Arada kalmak.. Her zaman zor, her zaman sırta yük. Ancak çok
kıymet verdiğin, parçan olmuş insanların arasında kalmak, insanın yaşam
sevincini kursağında bırakır. Bizim gezegende de Defocik'in sevinci fena halde
kursağında kaldı. Ve maalesef nefesini kesecek kadar kuvvetli.
En çok Defne'ye üzülüyorum demek isterdim. İtiraf etmek
gerekirse bölüm sonuna kadar da dedim. Acı çeken Defne, affeden Defne , köşeye
sıkışan Defne.. Fakat tüm bunlara rağmen
azarlanan, anlaşılmayan, suratına kapı çarpılan yine Defne.. Ömer gittiğinde
Defne’nin yaşadıklarını anlamanın, onun kadar acı çekmenin ihtimali var mı?
Hangimiz Defne’den daha çok üzülebiliriz? İşte İso, hangi gezgende olursak
olalım, bazen yaraların iyileşmesi için ilaçtan çok yarayı açanın varlığına
ihtiyaç duyarız. Yaralarımızı açan canımızı ne kadar acıttıysa, geri gelmesi
ile o kadar da mutlu edebilir. Hiç kimsenin masum olmadığı bu gezgende Defne’yi
Ömer’den daha çok mutlu edecek tek bir kişi bile yok. "Sevmek bir şeyin içinde olmaktır, ona kapılmak değil. Öncelikle vermektir, almak değil." Defne ve Ömer, sevmenin tam olarak bu olduğunu anladıklarında, şahane anlarını yakalayacaklar.
Defne.. Yaşadığın tüm acıları, sıkıştığın tüm köşeleri, çırpınışlarını görüyor ve sonsuz bir merhametle seni anlamaya çalışıyorum. Bu gezegende beni en zorlayan isim sensin. Nihan ile gıybet yaptığınız bir gece, tuzlu çekirdeğimi alıp yanına gelmek istiyorum. Korkuların, yarım kalmışlıkların, terk edilişlerin hepsi senin hala acıyan yaraların amenna.. Ancak tutarsızlıkların, ne istediğini bilemeyişin, çektiğin acının sende yarattığı şımarıklık beni mahvediyor, tahammül edemiyorum. Yemek masalarında işi bağlayan Defne’yi, kurallar koyan Defne’yi hayranlıkla izlerken, Pamir’in kendine alenen koştuğunu anlamayan Defne’yi anlamıyorum. Tüm bu tutarsızlıklar sana olan inancımı sarsıyor, hangisinin sen olduğuna bir türlü karar veremiyorum. Yüreğimde sonsuz miktarda bulunan merhameti seninle paylaşırken aniden cimrileşiyorum.
“Çelik gibi, sanki ben olmasam da yaşamaya devam edecek” dediğin Ömer, seni dinlemeyen, suratına kapılar çarpan İsmail’in ayağına sırf sen mutlu ol diye gitti bilmem farkında mısın? Bütün bunlar Ömer’in asla yapmayacağı şeyler.. Ve biz bunlarla Ömer’in Defne’ye nasıl büyük bir aşk duyduğuna şahit oluyoruz. Ancak Ömer’in sevgisinden şüphe duyan ve en önemlisi bunu Pamir’e anlatan bir Defne’ye tahammülüm yok. Gerçekten mi Defne.. Gideceğin yeri, seçmek bu kadar mı zor?
Soğuktan yine kaskatı olmuş Ömer. Egosu yine her şeyin önüne
geçen Ömer. Her şey şıp diye olsun
isteyen Ömer. Ağam olasan Ömer, istersen bi de paşam olasan Ömer..Siz sanıyor
musunuz ki ben bu saydığım Ömer'e kızdım? Asla. Kızmadım, kızamadım çünkü ben
bir kere inandım Ömer'e. 59 bölümdür dostum olan Ömer İplikçi, "hayatta
doğru olmanın her zaman işe yaramayacağını" öğretti bana. Fakat aynı
dostum, söz konusu aşk olduğunda kendinden ödün vermenin bile nasıl kutsal
olduğunu öğretti. Adım gibi biliyordum Ömer’in Defnesi için, fazlasıyla hakettiği
şahane anları için mahalleye gidecek, İso ile konuşacaktı. Bu noktada kızacağı bu kadar insan varken,
kendine Ömer’i kurban olarak seçen İso’yu anlayan varsa lütfen, beni de
aydınlatsın.. Ancak Sadri Usta’dan aldığımız spoilerlara göre iki doğru
insandan, yanlış çıkmayacak. Şimdi dostluğu sınama sırası İso’da. Haftaya Ömer’in
kapısında bir adet İso görmek istiyorum, mümkün müdür?
Tam da böyle durumlarda sınanır işte dostluklar, sevgiler. Ben "Tüm dünya ona karşı olsa bile, sen dostunu gözü kapalı savun" mantığındayım. Tüm dünya Defne ve Ömer'i ayırmaya çalışsa, onları kavuşturmak için uzanan el İso’nun olmalı.. Söylesene İso, yol arkadaşlığı bunu gerektirmez mi? Defne'nin nazı senden başka kime geçer? Onu sakın kolsuz, bacaksız, ocaksız bırakma. Onu sevdikleri arasında seçim yaparken un ufak olmaya mahkum etme. Bir şeyleri yolunsa sokmaya çalışırken, keskin virajları sen olma. Kendine duyduğu güvensizliği, gözünde büyütmesine izin verme. Ömer’e seni, sana Ömer’i anlatmak zorunda bırakma, onu. Çünkü çok değil, kısa bir süre sonra öğreneceğin gibi; “ Herkese göre yanlış olsa bile yine de sevmeye devam edersin.” Çünkü bilirsin, söz konusu sevmek, bitmek tükenmek bilmeyen bir sevmek ise, doğrunun yanlışın önemi kalmaz. Seversin, sadece seversin.
Yazı devam ediyor..