İzin ver, yüreğinin pusulası olayım...
Çok güzel olmanın 44. bölümdeki karşılığı <3
Annesini kaybettiğinde dizlerini karnına çeke çeke ağlayan kız çocuğu var sanki karşımda. Korumasız, kendini dışarıya kapatan, acılarına tek başına göğüs germeye çalışan. İçi yanıyor, yaraları sızlıyor ama kimsenin elini tutmak istemiyor. Haklı, korkuyor. Yeniden en başa dönmekten, çevresindeki herkesin onu aşağılamasından ve sevgisizlikten korkuyor.

Ay kocacığımın kafasına saksılar mı düşmüş?

Hülya, Cevher Malikanesi’ne geldiğinde hayatının her köşesine yayılan huzura şükretmişti. Bir Ramazan gecesinde dualar etmişti mutluluğu bozulmasın diye. Çünkü Kerim’le evlenmek ona para ve itibar değil huzur getirecekti. Bundandı küçücük bir çocukken Cevherler’le sahur sofralarına oturmak istemesi. Kerim, beş parasız da olsa ona huzur getirecekse yine o nikah masasına otururdu Hülya. Gözünü bile kırpmadan.

İçinde neler gizliyorsun acaba Hülya?

Peki şimdi her şey bu kadar güzelken neden kendini geriye çekiyor? Neden Kerim’in elini tutmasına izin vermiyor? “Sana yaklaşmaya çalıştıkça sürekli kayalara çarpıyorum. Ne olur bana bir yol göster, nasıl ulaşabilirim sana?” diyen Kerim’in çevresine kayalardan bir duvar örüyor?

Birkan Sokullu rocks! 

Kerim Cevher, hayatı tepetaklak olmasına rağmen, sessiz bir kabullenişle devam ediyor hayatına. Bu mu sessizce kabullenmek diyebilirsiniz fakat Kerim’in ses çıkardığı hiçbir şey Hülya’nın hayatıyla ilgili gerçekler değildi. Sadece yalanlardı, ardı arkası gelmeyen yalanlar. Şu hayatta en büyük kusuru bencillik olan Kerim Cevher, Hülya’nın çevresinde dört dönüyor iki haftadır. Arkasına bakmadan gidebilirdi. Tıpkı Hülya’nın zaman zaman arkasına bakmadan gidebileceği gibi. Ama aşk, böyledir işte. Gidemezsin… Aşk, kafanı sevdiğinin kalbinin üzerine koyunca huzurla uykuya dalmaktır...

Bir daha oralara gitmeyin inşallah. Amin!

Hikayenin tam anlamıyla tersine dönmesiyle naz yapan Hülya ve tüm bu nazlara göğüs germeye çalışan Kerim izliyoruz. Evet Kerim, Hülya kadar dayanıklı değil. Zaten Kerim’i Kerim, Hülya’yı Hülya yapan da bu ince nüanslar değil mi?

Böyle güzel anlar yaşayabilecekken uzak kalmayın, yaklaşın... 

Fakat bu noktada ikisine de kızıyorum ben. Kerim, en ufak bir tatsızlıkta sesini yükseltiyor, kaşını çatıyor. Yükseltmeyecek. İki adım yaklaşmışken bir adım geriye gitmeyecek ki kalpleri bir an evvel ortak noktada buluşsun. Hülya ise Kerim’in çabasını görmezden gelmeyecek. Hülya, lohusa depresyonunda falan değil. Sadece kırgın. Unuttuğu bir şey var; bu kırgınlık denen şey, kendi sesinden başka seslere kapıyı kapatmakla geçecek bir şey değil.

Bir kadına hüzün bile bu kadar yakışır mı? 

Hülya’nın abarttığını düşünmüyorum. Nasıl ki Kerim’in bir şeyleri aşması zaman aldı, Hülya da kendince naz yapıyor. Çünkü Cevher Ailesi’nin içine girene kadar Melek dışında kimse sevmemiş onu. Nasıl ki Kerim, sevmeyi Hülya’yla öğrendiyse Hülya da sevilmeyi öğrendi. Ama Kerim’e kızdığım gibi Hülya’ya kızıyorum şu an. İnsan koynunda yatırıp saçlarını okşadığı adamın dizlerine yatıp da hıçkıra hıçkıra ağlamak istemez mi? İstese, kendini salsa ve her şeyi kökünden çözseler.

Artık ortada sır, yalan kalmadı. Birbirlerini kaybedebileceklerinin farkında olan bir çiftimiz var. Ve elbette birbirlerine deliler gibi aşıklar. Aşmaları gereken tek bir eşik var fakat el ele tutuşup eşikten atlamak varken eşiğin üzerine duvarlar örmeyi tercih ediyorlar. Ama HülKer böyle işte, zor anların çifti onlar. Böyle devam etsinler; güneş yüzünü gösterdi, ışıl ışıl parlayacak yeniden.

As bayrakları as!

Bir hafta boyunca boşanacaklar mı, boşanmayacaklar mı diye düşünürken efsane bir mahkeme sahnesi izledik. Kerim Cevher kalp ben! Kerim, “Ben karımı seviyorum.” dedikçe yüzümde güller açtı. Ben de sizi seviyorum Kerimcim ve evet seni kimse çocuklarından ayırmamalı. Sen bile… Ve Bahar da sana "Baba!" demeli, bunun için adımlarını atma zamanı geldi.

Mahkeme sırasında HülKerciler (Temsili)

Mahkeme sonrasında yüzünde güller açan tek kişi ben değildim elbet. Bayram Bey ve Süheyla Hanım’ın sevinci, ferahlık baklavası, düğün salonu konseptli yemek masası tatlı detaylardı ama işte Hülya’yı bir kere daha incitti. Mutlu sofraların Hülya’nın kalbinde yeri büyük. Ve o mutlu sofralar, Kerim “Boşanıyorum.” dese acı birer hatıra olarak kalacaktı Hülya’nın zihninde.

Yazı devam ediyor...
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER