Bir Sezen şarkısında rastlamak sana...

Tarihe not; Bora Gencay gülümsedi, içten ve huzurlu…

Bora’nın Maya’nın kapısını çalmaktan son anda Yarası Saklım’ı duyup vazgeçmesi ve sonrasında her fırsatta şarkıyı dinlemesi… Nasıl diyeyim, vurulma!

Bora’nın en yalın, en tehditsiz, en kendi halini gördük Maya ile. Ne güzel geldin hikayemize Maya…

Kahvaltı yapma detayı ile Cemal Süreya’ya selam gönderilmediyse de ben öyle aldım. Çünkü; “Yemek yemek üstüne ne düşünürsünüz bilmem ama kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı.”

Bora’nın sabah aç uyanması, akşamında çok güzel gülen bir kadın ile çok güzel bir yemek yemesinden olsa gerek.

Üzgünüm Lal, bir hatırayı yıllarca kalbinde taşıyan adamlar o hatıranın en canlı hatırlatıcısına aşık olmazlar. Üzgünüm Lal, ömrünü adamak için yanlış adam seçmişsin.

Lal&Bora fikri beni çok rahatsız ediyordu, hızla uzaklaşılmasına çok çok memnunum. Lal’in anında tırnaklarını çıkartması Gözde’nin ne kadar haklı olduğunu gösteriyor ve Gözde’den aldığı pas ile gola yürüyen Evren’in… Evren Ergüven’i asla sevmesem de bazen, yani çok nadiren doğru konuşuyor.

Yıldız’a gelirsek… Yine dünyanın tüm yükü onun omuzlarında, evet. Güçlü kadın nasıl olunmaz görelim diye var Yıldız, artık anladım. Ya hu sen gitmişsin İstanbul’a yerleşmişsin, üstüne evlenmişsin, üstüne başka adamdan iki çocuk yapmışsın, yirmi yıl da birlikte yaşamışsın… Şimdi gelmişsin adam sen yokken bir şey yaşamış diye ağlıyorsun. Tamam insan kötü hisseder, kırılır, üzülür de ya hu her seferinde mi odalara kapanır? Evren gibi bir adamla yirmi yıl evli kalmışsın Yıldız sen, Faryalı’nın dünyanın en huzurlu insanı olması lazım senin için. Üstelik konunun seninle ilgili yok, sen yokmuşsun ki. Olsaymışsın madem, o gün o limanda gördükten sonra Maya ve Faryalı’yı gidip sorsaymışsın. Neden sormadın? Hesabını vaktinde sormadığın şeyleri yirmi yıl sonra gündeme getiremezsin. Gitmeseydin o zaman… Gerçi gitmeseydin Aslı ve Su arası bir kızınız olurdu, bizim de izleyecek bir masalımız olmazdı ama olsun.

Tamam, hissettin. Maya’nın gözleri belki ki başka bakıyordu Faryalı’ya. Hissettin de neden sormadın? Neden adamın çocuğu karnındayken çektin gittin? Hadi gittin, neden yirmi yıl sonra, ben biliyordum triplerine giriyorsun.

Aslı’nın Yıldız’ı suçladığını hissetmedim, Yıldız söyleyene kadar. Sadece Aslı yaşamayadıkları için üzgün, ki bir şekilde yine yan yana geldiler. Ama elbette Aslı yeni tanışacağı annesini üstün tutacak. Hep onun eksikliğini yaşadı, şimdi ondan normal düşünmesini beklemek hata olur. Üstelik Maya’nın da bu hikayede bir suçu yok. Bakalım elbet Maya’nın yirmi yıl önce tuttuğu günlükleri vardır. Bir de o anlatsın bize hikayeyi. 

Bölümün en huzur verici anlarından biri Aslı ve Ateş'in şarkı söylemesiydi... Alperen Duymaz'ın sesinin güzel olduğunu biliyordum ama Ezgi Şenler sürpriz oldu. Şarkının güzelliği, Aslı ve Ateş'in güzelliğine karışınca da yaklaşık üç dakikalık bir huzur yaşadık. Sesleri de oldukça uyumluymuş, belki daha sık duyarız, belki bize daha çok huzur katarlar. 

Ve... Hüsnü'den sonra, Yücel... Faryalı ailesinin gizemi çözüldü.^^

Yine de o konuda söyleyecek tek bir şeyim var, Hüsnü'yü Su istiyor diye öğrendik. Güzel olan buydu. Ama Yücel'i ilk Maya'nın ağzından duyduk, gizem bozulmasın diyeydi belki bunca bölüm Yıldız'dan duymamamız ama keşke o fısıldasaydı ilk.

Bu bölüm bir şekilde her şeyin yerine oturduğu bölüm oldu, lütfen artık herkes ebeveynine sahip çıksın. Bakalım Maya'nın gelişi kimlerin hayatını nasıl etkileyecek.


*Sezen Aksu, Yarası Saklım

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER