Karlar altında bir çift kumru
Baharı bekleyen kumrular gibi...
Çokeşli hayvanlar aleminin tekeşli nadir hayvanlarından biridir kumru. İnsanoğlu kendi gerçekleştiremediği barışın sembolik anlamını, aynı aileden geldiği güvercine yüklemişken, kumruya da aşkın ve sadakatin sembolü olmak düşmüştür. Çünkü kumrular daima çift halinde yaşar, eşlerden biri ölürse diğeri de başka bir kuşla çiftleşmez. Birbirini çok seven aşıklara çifte kumrular yakıştırmasının yapılması da bundan kaynaklanır. Fakat işte tam da bu ifadeyi hak eden kimi aşıklar, maalesef ki kumrular gibi kendi dünyalarına çekilip de yaşayamıyorlar.

Yine de Nihan, o dünyanın kapısını geçen hafta istemeden de olsa Kemal’e işaret etti, kalbi cevapladı tüm sorularını. Kemal bu, bir çıkış yolu, bir umut ışığı görür de durur mu? O kapıyı sonuna kadar zorladı, zili ısrarla çaldı, hiç çekinmedi, kendini hiç frenlemedi. Bu bölüm, bu sezonda Kemal ve Nihan’ın kalplerini en çok açtıkları bölüm oldu. Duygular üzerinden gitmeyi seven biri olarak beni de oldukça tatmin ettiler.


"Benden geçemeyeceksin, sana söz veriyorum!"

Hatta Kemal öyle bir serdi ki duygularını önümüze; üstüne, övgüden başka, söylenecek söz bırakmadı. Öfkeden de inkardan da geçip her şeyi kabullenen, artık Nihan’a kırgın veya kızgın olmayan ve hatta onun gözyaşlarını telafi etmek isteyen bir Kemal övülmez mi? Güneşi bile Nihan’ın ellerinden doğup batan bir adamdan söz ediyoruz. Güneş her akşam batıp her gün doğduğuna göre onlar için son diye bir şey olamaz zaten. Onun böyle aşkının peşinden azimle ve inançla koşmasına hayran olduğumu söylemiştim değil mi? Nihan da onu sevdiği sürece, ötesini, eğrisini doğrusunu düşünmeden, etikmiş değilmiş umursamadan, ailesinin ve etrafın söyleyeceklerine aldırmadan doludizgin istiyor Nihan’ı. Beni onun aşkına hayran bıraktıran şey de tam olarak bu.

Sevmek ve hoşlanmak başka, istemek, bütün ruhuyla, bütün vücuduyla, her şeyiyle istemek başka... Aşk bence bu istemektir. Mukavemet edilmez bir istemek!"* İnsanların gözünde “evli ve çocuklu” bir kadının yuvasını(!) yıkıyor gibi görünse de, karşı koyamadığı bir tutkuyla istiyor Kemal. Çünkü Nihan’ın da isteği aynı yönde. Her ne kadar dili aksini söylese de, Kemal onun kalbinden aldı doğru cevabı.

Bazen dakikalar mutluluk getirmesi beklenen yüzyıllardır.”** O karanlığın içinde, Nihan’la hayattan çaldığı on dakika, onsuz geçireceği yıllardan çok daha mutluluk verici bir yüzyıldı. Üstelik Kemal mutluluğu dakikalardan değil, saniyelerden damıtarak elde etmeyi isteyecek kadar kanaatkâr, o saniyeleri biriktirip kocca bir ömür oluşturmayı bekleyecek kadar sabırlı. O böyle söz verince, gözümde yuvasının dallarını gagasında birer birer taşıyan bir kumru canlanıyor. Bu amaç uğruna hiç yorulmadan, dur durak bilmeden kanat çırpan… Tıpkı Kemal gibi; bu mücadelede kolu kanadı defalarca kırılsa da asla vazgeçmeyen.


Şapşik ya... Nasıl sevindi Asu'nun hamile olmadığını öğrenince ^.^

Eskiden Nihan da Kemal’in bu çabalarını cevapsız bırakmazdı, yüzüne karşı mutlaka açık verirdi. Şimdi susacak şeyleri bitmediği için ona karşı net tavrını anlıyorum ama bir yandan da kalbini bize ve annesine açtığı kadar olmasa da, bir parçacık da Kemal’e açmasını istiyorum. Hiçbir öteleme, hiçbir yalan Kemal’i bu yoldan döndüremiyor nasılsa, hiç değilse arada Nihan da kendini kapıp koyuverse hoş olmaz mı? Mesela Asu'nun hamile olmadığını öğrendiği zaman çaktırmamaya çalıştığı sevinci gibi. Bir gün her şeyin biteceğine inanarak ve Kemal’e kavuşma hayaline sarılarak onsuzluğa dayandığına göre, o hayali gerçekleştirmek isteyen Kemal’i bu kadar kırması beni üzüyor. Gerçi Kemal aşkın zırhını kuşanınca duyarsızlaştı ama galiba ben aşkı konusunda cesur Nihan’ı özlüyorum biraz. Annelik ona çok yakıştı ve bal pamuğu Deniz’i de çok seviyorum fakat Deniz onun bu cesaretinden epey aldı götürdü maalesef ki. Sustukların büyür içinde be Nihan, kalbinin içine tıkıştırılan çığlıklar bağırışlar kalbini patlatmadan sen birazını bağır! Hiç değilse biricik dert ortağın kuyuya haykır!

Yazı devam ediyor.
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER