Üstü kalsın mı Poyrazcım Karayel?
Hayat tercihlerimizden ibaret, çoktan seçmeli bir ihtimaller havuzu diye düşünürüm hep. Hangi ayakkabımızı giyeceğimizden tutun, yürüyen merdivenlerde sağda durup beklemeye ya da soldan hızlı adımlarla çıkmaya, otobüsle mi dönsem vapura mı binseme kadar her şeyi tercihlerimize göre yaparız. Fakat bazı şeyler de var ki tercih edip etmeme şansımız yok. Hatta başımıza geldiğinde öteleme şansımız bile yok. Tabağımıza konulanları yememiz gibi, karşımıza çıkanları da yaşamak zorundayız. İşte tam da bu durumlarda -pek tesadüfi olmasa gerek- acılarla karşılaşıyoruz. Bu aşamada havuzdan kısa bir süreliğine çıkıp ciğerlerimizi acı veren bir nefesle doldurmak serbest. Sonra tekrar o kararlar almaya, tercihler yapmaya mecbur bırakıldığımız o havuza dalıyoruz. Poyraz bu havuzda biraz torpilli(!) Acı dolu nefesler ile sık sık yüzeye çıkıp ciğerlerini doldurup çıkıyor. İşte tam da içinin yandığı bu acı anlarda Poyrazcım, Robert Frost fısıldasın kulağına "Yaşamayı üç kelimeyle tanımlamam gerekirse şöyle derdim: Hayat devam ediyor." diye. Yaşarken ölüp cehennemi yaşasan da unutma bir borcun var. Ölmenin, çekip gitmenin kolay olduğu bu gezegende sana borcunu ödemek yakışır, her ne kadar faizli olsa da. 

Poyraz'ın çaresizliği, Ayşegül'ün acıları arasında bir tercihe yapmak zorunda kalsaydım, hangisini seçeceğime bir türlü karar veremedim. Sevdiği adamı, çok sevdiği papatyalara emanet eden Ayşegül'e mi yoksa yaşamak için sevdiği kadının kokusuna muhtaç kalan yaşayan ölü Poyraz'a mı daha çok üzülmeliyim? Geçen iki acı dolu yılın ardından her ikisi ile de empati kurmaya çalışıyorum, işin içinden bir türlü çıkamıyorum. Sanırım geriye sadece  zamanın iyileştirici gücüne bir kez daha sırtımızı yaslamak kalıyor..

İzlediğim dizilerde en yakındığım şeylerden biri yüzleşme, hesap sorma sahnelerini görememektir. Elim kalbimde heyecanla beklerim limanın süte dönüşmesini. Merakla beklediğim kavuşma - hesaplaşma sahnesi gelip çattı. Fark etmeden ellerimi birbirinin üstüne koyup kalbimde kavuşturmuşum. Ayşegül'ün Poyraz'dan kaçması, varlığına inanaması, içindeki acıyı akıtırken bir yandan vurup kırıp bir yanda da Poyraz'ı sevmesi beni etkiledi mi? Evet, hem de derinden! Tabii ben bu duygu yoğunluğunu yaşarken dikkatimi çeken küçücük ufacık bir detay vardı. Ayşegül'ün duvara yaslandığı ilk anda parmağında gördüğümü hatırı sayılır tek taşı sonradan düz bir alyansa dönüştü... Diyeceksiniz ki o sahnede dikkatini o mu çekti? Evet, tam da böyle yüksek bir sahnede dikkatimi elini sallayan Ayşegül'ün yüzükleri çekti. Acaba yüzük parmağında döndü de mi bana öyle göründü diye düşünürken, bu ihtimalin bile tatsız olduğuna karar verdim. Neyse... Duygusallığı yoğun bu hesaplaşmayı bir kenara bırakırsak bölüme dair edeceğim birkaç cümlem daha var. Bir orduya bedel olduğunu anladığımız Poyraz'ın dönüşü kotarılmış mı? Eh diyelim... Fena halde mezarı başında ağıtlar yaktığımız Sherlock'u hatırlayan tek kişi olmadığıma eminim. Yine de "Bu nedir ya?" tepkisi verdirmeyecek kadar inandım. Belki de "Döndü ya önemli olan bu." çıkarcılığı beynimi ele geçirmiştir. 

Yüksek tempoda devam eden 64. bölümün yine heyecanlı bir olayla biteceğini tahmin ediyordum. Ancak itiraf edeyim, böylesini değil. Televizyon dizisinde dahi görmeye tahammül edemediğimiz acı olaylar bir kez daha karşımızda. Yaşanılan onca acı, onca can kaybı bir kez daha gözler önüne gelince yürek tekrar yanıyor. Üzüldüm İsa'ya hem de çok...
 
İşlerin hem yoluna girdiği hem de hikaye için ne kadar çok yeni kapının olduğunu anladığımız  bir bölüm izledik. Geçtiğimiz sezon hissettiğim "Hikaye nereye gidecek, kimse bilmiyor herhalde." hissi yerini "Her şey düşünülmüş belli." rahatlığına dönüşmüş halde... Funda Eryiğit'in hikayeye çok çok yakıştığını belirterek bir kez daha onun nezdinde tüm yeni karakterlere hoş geldin diyor, bu haftayı noktalıyorum.
 
Not: Söylemezsem eksik kalacağım. Poyraz'ın dönmesine en çok sevindiren nedenlerden biri de beraberinde getirdiği Mümtaz. Söylemeden geçmek olmaz, Hoş geldin Mümtaz, Allah belanı da versin Mümtaz.



BUNLARI DA SEVERSİN

DİZİ-YORUM : SEZON 1 , Bölüm 16
DİZİ-YORUM : SEZON 1 , Bölüm 15
DİZİ-YORUM : SEZON 1 , Bölüm 14
DİZİ-YORUM : SEZON 1 , Bölüm 13
DİZİ-YORUM : SEZON 1 , Bölüm 12
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER