Eski günlerdeki gibi

Once Upon a Time’ın artık klasikleşmiş ‘işlerine geldiği yere yeni hikâye ekleme’ numarasına alışmışsanız izlediğiniz şeyler o kadar da kötü görünmemeye başlıyor. Dizinin son nefeslerini aldığı bayağıdır ortada da artık nasıl bir alışkanlıksa bırakamıyorum. Artık gitmesinin de vakti geldi aslında. Tek dileğim acısız bir ölüm olması. 

Dizinin yüzünü yeniden Snow-Charming ikilisine çevirmesini sevdim. Zaten onlar değil miydi en başta bizi diziye çeken. Kaptan Nemo gibi ne başlayabilen ne bitebilen tek bölümlük, aceleye gelmiş hikayelerden ya da Kral Arthur gibi sezonun ortasında o karakteri niye diziye soktuklarını unuttukları bölümlerdense asıl karakterlerimizin yama yapılmış geçmişlerine dönmeyi yeğlerim. Bölümün yarısı ilk sezonda izlediğimiz görüntülerle de geçse, yeğlerim.
 


Regina’nın tırnaklarıyla kazıya kazıya iyi olma yolculuğunu sevmiştim. Yine olsa yine severim. Evil Queen’in Regina’nın içinden çıkmasını ise şu ana kadar hep biraz gereksiz buluyordum. Şimdi kendisine hoşgeldin partisi düzenlemek istiyorum. Sırayla uyku laneti ha? Valla dahiyane. David’i öldüremeyeceklerine göre, iyi bir kılıf bulmuşlar. Madem köklere dönüyoruz, o zaman arkamıza yaslanıp Snow ve Charming’in bu sefer birbirlerini nasıl bulacaklarını izleyebiliriz.
 

Bu daha ne kadar sürecek?

Hep Snow-Charming çiftinden daha çok seviliyorlarmış gibi gelen Belle-Gold cephesinde ise sular durulmuyor. Durulmadığı gibi hep beraber boğulmamıza da az kaldı. Belle’in konuşması çok sağlamdı. Ancak bunları zaten bilmiyor muyduk? Gold kendi ağzıyla demişti ben buyum, değişemem diye. Neal için değişmedi, Belle için değişmedi, şimdi yeni bebeğiyle ilişkisinde de kendi değişmeyecek ki. Sadece bebeğinin ona nasıl baktığını değiştirecek. Gold değişmek istemiyor. Ki onu o yapan bu. Gold’un bir mutlu sonu olmamalı bence. Belle onu affetmemeli. 


BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER