Yeni yıl, yeni ay, yeni gün. Kısacası yeni şeyler güzeldir.
Yeni umutlarla başlarsın. Yeni hayaller kurarsın. Yeniliklere kulaç atarsın.
Hııı bu arada yeni mi güzeldir eskide mi aklın kalır görürsün. İşte tam da bunu
yaşadık bu bölümde. Tüm karakterlerimiz hayatlarında yeni bir sayfa açarken
yeniliklere alışma evreleri nasıldı? Eski, yeniyi yenebilir miydi? Yeni her
zaman can mıydı?
Artık yalan yok gülüşü
İrem Gündoğan. Zarif, güzel, hoş bir kadın. Kariyerini eline
almış, aradığı aşkı da buldu mu ondan mutlusu olamaz. Yalnız o kardeşi dediği
kıza yardım ederken hayatında hiç tatmadığı duyguları tattıran adama yalan
söyleyerek kendine ihanet etmeyi seçti. Gerçeği söylediğinde yanındaki adamın
ondan uzaklaşacağını düşündü. Haklıydı ya da değildi. Yaptığı yanlıştı. Önce Deniz’e
sonra kendine hata yaptı. Bedelini de herkes acı acı ödüyor. Aslında aşk da acı
çekmek değil miydi? Tıpkı yolda arabasına aldığı çift gibi. Mutluluklarını
anında gömmesi bir nevi iç hesaplaşmasıydı. İrem kendinden başkasını
düşünemeyen bencil bir kadın. Buna bir kez daha inandım. Bir maskesi var ve o
sadece Deniz Aslan’ın yanında kendi olabiliyor. Hiç sevilmemiş minik kız, şımarık
kalmış küçük İrem ve inadına büyümeye yanaşmıyor. Huysuzluğunu Deniz kadar
çekebilecek bir erkek lazım ya da yalnızlık diğer adı olmalı. Meriç’in otele
gelmesine çok sevinmiştim, tekrar beraber olsun ve toptan kurtulalım. Lakin
kalbimdeki Yiğit hesaplaşmasını henüz bitiremediğinden ötürü Meriç bile hızlıca
yanından uzaklaştı. En yakını Deniz iken Neşe ile de bu kadar samimi olması
garip geliyor. Sonuçta otelde hiç mi kankası yok? Bir tane bile mi dost
edinememiş? Aslında bunlar da İrem’in ne kadar bencil ve şımarık olduğunun
ispatı. Boşuna demiyorum sadece Deno çeker İrem’i diye. İrem için gerçek hayat
hafıza kaybıyla başladı, umarım yolu #YiTu ikilisiyle kesişmez. Aşk manasında.^^ Ayrıca ben ikisinin olduğu sahneleri acayip sevdim. Laf sokmaları, bir taraftan da işlerini yapmaları. Deniz'i kıskanırken gülümsemeyi görev edinmeleri. Seviyorum ben #YiTun çiftini yeağğğğ^.^
Gönlünün "Bayram"ları^^
Deniz kız. Mavilerin, enginlerin Deniz’i. Derinliklerin
içindeki inci tanesi. İçindeki masumiyeti yitirmeyen insan. Yalanı yok sayarım,
o devam ettirmedi. Sadece güvenini yitirmiş olmanın sıkıntısıydı yaşadığı. Bu
bölüm ilk buluşmada Deniz’in gittiğini düşlediniz mi? Beyaz takım içerisindeki
Yiğit’i değişen yıllar ile değişen yeni Deniz’in karşıladığını düşündünüz mü?
Ben düşündüm ve iyi ki olmamış dedim. Ya Yiğit öyle sevecekti ya da bırakıp
gidecekti. Kalbiniz dayanır mıydı? Sevseydi hikâyedeki diğer kimsecikleri
tanıyamayacaktık. Bırakıp gitseydi Yiğit’e ölümüne kızacaktık, sövecektik. Bugün
izlediğimiz dünya başımıza yıkılacaktı. Yerle bir olup sallanacaktık. Oysa
şimdi tam da ismi gibi ilk aşkın mücadelesini izliyoruz. Deniz Seviyor Sevmiyor
mu? Bu olaylardan sonra Yiğit mi Seviyor Sevmiyor yapacak? Çocukluk aşkı gerçek
mi? Çocukken sevdiğini büyüdüğünde de sever misin? Yoksa geçmiş bitmiş gitmiş
midir? İşte bunların hepsinin cevabını almaya çalışıyoruz. Bence en büyük
puzzle yapmaya çalışan bizleriz. Arada parçaları kaybediyoruz, arada
tamamladığımızı sanıyoruz. Oysa yanlış yerlere koyduğumuz parçalar takılıyor
elimize. En güzel şekilde birleşecek, büyük hissediyorum.^^

Tuna gibi gülmek isimli foto^^
Tuna Ertürk. Bir kere dizi başlamadan “Tuna, hayali
kahramandır. Gerçekle bağlantısı yoktur.” ibaresinin yazılmasını istiyorum.
Çünkü sahiden yok. Tuna’yı izleyip gerçekte aramaya çalışıyoruz. Sevgilisine “Tuna
gibi değilsin.” “Tuna gibi olsana.” “Tuna neler yapıyor örnek alsana.” gibi sözler
söyleyeni tanıyorum. Bakın yapmayın, etmeyin o karakter desem de içten içe “Tuna
gibisi var mıdır?” dediğim doğrudur. Deniz’in Tuna’ya gelip sevgili olmalarını
istemesi Tuna açısından güzel olsa da içinde tereddütler var. Deniz’in aklının
daha da önemlisi kalbinin aslında kimde olduğunu bilmek istiyor. Deniz’in
bedeni Tuna’nın yanında olsa da özellikle de İrem’in “Ayrıldık.” açıklamasından
sonra kalbinin pek de Tuna da olduğunu düşünmüyorum. Yiğit’ten vazgeçmesinin en
önemli sebebi İrem’in kendini kötü hissetmemesi, tekrar intihar etmemesiydi.
Bir gün bile karar alırken ne kadar önemli değil mi?
Yazı devam ediyor...