Dönelim Hülya’ya… Hülya’ya kızdığım en önemli konu İpek
meselesindeki tutumuydu. Hülya, bir şekilde yolunu bulup bu meselede İpek ve
Mahir’in yanında olmalıydı. Bir şey yapamasa da niyetini hissettirmeliydi.
Zaten bunu hissetse Mahir de köşesine çekilmezdi. Hülya ve Mahir’in küslüğü çok
tatsız, lütfen haftaya barışın.
Mahir, Hüseyin'e bir tane patlatsa üzülmezdim.
Mahircim… Sen önceliğini kendine verdiğinde mutlu
olabileceksin, umarım bunu sen de anlamışsındır. Ne İpek, ne Hülya; biraz olsun önceliğin 'Mahir' olsun. Çünkü seni üzgün gördükçe ben
de üzülüyorum. Biraz bencil olmakta fayda var sanırım. İstersen Kerim sana
biraz bencillik versin.
Tehdit etme; sarıl, öp.
Kerimcim… Sana olan
sevgimi tekrar tekrar masaya yatırmaya gerek yok. Fakat sen de şu kıvırcık
kafana Hülya’nın hayatındaki en önemli şeyin ailesi olduğunu sok istersen. Hülya'nın ailesi sadece senden ve çocuklardan da ibaret değil işte, Mahir de o aileden. Ve doğal olarak Mahir'in sevdiği herkesi de ailesine kabul ediyor. Uyurken saçını ne güzel okşuyordun sevdiğin kadının, neden yine canını yaktın?
Sizin dertlerinize birbirinizden başka derman yok işte anla, nasıl ki Hülya’nın
en büyük derdine derman oldun bırak o da senin derdinle ilgilensin. O olmasa,
kendi üniversiteni açma hayalleri kuramayacaktın farkında mısın? Farkına varsan
iyi olur çünkü içinde bulunduğun kalbi her seferinde biraz daha kırıyorsun. Gün
gelir, o kırıklar senin eline batar…
Biraz çocuk, biraz yetişkin.
Kalbindeki kırıklar her yanına saplanan Bade, canım Bade…
Herkesin mutlu olduğu anlarda yüzü gülsün diye elimden geleni yapmak istediğim
Bade. Kaçmak bir haykırıştı aslında ama sen babasının kolunun altında o eve
giren küçük kız olmadığını ‘Süheyla Hanım’ diyerek gösterdin zaten. Umarım sen
büyüdükçe kalbindeki kırıklar küçülür. Çünkü bu hikayenin finalinde mutlu
bırakmak istediğim karakterlerden biri de sensin.
Kelimeler acıtır Süheyla Hanım.
Süliş ve Bade arasındaki sahneyi görmesem içimde bir
eksiklik kalırdı. En çok istediğim sahnelerden biriydi, sevdim.
Aslında Bade, Hülya'nın bir başka versiyonu. Nasıl ki Hülya, çocukluğu boyunca sevgisizlikle sınanmış; Bade de ikinci kadının kızı olmanın ağırlığını taşımış küçücük omuzlarında. İkisi de asla 'gerçek' bir Cevher olamayacaklar. Hülya sığamadığının bilinciyle sığınmamayı da tercih ederken Bade'nin geleceği tam bir muamma.
Gerçek bir Cevher olamama haline gelirsek; bu hep böyleydi aslında, bugün ortaya çıkmadı. Bunu Zeynep de yaşadı, Melek de. Cevher soyadıyla doğmayan herkes en ufak sıkıntıda arkada bırakılmayı tadıyor. Herkes mutlu mesut yemeğini yerken Süheyla Hanım'ın tek başına yemeğini kaşıklaması da buna bir örnek.
Gerçek Cevher olamama durumu bir kenara, bir teşekkür etmek bu kadar mı zor olur yahu? İnsan sokakta gördüğü insana bile teşekkür edebilir gerektiğinde. Altı üstü iki kelime; "Teşekkür ederim." Hülya sinirlenmedi ama ben çok sinirlendim.
Torunbaş meselesinin kapatıldığı, yeni bir sapağın açıldığı
bir bölüm izledik. Torunbaş meselesinin işlenişi bir kez daha Cevherler’in
birçok şeyi tanıdıkları vasıtasıyla yaptığını düşündürdü. Fakat o tanıdıklar, o
anda daha güçlü bir çıkar kapısı bulduklarında yok olabilirler dedirtti. Bir de
Müfit’i hatırlattı bana, sanıyorum ki Müfit buralarda olsaydı ne madenler
kapatılırdı, ne de ev ellerinden giderdi.
Hep böyle güzel bakın, beni üzmeyin.
Birkaç haftadır yürümeyip koşan kurgu ise rayına oturmuş,
nasıl sevindiğimi anlatamam.
Gelecek hafta Bayram Bey ve gönül ilişkilerinden bir demet
izleyeceğiz. Daha önce birçok kez yazdığım gibi adamın ahlak anlayışı çarpık. Bayram Bey'i çok seviyorum ama bu gibi konularda yıldızımın barışmadığı da ortada. Bu konuyu uzun uzun konuşmak için gelecek haftayı bekliyorum. Uzun bir süredir Hayat Şarkısı’nın finalinde Bayram Bey’in geriye
çekilip Kerim’in işlerin başına getirileceğini düşünüyordum. Süheyla Hanım'ı eve getirme amacıyla planlandığını düşündüğüm bu hamle bunun
kapısını mı aralayacak çok merak ediyorum. Çünkü Hayat Şarkısı’nın finaline
dair en çok merak ettiğim şeylerden biri de bu kısım.
Adam resmen parmak gösterdi ya ahahahahahah!
Eve dönüş sevinci, Bayram Bey ve Süheyla Hanım arasındaki
gerginlik, Aysel’in içli içli ağlaması, Hülya’nın kendini bile inandıran sahte
gözyaşları, Hülya ve Mahir'in küslüğü derken bir bölümün daha sonuna geldik. Herkesin emeklerine sağlık…