ruh hastası"dır. Ama Nil'e yakıştıracak başka bir şey bulamadım. Allah da kimseyi Nil'le terbiye etmesin. Lütfen etmesin. Evdeki yardımcı kızımız dile gelse de Hazan'ın suçsuzluğunu ispatlasa bari. Ya da ispatlamasın. Belli ki haftaya "nezarethane aşkı" izliciiğiiiz, ben varım! Zira, Sinan'cığımın şeytan tüyü oraya da yansır, bağ bahçe olur oralar.
Bir maruzatım daha var sevgili okurlar. Buradan, yetkili kurum ve kuruluşlara seslenmek istiyorum. Ses deneme bir-ki! Efendim, hiç kimse Fazilet Hanım ve Kızları'nın sosyal medyasının zayıf olmasından rahatsız değil mi? Çünkü devir, sosyal medya devri malum. ^.^
Herkesin gönlüne ve emeklerine sağlık. Haftaya görüşürüz.