“Herkes sevdiğiyle olmalı!”
Gülümse Yeter’in en eğlenceli bölümlerinden birini, Salı akşamı
kaçırdığıma inanamıyorum! Allah’tan sağlam bir nedenim var! Geçtiğimiz hafta, Busan
One Asia Festival’i izlemek ve sizlere aktarmak için Güney Kore’deydim. Çok
şükür çok güzel geçti. Ama bu demek değildir ki Gülümse Yeter’i unuttum. Göz
bebeklerimi nasıl unuturum?! Üstelik özlediğimi de fark ettim. Bu yüzden, bu
hafta yorumumu biraz daha uzun tutup iki bölüme birden bakalım diyorum, ne
dersiniz?
(Laf aramızda bu miras olayını tek bölüm gibi görüp,
öyle yorumlamak daha güzel oldu.)
***
İlk önce #GülKem’den başlamak istiyorum. Gül'ü ve
Kemal’i ayrı ayrı seviyorum. Beraberken de fena değiller. Ama ani kararlar alan
Kemal ve her şeyi yanlış anlamaya müsait halli Gül’den çok hoşlanmıyorum. Kemal’in,
Seçil’e rağmen hastanede kalmasını düşünenlerdenim. (Umarım öyle düşünen
vardır.) Karşısına çıkan ilk zorlukta kuzuyu kurdun ellerine teslim eden Kemal.
Belki bedeni hala Gül’ün etrafında ama ruhu başka yerlere gitsin istemiyorum.
Yıkılamayan her duvarda bırakıp gittikten sonra ne anladım ben o aşktan. Ha,
evet, kendince Gül’ü yanından uzaklaşarak onu koruyor da olabilir. Bu da bir
olasılık. Ama kalıp, kanının son damlasına kadar savaşmak… “İyi ki” demek, “keşke”
demekten iyidir sonuçta! Sanırım Gül’ü de Kemal’i de aşkları için savaşırken
görmek istiyorum. Seçil’e ise artık direkt ölü taklidi yapıyor, Gül ile Kemal’e
Sarp ve Yasemin’i örnek almalarını öneriyorum.
Bu nasıl depresyona girmek, nasıl pozlar?! (Hahahaha)
Sarp’ın Yasemin’e yürüyeceği her türlü belliydi. Esas
kızımız-esas oğlanımız. Ancak Sarp’ın bu kadar doğru adımlar atacağını
düşünmemiştim. Sonuçta 8 yıl boyunca Gül’e platonik bir şekilde âşık bir
adamdan bahsediyoruz. Bazı devreler yanmıştır diye tahmin ediyordum. Yer yer
yanık kokusu gelse de makine hala çalışabilir durumda. Sıkıntı yok. ^^ Yalnız Sarp’ta
ateş bacayı nasıl sarmışsa küsmeye bile tahammülü yok. Aşk bee! 11.bölüm sonu
ise bomba! Sarp ve Yasemin’in minik bir buse ile ressssmen YaSa olması
muh-te-şem olmuş! Yasemin, hep bıcır bıcır, çok tatlı. Yasemin'i izlemek insanın içini mutlulukla dolduruyor ama aşık Sarp’ı izlemek de bir o kadar enfes. Sanırım dizileri neden bu kadar sevdiğim(iz) de bilinçaltım(ız)dan
çıkıyor. Çevremizde sevgisini bu kadar güzel göstermeyi becerebilen adamlar
göremediğimizden Sarp gibi adamlara dört elle sarılıyoruz. Konuşamasa da biz onu anlıyoruz.
Gözlerimizin önünde birbirlerini seviyorlar, anlasanızaaaa!
Sanırım görmek istediğim şey tam olarak da bu: Bir
yanda Gül diğer yanda Cem varken Sarp ve Yasemin’in tatlı flörtleşmeleri, minik
kıskançlıkları, küçük tartışmaları… Aşka dair şeyler işte… Aynen devam
genşşler!
Yalnız Hasan Efendi’nin ağzından kaçırdığı miras işi
tam bir bombaymış! Aşk güzel de… Yer gök Yasemin ile Sarp’ın aşkı kokarken,
paranın o iğrenç kokusuyla gelip işi bozmasını istemem. İstemeyiz, değil mi? Mirasın kokusunu alan herkesin evlilik
kurumuna duyduğu saygının artmış olması da… Zamanlama manidar. (Anaç bir ifade
ile) Tabii ki her anne bana çocuğunun mürüvvetini görmek ister ama evliliğe
giden yolun mirastan geçmesi… Cemil cümlenin yanlış ata oynuyor olması
da ayrı bir dram! O kadar yanlış at ki Ayten’i üfürükçülere kadar götürdü. Ah
be Ayten’im, senin ne işin var üfürükçülerde, hocalarda? Durduk yerde aksiyon
çıkardın. Neyse, Ayten’in üfürükçüde yediği hurmaların dönüp dolaşıp Nermin'in saçına başına yapışacağını görmemiz lazımdı.
Nefesi o kadar kuvvetli miymiş hakikaten? (Duygu, 28, bekar)
Lütfü ile Nermin’in her geçen bölüm daha bomba olması da kalp
ben! Her bölüm daha iyi, daha iyi, daha iyi… Gerek Lütfü ile Nermin’in ayrı
ayrı gerekse beraber sahnelerine bayılıyorum! Bu aralar gönlümün en birinçleri
onlar. Nermin’in vakt-i zamanında Gül’e âşık olduğunu öğrenip Gül’ü övme
seanslar muhteşemdi! Yalnız ben olsam doktorluktan pek yürümezdim. Çünkü biraz
daha zorlarsa ruh ve sinir hastalıklarına kadar yolu var. (Bu cümle ürün
yerleştirme içermektedir.) Ruh ve sinir hastalıkları doktoruna giderken Lütfü’nün
dolmuşunu kullanın. Çünkü o Lütfü’nün dolmuşu. Lütfü’nün dolmuşu! Lütfü’nün
dolmuşu! Paralarınızı bozuk olarak hazırlayın çünkü Lüftü’nün dolmuşu geliyor.
(Reklamlar bitti.) Siz Lüftü’nün yaptığı o minik kazaya da aldanmayın. Hasan
Dede’yi görünce panik oldu ondan, ondan!
Nerminiiiiim, dolmuşçu eşi de mi oldun?
Burası buram buram egzoz ve aşk kokularıyla dolarken 12.bölüm yorum için bir
sonraki sayfaya geçelim…
Yazı
devam ediyor…