Sus Ayhan, bu gece sana televizyon izlemek yasak!
Ayhan ve Leyla çatışmasında ise tam tersine erkek tarafıyım. Leyla’nın geçen haftaki çıkışını haklı fakat temelsiz bulmuştum. Bunun nedenini de Ayhan kendini açıklarken izah etti. “Sen benim kim olduğunu bilerek tutmadın mı ellerimi? Ben sana anlatmadım mı? Bana başka bir kapı açılmadı şu hayatta. (…) Hepsini biliyorsun sen bunların, anlattım ben sana.” Bile bile ilk endişede birden bu kadar rest çekmesi bana abartılı gelmişti. Üstelik hali, tavrı, sevdiği için endişelenen aşk kadını Leyla’dan çok, piyano çalışmalarını aksatan Bülent’e kızan Matmazel’e benziyordu. Bu hafta da Ayhan’ın karşısına çıktığı zamanki tavrını gene biraz umursamaz buldum. “Hadi söyle ne söyleyeceksen, lafıma geldin mi bakalım?” der gibiydi daha çok. Neyse ki hanımköyün en içinden olan Ayhan, en tatlı haliyle ve elinde bir gemi seyahati biletiyle çıkıp geldi de, bu kriz büyümeden aşıldı. “Benim bir Mevla’m var, bir de Leyla’m var.” nasıl güzel bir cümledir öyle… Tabii daha da güzeli, geçen hafta da, bu bölümde de bir seçim noktasına geldiğinde hiç tereddütsüz Leyla’yı seçmesiydi. “Senin isteğin neyse, aklındaki yüreğindeki neyse, ben zaten oradayım.”^^

Bir de elimizde, en başından beri hep aynı noktada olan Emir Kozcuoğlu var. Zeynep konusunda özellikle de bu sezon bir ileri, iki geri adım atıyor devamlı ama Nihan’dan kopabileceğine, kendini toparlayabileceğine dair umudumu çoktan yitirdim. O Nihan’ın yemyeşil gözlerinde boğulmaya dünden razı. “Yemyeşil bir deniz senin gözlerin/Ne bir sandal, ne bir ada, ne bir sahil var/Boğuluyorum…”**


Emir Kozcuoğlu'nu bu kadar çaresiz bir halde, hem de ağlarken görmek her kula nasip olmaz.

Nasıl güzel, nasıl etkileyici bir sahneydi… Ah be Emir, Nihan’ın gözlerindeki menevişlerin bir tek Kemal’le birlikteyken parladığını, o gözlerin bir tek Kemal’e sonsuzluğu anlattığını anlasan ne olurdu? Çok imkansız bir şey istediğimi biliyorum, çünkü bu hikayenin temelinde Emir’in de kara sevdası büyük yer kaplıyor. Ama insan yine de dilemekten alıkoyamıyor kendini. Emir ne kadar kötülük yapmış olursa olsun, Nihan gibi ben de ona sırtımı dönüp gidemiyorum işte. O izbe yerde tek başına yatarken içimde bir yerler sızlıyor. Baktığımızda Emir de Asu gibi saplantılı bir aşık ama yer yer Emir’e üzülürken Asu’ya karşı bu sezon böyle duygular hiç beslemedim. Sanırım bunda Emir’in ruhundaki fırtınaları ve karşılıksız aşkının ızdırabını gözbebeklerine yerleştiren Kaan Urgancıoğlu’nun da payı büyük.

Emir’i, bir başka kadın tarafından olsa da, sevilmek ve öz çocuğuna sahip olmak bile Nihan’dan koparamıyorsa, Zeynep de bir şekilde kendi yoluna baksın artık. Emir’e karşı dik duruşunu takdir ediyorum, sevdaların en karasını yaşasa da haftalardır ona boyun eğmiyor. Üstelik hâlâ onu seviyor olmasına rağmen yapmıyor, ki bu bence daha da önemli bir şey. İçinde hiçbir duygu kırıntısı kalmamış olsa gönül rahatlığıyla reddederdi, aklında da herhangi bir soru işareti olmazdı. Ama şimdi tüm o soru işaretlerine rağmen, kendiyle savaşıp sonuçta galip gelerek Emir’e karşı koyuyor. Lakin Emir’e karşı koymanın yolu bence Hakan’a yaslanmaktan geçmiyor. Hakan’la evlenmesini istemiyorum. Zeynep hayatında ikinci defa sevmediği bir adamın evlilik teklifini kabul etti, ama ilkinde olduğu gibi ikincisinde de mutsuz olacağını düşünüyorum. Hele de Emir gibi bir adamla öyle tutkulu ve fırtınalı bir aşk yaşadıktan sonra Hakan gibi biriyle onu bağdaştıramıyorum. Onca fırtınadan sonra Hakan’da huzuru bulup gönlünü dinlendiriyor olabilir. Ama birkaç sene sonra gerçekten sevmediği bir adamla bir ömür geçirme fikrinden bunalacağını düşünüyorum. O yüzden gönlümden geçen, kendi ayakları üstünde durup, çocuğunu da tek başına büyütmesi. Bu arada bir başkasında aşkı yakalarsa onunla bir yuva kurabilir.

Bölümün sonunda; polise teslim etmek yerine kendi başlarına ağzından laf almaya çalıştıkları, dolayısıyla itirafının hiçbir hukuki geçerliliği olmayacak Gürcan’ın bir an önce iyileşmesini mi dilesem, Kemal’in yakalanmayıp kendini aklayacak delillerin peşinde koşmasını mı dilesem, Asu’nun bir yerlerde bir şekilde bir kamera kaydına takılıp kurduğu planın da kendi ayağına takılmasını mı dilesem şaşırdım. Diyorum ya, işler iyice arapsaçına döndü, Erkin Baba gelse çözemez valla!

*Erkin Koray, Arapsaçı
*İlhan İrem, Yemyeşil bir deniz
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER