Aşk meşk...
Bahar gelmiş, hoşgelmiş.

Merhaba sevgili okurlar, bu hafta biraz gecikmeli görüşüyoruz. Heybeme doldurduğum başlıklardan ilk olarak Yasemin'i seçiyorum. Biliyorsunuz ki kendisi Egemen'lerin gelini. Aynı zamanda da eski iç çamaşırı mankeni. Ama ben buna bu kadar çok takılmıyorum. Ne var yani, olamaz mı? 

Yasemin'in geçmişinin kilitlerinin açılacağı anı merakla bekliyordum. Anahtarı kilide taktık döndürdük ama içeriye kapı zinciri takmışlar; görüş alanımız henüz dar. "Gizem 2" adında, gizemli bir geçmişinin olduğu adam birazcık canını sıktı Yasemin'in... Ahlaksız teklifte bulundu Yasemin'e. Eğer onunla bir gece geçirmezse neler olacağını biz henüz bilmiyoruz ama Yasemin iyi biliyor olsa gerek ki kendisini köşeye sıkışmış gibi hissetti. 

Allah affetsin, Yasemin'in Gökhan'ı yönetme şekline bayılıyorum. Yasemin, taksiye binip mekanı ve Gökhan'ı terk etme blöfü yaptığında, Gökhan arabayla yolu kesti ve Yasemin "İşte benim kocam!" dedi, beni aldı bir gülme. Neden güldüğümü inanın ben de bilmiyorum ama kurgu muhteşem! 

Sinan'ın babasına söylediklerine ben inanmamıştım. Ama Hazan inandı. Ve Sinan da söylediği yalana inanmak üzere. Aslında yalan da değil. Sadece Hazan'a karşı hissettiği şeylerin farkında değil, o kadar. Koleksiyonundan geçen kızları -ki onlara Sinan'ın "koleksiyon" dediğini düşünmüyorum- gördük. Hazan, o kadar farklı ki Sinan için; bu aşka dönüştü, kıvılcımı kalplere düştü, amanın! 

Ve Hazan'ın Sinan'a inanmasıyla beraber, dananın kuyruğuna ipler gitti. "Sen o geceyle ilgili ne biliyorsun Sinan?" sorusu, Hazan'ın dudakları arasından çıkıverdi. İşte bu sır, Hazan ve Sinan arasındaki en büyük engel. Çünkü bu sadece bir sır değil; Hazan'ın gururu aynı zamanda. Ve Sinan pişman. Her ne kadar sebepleri arasına Fazilet Hanım'ın cümlelerini sıkıştırıp, kendisini biraz olsun rahatlatsa da pişman. Ama sadede gelemiyor. Abisine ya da Hazan'a durumu açıklayamıyor. 

Hazan'ın Sinan'a bu konudan bahsederken öyle bir bakışı vardı ki; Allah için ben de Sinan olsam açıklayamazdım. "Hava ne güzel bak." derdim, daha da başka bir şey söyleyemezdim. Söylenmez. Keza, Yağız da Sinan'a "kasıtsızsın, yalansızsın" yakıştırması yaptı Sinan'ın dilini bağladı. O durumda da kalsam, yine söyleyemezdim. Yanlış mı? Evet. Ama bazen söylenmez. Sinan'a henüz kızmıyorum. 

Ama Yağız'a kızıyorum. Ece, karşısında bazı durumları açıklamaya çalışıyor ama asla oralı değil. Ben hayatımda, Yağız kadar SABİT FİKİRLİ bir kimse daha görmedim, çıldıracağım. Allah aşkına, bu nasıl proje çocuk? Ayarlarıyla oynamışlar, evde oturmuş, Babam ve Oğlum izliyor. Açaydım çakralarını da sana "Dinle!" diyeğdim Yağız. Lütfen dinle! 

Madem Ece dedik, Yağız dedik... Buradan devam edelim. Ece ve Yağız aşkı mı? Sanmıyorum. Galiba Ece, itinayla "Bakalım burada nasıl durur?" diye deneniyor, zira bunun başka bir açıklaması yok. Fazilet Hanım Teyze'm bu duruma seviniyor ama ben sevinmiyorum. Ece'ciğim Yağız senin abin yaşında evladım, ne yapıyorsun? Evet Hazım Bey de baban yaşında. Senin sadık yarin Yasin'dir çocuğum, ateşle oynama. Bugün "buz dolabı" sandığın şey, yarın seni yakar mazallah! Aman evlatçığım, uzak dur. Lütfen. 

Yasin'ciğim de Türk klişesine yakalandı. Omza konan parmakları gördü, bu bir. Birbirini tutan elleri gördü, bu iki. Gülümseyen yüzleri de gördü, bu da üç. Şimdi gelsin yanlış anlamalar silsilesi. Fragmanda gördüm, Yağız'a diklenecek. Diklenecek de acaba sonu nereye varacak, işte onu henüz göremiyoruz. 

Henüz göremediklerimizde bugün köşemizde, Yağız ve Sinan Egemen kardeşlerden hangisinin, "Egemen" olmadığı mevzusu var. Fazilet Hanım da göremiyor ama çok yaklaştı. Bu işin sonu ancak Egemen Yalı'sında biter söyleyelim. Zaten yalıya, Fazilet'i şikayete gelen gelene; bi' bitmediler. 


BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER