Önümüze yol ayrımları gelir, bir karar veririz ve yürümeye
devam ederiz. Bir sonraki saniyede neler yaşayacağımızı önceden öğrenme
şansımız olmadan. Belki yürüdüğümüz yollar dikenlidir, belki de her yan bahar bahçe.
Bilemeyiz. Kalbimizin sesini dinler, aklımızın götürdüğü yere gideriz…
Melis, kalbinin sesini dinledi, kalbindeki güzelliklerin de
ışığında geri döndü mekana. Gidebilirdi, gitmedi. Kendine yeni bir yol açtı. Bedenine
bir kurşun parçasının saplanacağını bilse geriye döner miydi?
En çok üzülense hep Zeynep oluyor...
Melis’in babasına olan öfkesini izlerken kalbine de ışık
tutulan sahneleri izlemeyi seviyorum. Böylece Melis’in babasına olan öfkesi derinleşirken
karakteri için de güzel dokunuşlar yapılmış oluyor. Mekandayken izlediğimiz
Melis ses tonuyla, vücut diliyle, ağzından dökülen kelimelerle kendine
yaklaştırırken babasına ne söylerse söylesin kızmamamı da sağlıyor. Zira Melis
hayatını kalp kırmaya adasa onda bir sorun olduğunu düşünürdüm. Fakat Melis,
babasının kalbini kırmaya çalışırken aslında kendi kalbinin daha fazla
kırılmaması için mücadele ediyor.
Önce kıracak, sonra kırgınlıklarını birlikte tamir edecekler.
Melis ve Tarık’ın aynı evde bulunacak olmaları yavaş yavaş
birbirlerine yaklaşacak olmalarına da neden olacak. Ve Hakan’la yakınlaşırken
erkeklere güvenmeyi öğrenen Melis, babasını da anlamaya çalışacak. Böyle yavaş
yavaş, içli içli sahneler izlemeyi seviyorum. Baba-kızın bir anda sevgi yumağı
olmasındansa içlerini kanatan hasretin usul usul uzaklaşıp gitmesini izlemeye
devam edelim. Zira gözlerinden öfke taşan Melis’le sakin sakin konuşmaya
çalışan Tarık da umut vaad ediyor.
Tarık’ın bağırıp çağırıp kızını daha da uzaklaştırmasındansa
evden çıkmasını bir sebeple severken bir sebeple sevmedim. Pes etmek geçmişte
kalmalı Tarık Aksoy! Böyle her baş edemediğin meselede kaçıp gideceksen işimiz
var demektir. Fakat öfkeyle kalkıp zararla oturmaktansa yaşlı gözlerle evden
koşar adım uzaklaşman da hoşuma gitmedi değil. Ama yine zorda kaldığın her an
içkiye sarılman hoş değil. Neyse ki bu sahne Bahar’a biraz olsun yaklaşmamı
sağladı, o yüzden drama bağlamında düşünüp sesimi çıkarmıyorum.
Yazı devam ediyor...