Ne sığdım, ne sığındım...
Zaman geçer, bazı şeyler ise hiç değişmez...
Üç kişilik arkadaş grubunda iki kişi birbirine küsmüştür, siz de araya girer onları barıştırmak için kendi halinizde bir şeyler yaparsınız. Nihayetinde barışırlar ama sonra ikisi bir olup, bir şey bulup size kızarlar. Hem her şeyi düzeltir, hem de suçluymuş gibi köşenize çekilirsiniz. Hülya’nın durumu da aynen bu.

Az daha ağlasa ben de inanacaktım

53 haftadır Hülya’ya kızdım da söylendim de ama asla aksini iddia edemeyeceğim bir şey var. Hülya’ya ailen için canını vereceksin deseniz gözünü kırpmadan verir. Hülya’nın derdi ne para, ne de sanıldığı gibi Kerim. Hülya’nın derdi mutlu bir yuva. Cevherler’in onca lafını çekmesi, Kerim’le orta yolu bulmaya çalışması falan hep bundan.

Kapa sen kapa ben bi' Cevherler'i kurtarıp geleceğim

Ne alakası var diyebilirsiniz tabii, hakkınız. Benimse bugüne kadar Hülya’dan aldığım enerji hayatının zirvesine mutlu bir aileyi koyduğu yönünde. Aksi durumda bugünkü haline çok kızardım, hele hele İpek’le ilgili hiçbir şey yapmamasına çok söylenirdim. Fakat önceliğinin farkında olduğumdan ve derdinin derinliklerini uzun uzun arşınladığımdan daha korumacı yaklaşacağım Hülya’ya. 

Hüseyin sen hayırdır?

Her şeyi, her zamanki gibi Hülya’nın başardığı bir olayın daha sonunda suçlu olduğu bir bölüm izledik. Geçen hafta bir yandan mutlu olurken bir yandan kızdığım Hüseyin’in gülüşü ona sayacağım lafların fragmanıymış aslında. Hüseyin Cevher, sen mangal da mangal diye tutturup basiretsiz bir şekilde ortalıklarda dolanırken Hülya silahların tam ortasındaydı. Bunun doğruluğunu, yanlışlığını bir kenara bırakıyorum da Hülya’ya ‘aile’ hatırlatması yapmak asla Hüseyin’e düşmez. Hüseyin, bugüne kadar ailenin her şeyi olmuş, tüm yükü sırtlanmış eyvallah ama bu nasıl bir mantıktır? Sen nasıl Hülya’nın sizin için nasıl koşturduğunu görmez de bu şekilde konuşursun Hüseyin? Herkes yanlış, sen doğrusun; pardon!

Holdingi kurtarıyormuşum gibi çek panpa!

Hüseyin Cevher Bey, Hülya’ya söylenmek yetmeyince babasına ders vermeye koştu. Bayram Bey’in yaptığı şakanın savunulacak tek bir tarafı yok fakat ona ders verecek olan en son kişi de kendi evliliğini Melek’le birlikte olarak bitiren Hüseyin. Ne son kişisi yahu, son kişi bile değil!

Hüseyin’in bu ikiyüzlülüğünden çok sıkıldım. Hüseyin’in kendinden başka kimseyi düşünmeyen karakterinden de çok sıkıldım. Tabii ki öncelik ailedir fakat koskoca Cevherler olarak çevredeki insanları da biraz düşünmek gerekmez mi? İpek’in -en azından- can güvenliğini 
sağlayıp o şekilde bir adım atmak çok mu zordu?

Tam da helvasının fıstığını almıştım, tüh.

Neyse ki Torunbaşlar, vicdan muhasebesi ile geriye çekildi. Baba Torunbaş’ın tepkisini “Nasılsa kurtulamayacağım, cezam hafifler.” mantığına oturtuyorum da Hazer’e bir anda aydınlanma gelmesi? Dengesiz misin Hazer Torunbaş Beycim? Keşke vicdan muhasebesi yapmayıp İpek’in biraz üzerine gitseydi, zira Cevherler’in umrunda bile değildi İpek.

Kerimcim sen Mahir'e yine neden zibidi dedin ki? :(

Ateşli ateşli meseleye girdim fakat verilen tepkileri de karakter tutarlılığı bakımından yanlış bulmuyorum. Aksine birçok noktada birebir bağlar olduğunu gördüm. Kerim’den başlayacağım. Kerim babasının hukuksuz hareketlerinin farkına varınca kendince önlemini almış, işler hukuka uydurmuş ama gel zaman git zaman akışa uymuştu. Yine biraz sesini yükseltti, sonra hayatına devam etti.

Bayram Bey, Hülya onu Müfit’in elinden kurtardığında da üste çıkmayı bilmişti. Şimdi de her şeyi oğullarının yaptığını düşünerek hayatına devam ediyor. Esasında bu şekilde davranmak işine geliyor. Çünkü geleneksel bir erkek babası. Oğulları asla beceriksiz bireyler olamaz. Kerim’in bu gibi meselelerde pratik çözümler bulmasını beklemiyorum fakat yıllardır şirketin başında olan Hüseyin’in biblo gibi bir köşede beklemesinden de hoşlanmıyorum.

Hüseyin, dengesiz. Hüseyin’in bir sonraki adımını göremiyorum. Hüseyin’in Zeynep’le evlense, evlendikten sonra ne yapacağını da kestiremiyorum.

"Avazım çıktığı kadar bağıracağım şimdi." (Temsili değil) 

Süheyla Hanım, kendi mevzusunda yerden göğe kadar haklı olduğu için verdiği tepkiler büyük gelmiyor bana. Zira ben kendisinden daha büyük tepkiler de bekleyen bir insanım. Batma tehlikesi atlatmaları umrunda değil çünkü ölene kadar yetecek parası var. Ama Bayram Bey’e bir şey olmasından korkuyor çünkü geleneksellik kanına işlemiş. Boşanmaya kararlı olması ise her insanın bir çizgisinin olduğunu gösteriyor.

Yatacak yerin yok senin Hatçe Hala!

Ve Hatice Hala. Bir Allah’ın kulu bu kadını uçurumun kenarına götürüp parmağının ucuyla boşluğa bırakıvermediyse bu büyük bir mucize işte. Kadının entrikasının ucu bucağı yok. Fakat o da her zamanki Hatice Hala. Taksiye doldurduğu erzağıyla Cevher Malikanesi’ne giriş yaptığı o gün nasıl tanıdıysak hala öyle. Ona asıl söylemek istediklerimi haftaya bırakacağım. 

Yazı devam ediyor...
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER