Ben sana güveniyorum: Etrafa güvenmiyorum!
“Ben sana güveniyorum: Etrafa güvenmiyorum!” cümlesini duymayan bir kişi varsa ona kraliyet özel nişanını armağan etmek isterdim. Çünkü herkes, heeerkes hayatında bir kere bu cümleyi birisinden mutlaka duymuştur ve genelde de muhatap ailesidir.
-Anne, çıkayım ya, ne olacak?
+Kızım senlik bir şey yok. Ben sana güveniyorum: Etrafa güvenmiyorum.
Ve tarih acı bir tekerrürden ibaretti… Biz Sarp ve Yasemin'e güveniyoruz: Etrafına güvenmiyoruz. Neden böyle dediğimi anlatacağım, hepsini anlatacağım!

***

Aslında haftanın bombası, bana kalırsa, Kemal’in Gül’ü paldır küldür öpmesiydi. Gül ile Kemal…

Bir türlü alışamadık, kabul edemedik değil mi? Bir hafta Kemal bırakıp kaçıyor, diğer hafta Gül triplerde. Aslında yıkmayan sorunların ilişkileri güçlendirdiğini düşünenlerdenim ama sanırım zaman içinde Gül ve Kemal’e karşı tutumun onların da hallerine göre değişiyor. İstikrarlı bir şekilde savunamıyorum.

Numara eski ama her zaman çalışıyor.

Gül için Kemal, sığınacak bir liman, ilgi marketi. Gidiyor, giriyor, ihtiyacı olan ilgiyi alıp kaçıyor sanki. Her kaçışında ise daha fazla yaralanmak istediğini ima ediyor. Kemal, nispeten, Gül’e kadar daha tutarlı. GülKem’de ilişkiyi uçurumun kenarından alacak bir isim varsa o da Kemal. “Uçurumun kenarından almak”tan kastım ya karaya çekmek ya da uçurumdan aşağı bırakmak. Bir yandan Gül diğer yandan Seçil. Kemal, “Eeeehh yeter beee!” deyip kaçsa yeridir. (Gül'ü korumak için gitmesinden bahsetmiyorum. Daha isyanlı bir şey.) Özellikle de kızların yaptıklarından sonra. O kadar şeyden sonra âşık olduğun adamın öpücüğü reddeden Gül ve 1980 model planlarla fotoğraf çeken Seçil. Valla ben olsan “Bıktım sizden, yiyin birbirinizi!” diye çemkirir giderdim. Çünkü huzur. İşte Gül ve Kemal ilişkisi tam bir “Ben sana güveniyorum: Etrafa güvenmiyorum!” vakası. Halbuki Gül, kafası tatlıyken ne güzel konuşuyor.

Bu şarkı da sevip de kavuşamayanlara gelsin: Levent Yüksel - Zalim

“Ben sana güveniyorum: Etrafa güvenmiyorum!” vakası ise tabii ki Yasemin ve Sarp çiftine ait. Cem, harıl harıl Yasemin’i tekrar elde etmenin yollarını ararken normal olarak en çok zararı Sarp’a veriyor. Zira Sarp, Özdemirler’in eski evini açık arttırmada, Cem’in elinden alınca işin rengi değişti değişmişti.

Aşktan gülmek <3

Cem-Yasemin-Sarp üçgeninde Cem’in hala neyine güvendiğini anlamıyorum. Bir süre ortada gözükmeyecek olan babasına mı? Parasına? Yakışıklılığına? Cem ciğercinin önündeki kedi gibi Sarp ve Yasemin’in etrafında. Sarp da bulunun farkında. Peki, neden en ufak bir tartışmada Yasemin’e atarlanıyorsun Sarpcığım? Minnoş kuzunu kurtlar kapsın diye mı? Bak, sonunda n’oldu? Cem, gelinlikle yolun ortasında bıraktığı kızı şak diye öptü. (Ben bu cümleyi bu hafta ikinci kez kullanıyorum ama) Erkekler gözleriyle; kadınları kulaklarıyla seviyor işte. Sarp’ın içinden geçenlerde güzel ama bir Yasemin’in duymak istedikleri değil. Ayy valla son erkekler hiç ağlamasın, yok efendim kadınları anlamıyorlarmış da, kadınlara yaranamıyorlarmış da. Çok basit beyler: duymak istediklerimizi söyleyeceksiniz. Bu kadar. Yoksa kadınlara güveniyorsunuz, biliyoruz. Ama etraf kötü, etraf. Kurtlar kapar da; nasıl kaptırdık diye öyle bakakalırsınız. ^^


Yazı devam ediyor…
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER