Gelelim Seçil’e… Seçil’in Tarık’a olan saplantılı aşkının
nedenini de el yordamıyla anladığımız için tahminlere dayanarak çıkarımlarda
bulunuyoruz. Halbuki öyle enfes bir çatışma barındırıyor ki burası. Ama kendi
kendine bir şeyler kıran Seçil ve hiçbir şey bilmiyormuş gibi davranan
Tarık’tan çok daha ötesi var bu kısımda.
Seçil’in ne kadar tehlikeli bir boyuta ulaştığı ortada.
Kızlardan birine fiziksel olarak zarar verece diye ödüm kopuyor, zira ilk
bölümlerde gördük ki şiddete eğilimi var. Kızların bir an evvel babalarının
yanına taşınması lazım. Ama tam da bu yolda ilerlerken yolun ortasına koca bir
kaya bırakmak da Seçil’e yakışırdı elbet. Seçil sen kötülüğün sözlük anlamısın!
Bahar ve Tarık'ın ilişkisi ilerleyedursun Seçil teyzemiz daha çok sinirlenecek, çok!
Öte yandan Tarık’ın takıma kendi hayatından, yaşadıklarından
örnekler vererek verdiği öğütleri çok seviyorum. Erdal Beşikçioğlu uzun uzun
konuşsun, dinlerim.
Fikret’in “Hayallerim…” feryadına rağmen Hakan’ın
soğukkanlılıkla beklemesi ve seçmelere de katılmama kararı alması Hakan ve
Fikret’in karakter farklarını da ortaya koyuyor aslında. “Sen düşersen biz de
düşeriz.” diyen Hakan’ın Fikret’e karşı koyamaması ise bölüm finalini hüzne
boğarken Fikret’in hayallerinin de yok olmasına neden oldu.
Bahar da aşkın kapısını çalmasını bekliyormuş resmen :)
Tarık’ın Melis’e her şeyi anlatmak isteyip de bir türlü
anlatamaması, Seçil’in Melis’i hayal kırıklığını denizinin ortasına atması ve
Tarık ve Bahar’ı öyle yakın bir halde gören Melis birleşince Tarık’a yine
zorlukların kapısı açıldı. Tarık Aksoy olmak da zor!
Devrim Yalçın'ın kurduğu dünyayı ise çok seviyorum, her şeyiyle... Yemek hazırlama sahneleri de kendisinin imza sahneleri arasına girdi gözümde. Bundan sonraki projelerine de mutlaka misafir olurum. 13 bölümün ardından gönül rahatlığıyla şunu söyleyebilmek güzel.
Emeği geçen tüm Adı Efsane ekibinin emeklerine sağlık… Okumayanlar için de Cansu Uras'ın şahane Almila Ada röportajını şuraya bırakıyorum. :)